İsmail Beşikci Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Gürbüz geçtiğimiz ay silahlı bir kişi tarafından kaçırılmaya teşebbüs edildi. Çantasında uzaktan kumandalı bomba düzeneği, 15 kelepçe, üç gaz tabancası ve yüz maskesiyle yakalanan zanlı serbest bırakıldı.

Yaşadığı gerilimli anları anlatan İbrahim Gürbüz “Bir an aklıma Musa Anter geldi ve bir cenderenin içine düştüğümü anladım” dedi.

İSMAİL BEŞİKCİ DE KATILDI

İsmail Beşikci Vakfı kurucularından ve Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Gürbüz'ün geçtiğimiz ay silahlı bir kişi tarafından kaçırılmaya teşebbüs edilmesine ilişkin başlatılan soruşturmada hiçbir ilerleme yaşanmamasına ilişkin vakıf binasında basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısına bilgilendirme yapmak üzere Gürbüz'ün avukatları Hikmet Şenses ve Erdal Doğan ile sosyolog yazar İsmail Beşikci ve İbrahim Gürbüz katıldı.

'BİZE SUÇLU MUAMELESİ YAPTILAR'

Toplantıda ilk olarak İsmail Beşikci Vakfı kurucularından ve Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Gürbüz konuştu.

“BİR AN AKLIMA MUSA ANTER GELDİ”

İbrahim Gürbüz, yaşadıklarının ayrıntılarını ANF’den Zeynep Kuray’a da şöyle anlattı:

“28 Şubat 2014 tarihinde saat 10.00 civarında arabamla Kamil Bedir ile randevulaştığımız Büyükçekmece BP benzin istasyonunda buluştuk. Görüşmeye gideceğimiz Hadımköy’deki lojistik firmasının soğuk hava depolarına gitmek üzere yola koyulduk. Arabayı ben kullanıyordum, Bedir ise hemen yanı başımda sağ koltukta oturuyordu. Dizinin üzerine gri renkte bir bilgisayar çantası vardı. Yolda bir benzin istasyonundan yakıt aldıktan sonra yolumuza devam ettik”

Kırsal alana doğru yaklaştıkça Bedir'in kendisine dikkat çekici sorular yöneltmeye başladığını belirten Gürbüz, şöyle devam etti:

"‘Abi sen hiç korkmuyor musun? Vakıf çalışmaları yürütüyorsunuz, sitenizden bütün çalışmalarınızı izliyorum, yazılarını okuyorum. Nitekim geçenlerde Viyana’ya gitmişsin. Gezin hakkında yazdığın izlenimleri okudum. Hiç korkmuyor musunuz ?' diye sorduğunda bir an aklıma Musa Anter geldi ve bir cenderenin içine düştüğümü anladım.

Kendisine çok kararlı bir şekilde hayatta iki yol olduğunu, birisinin hakikati savunmak, diğerinin ise doğruya yanlış demek olduğunu vurguladım. Hakikati savunduğu takdirde onurlu bir insan olarak tarihe geçeceğini ancak doğruya yanlış derse kişiliksiz, kimliksiz ve onursuz biri olacağını söyledim. Benim ise hakikati savunmayı seçtiğimi, bedeli ne olursa olsun umurumda olmadığını ve kimseden korkmadığımı vurguladım. Bir süre yaşanan suskunluktan sonra bana ‘Senin hiç düşmanın yok mu?’ diye sordu. Hayır, cevabını verdim. Sonra, ‘Siz birilerinin işine çomak soktunuz mu?’ sorusu geldi. Ben ise bizim Vakıf olarak bilim, kültür, sanat, tarih ve sosyoloji üzerinde araştırmalar yaptığımızı, bunun da tabii ki birilerini rahatsız edebileceğini belirtim. O an benim tek derdim bu cehennemden kurtulmaktı."

ÇANTASININ ALTINDAN ÇIKARTTIĞI SİLAHI DOĞRULTU

"Bir ara ona saat 13.00’te randevum olduğundan söz ettiğimde, ‘Çok az kaldı’ dedi" şeklinde anlatımlarını sürdüren Gürbüz, şunları ekledi:

"Bunun üzerine arabayı yavaşlatarak durdurmak üzereyken, Kamil Bedir çantasının altında hazırlanmış silahlı birden üzerime doğrultu. Ben sağ elimle silahın namlusunu kendimden uzaklaştırmaya çalışırken, sol elimle de arabayı durdurdum. Sonra silahı almak için boğuşmaya başladım. Neticede silahı söküp aldım elinden. Elindeki çantayı almak istedim. Bana 'bomba var' dedi. Ancak dinlemeden çantayı da aldım. Arabadan indiğimizde benden ısrarla çantayı istedi. Ona kendisini kimin görevlendirdiğini söylediği taktirde çantayı kendisine geri vereceğimi ve kendisini şikayet etmeyeceğimi söyledim. ‘ Abi bunu söyleyemem’ dedi."

SALDIRGAN SERBEST

Arabasına atlayıp doğru Çatalca Emniyeti'ne giden Gürbüz, polislere durumu anlatıp, silahı ve çantayı vermesine rağmen mağdur değil sanık muamelesine tabii tutulduğunu söyledi.

Polisin açtığı çantadan patlayıcısı olmayan uzaktan kumandalı bomba düzeneği, 15 kelepçe, üç gaz tabancası, çekiç, testere, iki pense, biri rambo iki bıçak, yüz maskesi ve eylem planıyla birlikte iki adet senet çıktığına dikkat çeken Gürbüz, buna rağmen yakalanan ve yedi saat sorgulanan Kemal Bedir’in serbest bırakıldığını aktardı.

Bu saldırının organize olduğunu vurgulayan Gürbüz, “Bana yapılan bu saldırı girişimin arkasında derin odakların olduğunu düşünüyorum. Amaç vakfımızın yürüttüğü çalışmalara yönelik bir gözdağı vermek. Soruşturmanın genişletilip, faillerin ortaya çıkartılmasını istiyorum” dedi.

'VAKIF HEDEFLENİYOR'

İbrahim Gürbüz'ün ardından söz alan avukat Hikmet Şenses ise saldırganın normal şartlarda tutuklanması gerektiğini belirterek, "Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğimizde durumu anlatmak için neredeyse bize suçlu muamelesi yaptılar. Gaziosmanpaşa Savcılığı'na durumu bildirdik. Etkin bir soruşturma yapmadılar. Biz bu noktadan sonra soruşturmanın derinleştirilmesini istedik. Bunun için de başvurumuzu yaptık" dedi.

Şenses'in ardından Gürbüz'ün diğer avukatı Erdal Doğan konuştu. Olayın adli bir olay olmadığının ortada olduğunu dile getiren Doğan, yaşananların devletin 1990'lı yıllardaki yaptığı faili meçhul cinayetleri hatırlattığını söyledi.

Doğan, "Faili meçhul tüm cinayetlerde gördüğümüz senaryo burada da uygulanıyor. Deliller karartılıyor. Bazı kişilere ulaşamıyoruz. Ulaşmamız engelleniyor. Devletin her zaman tanık olduğumuz oyunu burada da karşımıza çıkıyor. Para verilen tetikçiler ortadan kayboluyor. Bu olay aydınlatılmadığı sürece bu risk devam edecek" dedi.

Vakfın çalışmalarının hedeflendiğini belirten Doğan, "İbrahim Bey'in vakfın kuruluşunda yer alması ile işyerine yönelik baskılar da artmış. Bu, olayın boyutunu gözler önüne seriyor" diye konuştu.

Doğan son olarak, soruşturulmanın genişletilmesine dair bir dilekçeyi Gaziosmanpaşa Savcılığı'na ilettiklerini söyledi. Avukat Erdal Doğan, ayrıca yakalanan şahsın üzerinden bomba düzeneği çıktığını ve bunun da tutanaklara geçtiğini buna rağmen serbest bırakılmasının da dikkat çekici olduğunu söyledi.

Doğan'ın ardından son olarak İsmail Beşikci konuştu. Beşikci, devletin cezasızlık uygulamasının bu olayda da yaşama geçirildiğini belirterek, bu cezasızlık uygulamasının karşısında durulması gerektiğini belirtti. Olayın hem düşündürücü hem de endişe verici olduğunu söyleyen Beşikci, "Bu olayı ısrarlı bir şekilde takip edeceğiz" dedi.

(Zeynep Kuray-ANF, Evrim Kepenek-DİHA)