Saldırılar devrimcilere ve Kürt halkına karşı yapıldığında sevinç naraları atanlar, şimdi İstanbul'da gerçekleşmiş saldırıda parçalanmış polis cesetlerini gördüklerinde ne hissediyorlar? Elbette biraz insani edimleri kalmış olan hiç kimse bu katliam görüntülerine, bu parçalanmış insan parçalarına sevinmez. Bu yüzden kimsenin kendini iyi hissettiğini düşünmüyorum. Roboski, Kobani, Suruç ve diğer katliamlarda yakınlarını kaybedenler de o günlerde bu şekilde düşünüp hissediyorlardı, bunu unutmayın, aklınızın en önemli bölümüne bugün yaşananları ve dün yaşanan acıları kaydedin. Acının eşitlendiği bir eşikte durduğunuzu göreceksiniz....

Nereden gelirse gelsin savaşlara ve ölümlere hayır diyebilmek için biraz cesaret gösterip empati yapmayı başarabilirsek bu ölümler son bulabilir. Yoksa bizler birbirimizin ölülerine ve katliamlarına güler ve ağlarken, bu ülke ülke olmaktan çoktan çıkacak ve geleceğe bırakacağımız tek şey yıkım, ölüm ve nefret olacak.

İstanbul Beşiktaş'ta gerçekleşen bombalı saldırıya kısaca bakalım. En azından bombalı saldırının gerçekleştiği konjonktüre bakalım ki o zaman patlamanın arkasındaki güçleri ve neleri tetikleyeceğini söyleyebiliriz.

Öncelikle bir sene içerisinde 17 bombalı saldırı gerçekleşti, ve ilk defa bir katliam sonrası hükümetin adeta devlet çıkarması yaptığına şahit oluyoruz. Daha önce de bu coğrafya benzeri 16 saldırı gördü fakat devlet adeta o patlamalar sonrası yok gibiydi. Beşiktaş patlamasının ilk anından itibaren devletin ezici varlığını hissetmeyen yok gibidir. Yas ilanından tutun da verilen manalı Avrupa ve PKK mesajlarının oldukça düşündürücü olduğunu düşünüyorum.

Özellikle 1) Avrupa'da Kürt konferansının devam ettiği, Türkiye devletinin Kürt halkına karşı yürüttüğü savaş politikalarının konferans kararlarında sertçe yer alacağı ve Avrupa'ya bu konuda çağrıların olacağı bir dönemde, hatta bu çağrı arasında PKK'nin terör listesinden çıkarılması da yer alıyor 2) 15 Temmuz darbe girişimi bahane edilerek ilan edilen OHAL ile manipüle edilen HDP'nin yokluğunda başkanlık sistemi pazarlıklarının MHP-AKP arasında devam ettiği ve bu yüzden yangından mal kaçırır gibi yasal düzenlemelerinin yapılmaya çalışıldığı bu günlerde bu saldırının oldukça manidar olduğunu düşünüyorum. AA ve bu bombalı saldırı ile ilgili açıklama yapan tüm yetkililer saldırıların 'başkanlık sistemi'ni hedef aldığını söylerken, yapılan eylemlerin söylemi ve hedefinde Avrupa ve PKK'nin olması da ayrıca çok dikkat çekici.

Kısaca yapmaya çalıştığım bu analizin başlangıcında ifade ettiğim gibi bu bombalı saldırının genel sonuçları kimin işine geliyorsa bu saldırının faili de odur. Avrupa'da toplanmış Kürt konferansının PKK'nin terör listesinden çıkması için çağrı yapacağı bir süreçte böylesi bir eylem yapmasının akıl kârı olmayacağı ortada.

Ha bu arada OHAL bu tür saldırıları önlemek için ilan edilmemişse ne için, kimler için ilan edilmişti anlayabilmiş değilim. Bu da ayrıca cevaplanması gereken ayrı bir soru. Biz Mersin'den Uludere'ye gelinceye kadar iliğimize kadar aranırken bu bombalı araçlar nasıl oluyor da İstanbul'da yakalanamıyor, bu bombalı saldırı ile binlerce soru cevaplanmayı bekliyor. Tüm bu yaptığım analizin ışığında bombalı saldırının kimler tarafından yapılmış olacağının takdirini sizlere bırakıyorum.

Devlet ve baskı araçlarının dışında halklar ya da genel yığınlar açısından ifade ediyorum, tüm bu değerlendirmelerden sonra hala birbirimizin ölülerine kahkaha ile gülmeye devam edebiliyor ya da intikam naraları atıyorsak, o zaman çok geçmiş olsun, aramızdaki tüm hukuk çok vahşice bitirilmiş demektir.

BİRBİRİMİZİN ÖLÜLERİNE SEVİNMEYİ BIRAKTIĞIMIZDA TÜM OYUNLARI BOZACAĞIZ. O GÜNE KADAR ÖLMEYE DEVAM EDECEĞİZ ANLAŞILAN.