Sermiyan Midyat, geçen sezon başka bir kanalda yayımlanan 'Analı Oğullu'yu format ve adını değiştirerek Kanal D'ye taşıdı. Midyat, yeni sezonda 'Anasının Oğlu'nda izleyiciyi ne gibi sürprizlerin beklediğini anlattı.

Doğulu insanları kaba gösterdiği gerekçesiyle yapılan eleştirileri haksız bulan Midyat, "Bir kız arkadaşım vardı, içim gidiyordu ona, deli divane oluyordum. Buna rağmen bir gün yolda bir gariban görüp “Aaa Kürde bak” diye aşağılayınca, kızdan o gün ayrıldım. Yani bu hassasiyeti çok iyi bilen biriyim" dedi.

Müge Serçek Biroğlu'nun Hürriyet'te yer alan söyleşisisinin bir bölümü Şöyle:

Neden kanal değiştirme ihtiyacı hissettiniz?

Eski kanalımız da iyiydi aslında, bizim için ellerinden geleni yaptılar. Bana çok da fazla söz düşmez ayrıca, çünkü yapımcı ile kanal arasında olan bir durum bu... Benim görevim, elimden geldiğince iyi bir şeyler üretmek... Pazarlama kısmı BKM’ye, değerlendirme kısmı ise kanallara aittir. Aslında farklı bir dizi formatıyla Kanal D’ye geçiyoruz. Hikayemiz aynı ama çok büyük değişiklikler olacak.

Ne gibi değişiklikler?

Mizah seviyesini koruyarak çok daha sıcak ve duyguları daha yüksek bir aile hikayesi hazırladık. Bundan önce izlediğiniz bölümlerde zengin bir ağa, zengin bir kıza aşık oluyordu, yani zenginlerin hikayesini izliyorduk. Artık iflas etmiş ve hayat mücadelesi vermeye başlamış bir aile göreceğiz.

Dizinin ilk bölümlerinde, Doğulu insanları kaba gösterdiğiniz gerekçesiyle eleştirilmiştiniz. Ne diyeceksiniz o eleştirilerle ilgili?

Bu eleştiriler beni gerçekten çok üzdü. 2009’dan 2014’e kadar üç sinema filmi yaptım. Hepsini kendim yazıp yönettim. Ortak özellikleri, üçünün hikayesinin de Mardin’de geçmesiydi. Bugüne kadar başka biri bunu yapmadı. Dolayısıyla bu kadar özenirken, dertlerine bu kadar eğilirken, onları kaba gösterecek son kişi ben olabilirim herhalde. Çehov da “Ayı” diye bir kitap yazdı, bir dünya klasiği oldu ama hiçbir Rus bu kelimeyi üstüne alınmadı. Yine de hiçbir kırgınlığım ya da kızgınlığım yok.

Hiç kızmadınız yani...

Kızmıyorum çünkü 15 yaşlarımda, babam Kürt meseleleri yüzünden cezaevindeyken başıma benzer bir olay geldi. Bir kız arkadaşım vardı, içim gidiyordu ona, deli divane oluyordum. Buna rağmen bir gün yolda bir gariban görüp “Aaa Kürde bak” diye aşağılayınca, kızdan o gün ayrıldım. Yani bu hassasiyeti çok iyi bilen biriyim. Bu durumu da kendime attığım bir çalım olarak değerlendiriyorum.

Nasıl bir çalım bu?

Televizyona uzun süre ara vermiştim, sadece sinema yapmanın vermiş olduğu bir rahatlık vardı. Sinemada karakterlere ilk yarıda istediğim her şeyi yaptırıyor, ikinci yarıda aslında neden böyle yaptıklarını anlatıyorum. Ama televizyonda ne yazık ki öyle bir sabır yok. Yani dizi zaten altıncı bölümden sonra bir dönüşüm yaşayacaktı. Belki beyircinin bizi anlamasını beklemekle hata yaptık, belki de biz anlatmak istediğimizi tam olarak anlatamadık. Neyse... Derken dizi tatile girdi, sonra da kanal ve isim değiştirdik. Artık “Anasının Oğlu” olarak yayınlanacak. İzleyici birkaç dakikasını bizi izlemek için ayırırsa hiç pişman olmayacak, kanalı değiştiremeyecek. Bundan eminim. Bir de dizinin her bölümünü öyle bir hazırlıyoruz ki 10. bölümde bizi izlemeye başlayanlar bile hiç yabancılık çekmeyecek.

Bir yenilik de yönetmen koltuğuna oturmanız sanırım...

Evet, ilk altı bölümü ben yönetmemiştim ama bu sezon iki bölüm için yönetmen koltuğuna oturacağım. Hikayeyi izleyiciye bire bir anlatmak istediğim için böyle bir şeye kalkıştım.

Önce tiyatroda, sonra sinemada şimdi de televizyonda yönetmenlik yapıyorsunuz. Bu sıralama bilinçli mi yapıldı?

Bilinçli değildi, kendiliğinden oldu. Aslında bakarsanız 2008’de yaptığım bir yurt dışı seyahati hayatımı ve düşünme biçimimi çok etkiledi. Uzun vadeli planlar yapmayı bıraktım mesela... Dolayısıyla yaptığım işleri de 2008 öncesi ve sonrası olarak ayırıyorum.

Dizinin oyuncu kadrosunda bir değişiklik oldu mu?

Hayır, mevcut kadro devam ediyor. Ama aramıza Erdal Tosun da katıldı.