Yeni Yaşam Gazetesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın birinci meclise gidip orada yaptığı konuşmayı haberleştirmiş. Bugünkü hükümetin tekciliğine vurgu yapan yazının geçmişte öyle olmadığı iddiası var. Bunun için de Kürtlere verilen sözler ile ilgili bölümde ele alınan yazı "Osmanlı’nın yıkılış, cumhuriyetin ise kuruluş yılları 1920-1923 arasında Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Birinci Meclis, Osmanlı bakiyesi halkları bünyesinde barındırmasıyla dikkat çekiyor. Kürtlerin Kürdistan Mebusu olarak yer aldığı Birinci Meclis, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle Kürdistan’a yerel muhtariyet (Özerklik) veren Meclis olarak biliniyor. Birinci Meclis, Özerklik ve Kürdistan Mebusu Birinci Anayasa’da Türkiye halkları ifadesi yer alırken, Mustafa Kemal, “Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal” imzasıyla Elcezire Cephesi Kumandanlığı’na yolladığı yazıda, “iç ve dış siyasetin gereği” olarak Kürtler için “mahalli idareler kurulması” talimatını vermişti. Mustafa Kemal’in talebiyle “Kürdistan hakkında bir düzenleme” yapmıştı. Buna göre talimatın birinci maddesinde “Adım adım bütün memlekette ve geniş ölçüde doğrudan doğruya halk tabakalarının ilgili ve etkili olduğu mahalli idareler kurulması iç ve dış siyasetimizin gereklerindendir. Kürtlerin oturduğu bölgelerde ise, hem iç siyasetimiz ve hem de dış siyasetimiz açısından adım adım mahalli bir idare kurulmasını gerekli bulmaktayız” diyor Mustafa Kemal. Talimatın ikinci maddesinde, milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkı gereği Kürtlerin Türkiye idaresinde yaşamaya talip olduklarını ilan etmeleri ve mahalli idarelerini tamamlamaları istenmektedir. Üçüncü maddede ise, “Kürdistan’da Kürtlerin Fransızlar ve hele Irak sınırında İngilizlere karşı silahlı çarpışmalara sevk edilmesi” istenmektedir. Kürtlerle yapılan tarihi ittifak neticesinde " (Yeni Yaşam Gazetesi - 14 Ekim Pazar sayılı gazete / Birinci Meclisi de tekleştirdi haberi )

Yukarıdaki ifadelere gülsem mi,ağlasam mı bilemedim. Rum, Ermeni, Süryani halklarının yokluğunun üzerinden inşa olmuş, kör olanlar için Müslüman olanların çatısı olarak görülen(ki öyle bile değil) birinci mecliste ve o dönemde Kürtleri kullanmak, kandırmak, susturmak için bir tutam sus payı için ağızlarına bal sürülmüştü, ve onu övüne övüne bitiremedi Kürt hareketi ve medyası....

Bugün ki hükümetler de olduğu gibi o dönemin hükümeti iktidara hakim oluncaya, koltuklarını sağlamlaştırıncaya kadar verilmiş sözde vaatleri ile göz boyamadı mı ne zaman gücünü toparladı ise bizim geçtiğimiz süreçleri Kürt halkına yaşatılmadı mı, tek tek katliamları mı sıralayalım. Hatta aynı zihniyet bugün sizin canınıza od tıkamak her şeyi devreye sokmadı mı.. Bilmezlikten değil, geçmişte yapılanların farkındalar aynı verilen sözler bölümünün altına kurtuluş güzellemesi yapılarak şu notu da düşmeyi ihmal etmemişler "Kürtlerle yapılan tarihi ittifak neticesinde Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanırken, hemen ardından Birinci Meclis ve Anayasa lağvedilerek Kürtleri inkar başlamıştı." Allah aşkına neye karşı tarihi ittifak, bu neyin zaferi, kime karşı alınmış zafer. Hala mı anlamıyorsunuz, o süreçte bizlere yapılanlardan dolayı meşruiyeti tüm dünyada sorgulanan kuruma can suyu oldunuz, can suyu. Gören gözler için o meclis hep tekçiydi ki sizler de iyi biliyorsunuz ama oportünizm ne menem hastalıksa insan da ne göz bırakıyor, ne akıl....

Ne diyelim biz bu akıl ile bir karış yol alamayız, yazıklar olsun bu haberi böyle hazırlanmasına neden olanlara, kurtuluşmuş, zafermiş, tarihi ittifakmış, neye karşı ittifak, kime karşı zafer... Oportünizmi bir yere kadar anlarım, arkadaş yaptığın oportünizmin karşılığı dâhi yok,yok anlamıyor musun. Kimseyi tekçilik ile suçlamayın, Kürt halkına karşı izlenen politika Osmanlı'nın sonundan itibaren hep aynıdır, Bugün ki hükümetler, Abdülhamit ve İttihatçılar sonrası Mustafa Kemal ve arkadaşlarının açtığı yolu izlemekten başka bir şeyi yapmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da birinci meclisi ziyaretinde de şu ifade ile bu durumu doğrulamıyor mu "Birinci Meclis başlangıçtı, burası (İkinci Meclis) devamdı. Şimdi ise bizler de devamın devamını yapıyoruz”. Hatta hatta o kadar aynı ki izlenen yol, iktidara tam hakimiyet sağlama sürecinde sözde çözüm görüşmelerinin yapıldığı dönemde basına sızan ayrıntılarda muhtariyet sözü verilmemiş miydi yine Kürt halkının temsilcilerine.

Şimdi hep beraber daha net görmüyor muyuz, sadece iktidara giden yolda o ve birçok sürecin kullanıldığını. Aslında Kürt halkına karşı bakış açısının Abdülhamit'den günümüze gram dahi değişmediğini. Bugün yapılanları gördükten sonra Kürtlere karşı yaklaşımı ile ilgili AKP hükümetlerine tarihi bir iş, tarihi bir çıkış yaşandı diyebilir misiniz.Günümüz hükümetlerini eleştireceğim diye Osmanlının sonu İle başlayan, ittihatçılar ile devam eden ve Mustafa Kemal ve arkadaşları halklara karşı yönelim sürecinde Kürtlerin kullanıldığını bile bile hala o sürece güzelleme yapmak, sahiplenmek de neyin nesi.

Çok açık söylüyorum ağzınızla kuş tutsanız sizi sıraya koymuslar anlamıyor musunuz. Bilmem ne güzellemesi yapacağınız yere, size olan bu yönelim ile doğru hesaplaşmanızı ve dostunuzu, hasmınızı doğru belirlemenizi tavsiye ediyorum. Yoksa var olan dostlarımızı da tek tek kaybedeceksiniz. Allah aşkına artık şu gözlerinizi biraz açın, celladınızın kılıcını bilemekten vazgeçin. Yazmayalım, yazmayalım, bu süreçte biraz daha itidalli hareket edelim diyoruz ama, yani ne yazdığınıza, ne çizdiğinize biraz olsun dikkat edin ama.