Metro istasyonundan çıkıp binaları gördüğünüz ve nerede olduğunuzu fark ettiğiniz o anda beyinde neler gerçekleşir?

Bir binanın önünden geçtiğimizde nerede olduğumuzu bilir ve hedefimize doğru ilerleriz. Bunu yaparken de; “sol dön, düz git” gibi yönergeler üzerinde düşünmeden,  otomatik bir biçimde yalnızca uygularız. Ne var ki, bu basit olarak gördüğümüz eylemler aslında o kadar da basit değildir, beynimiz bu esnada adeta bir GPS gibi çalışır.

Neuron‘da yayımlanan bir araştırma beynin, kişiyi nasıl yönlendirebildiği konusunda yeni bulgulara ulaştı.

Yapılan çalışmada odaklanılan şey, bir manzarayı gördükten sonraki aşama olan, o manzaranın ayrıntılı bir haritaya geçiş süreciydi. Farklı duyulardan gelen bilgileri birleştirerek kişinin hangi eylemi gerçekleştireceğine karar veren parietal korteks bu görevi üstlenen bir beyin bölgesidir. Verilen karar, kaydedilir ve beynin diğer bölümlerinin de yardımıyla kişinin bulunulan bölgeyi hatırlamasını sağlayacak bir haritaya dönüştürülür. Bu sayede de kişi gelecekte aynı manzarayı gördüğünde; bu manzarayı beynindeki harita ile ilişkilendirerek hangi yöne doğru gideceğini çözebilecek hale geliyor.

Araştırmacılar, parietal korteksin belli bir bölgede uygun harekette bulunmamızı nasıl sağladığına dair de bulgular elde etti. Buna göre, parietal bölgedeki pek çok tekil hücre, kişinin uyum sağlayabilmesi için duyusal bilgileri alır; fakat bu hücreler aynı zamanda çalışmak için kümelenerek daha büyük modüller halinde bir araya gelir.

Parietal korteksteki bu modüller fiziksel bir cevap geliştirir, bununla birlikte öğrenip hafıza oluşturmaya devam ettikçe de yeniden şekillenebilirler. Bu farklı modüller birbirleriyle iletişim halindedir ve tıpkı tekil düzeyde hücrelerin yaptığı gibi bağlantılarını değiştirebilirler. Fakat, artık eylemleri uygulamayı öğrenip hatırladıkça farklı şekillerde bağlanabilen tekil hücreler değil, büyük gruplar halindeki hücreler söz konusudur. Bu durumu gözlemlemek amacıyla, ekip, fare beynindeki çeşitli bölgeleri kayıt altına aldı ve belirli bir hareketle özdeşleşen belirli bölgelerde kayda değer derecede hareketlilik olduğunu saptadı.

Bir sonraki aşamada ise hayvanın sergilediği her davranış sonunda, beyindeki belirli bölgelerde oluşan bir dizi benzer aktivite tespit edildi. Gösterimler o kadar hatasızdı ki; fiziksel harekete bakmaksızın yalnızca beyin hareketlerine bakarak hayvanın hangi davranışta bulunacağı ortaya çıkarılabilmekteydi. Araştırma ekibi, fare, uyku halindeyken de incelemelerine devam etti ve grafik dalgalarına dayanarak beynin rüya görürken de aynı hareketleri tekrarladığını fark etti. Fakat rüya anındaki aktiviteler gerçek hayattaki hareketlerden dört kat hızlı oluşmaktaydı.

Araştırmacılara göre, farelerde gözlemledikleri hızla oynatılan rüyalar, insanların sık sık deneyimlediği gibi, rüyalarının hızlı gerçekleşmesi sebebiyle uyandıklarında rüyanın üzerinden çok zaman geçtiği hissine kapılmalarını da açıklayabilir. Öte yandan rüyaların hızlı oynatımda gerçekleşmesi, uyku halindeyken beyinde yeni bağlantıların kurulmasını kolaylaştırdığı da düşünülüyor. Bu yeni bağlantılar oluştukça, bir sonraki seferde bir mağazaya gideceğinizde, oraya nasıl gideceğinizi hatırlarsınız, çünkü beyniniz daha önceki hareketlerinizi, belirli bir kavşakta sağa dönme gibi belirli yerlerle ilişkilendirmiştir.

(Kaynak: Bilimfili)