Antikapitalist Müslümanlar'ın, düzenlediği, 1'inci İslam ve Sol Çalıştayı, ikinci gününde devam etti.

Çalıştaya katılanHDP Milletvekili Ayhan Bilgen, hem solun hem de İslam’ın kendi içindeki kavram tartışmalarını tüketmediğini ifade ederek, “İslam ve Sol’un bir araya gelmesi için kimsenin kimseye kavram dayatması yapmaması lazım” dedi.

‘DİN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YANAYIZ’

Çalıştay'da, ilk olarak panele katılamayan ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş'ın gönderdiği metin okundu. Tek gerçeğin sol ve sosyalizm anlayışı olmadığını ifade eden Taş, solun dindar halkla barışık olmadığı algısının doğru olmadığını söyledi.

Bu topraklarda sol- sosyalist kesimle dindar halk kesimlerinin iç içe mücadeleler geliştirdiğini kaydeden Taş, "1980 öncesindeki sol hareket, dindar halk kesimi hareketlendirdi. Devrimciler için dinde zorlama olamaz. Din ve devlet işleri birbirinden ayrı olmalı, kişilerin nüfus kaydında din, mezhep olmamalı, biz din özgürlüğünden yanayız. Ama sömürücüler dini siyasallaştırıyor biz buna karşı mücadele ediyoruz. Aslında bu mücadele yoluyla siyasallaştırılmış din özgürleştirilir" dedi.

‘SOL VE İSLAM NEDEN BİR ARAYA GELMELİ?’

HDP Milletvekili Ayhan Bilgen de, "Sol ve İslam kavramını hangi ihtiyaç bir araya getirir?" sorusunun öncelikle sorulması gerektiğini ifade ederek,  “Soruyu doğru yerden sormazsak çözüm diye önümüze koyduğumuz şey, yeni hayal kırıklıklarını beraberinde getirir. Eğer sadece hedef, ‘iktidar imkanlarına kavuşmak, iktidar imkanlarını kendi yakınlarımızı korumak için kullanmanın bir yolunu bulmak' ise solda iktidar olabilir kendine göre” dedi.

Bilgen sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“İslam iktidar olunca bütün sorunlar çözülecek’ diye böyle bir dönüm noktası yok. Ya da ‘devrim gerçekleşince bütün sorunlar çözülecek’ diye bir şey de yok. Ama bu öteleyen tarzın kendisi aslında bugünü sorgulamayan, dünün pratiğinin öz eleştirisini yapmak istemeyen herkese ‘Bekleyin kadın hakları sorunu çözülecek. Ne zaman? Sosyalizm başarılı olunca. Bekleyin toplumsal yozlaşma çözülecek. Ne zaman? Müslümanlar iktidar olunca.’ Olmuyor ama. Tam tersi oluyor. Bakın işte pratiğe. 18 yılda fuhuş ve çocuk istismarıyla ilgili rakamlara baktığınızda anlıyorsunuz ki muhafazakarlığın bütün iddiaları iflas etmiştir. Diğer her şeyi bıraktık. Muhafazakarlık insanlara daha çok yol mu yapmayı mı vadetmekti? Başarı diye sayılan şey bundan ibaret. Ama toplumsal çürümeyle ilgili iddiasının bir karşılığı yok. Ortadoğu’ya baktığınızda da aynı pratiği görüyorsunuz” diye konuştu.

'BİRLİKTE ÇÖZÜM ARAMALIYIZ’

Bu kötü sınavdan hareketle aslında dönüp “İnsanlığın sorunu ne? Dünya nasıl bir krizle karşı karşıya? Ve biz kendi durduğumuz yerden kendimizi sol mu İslam mı görüyoruz?” sorularını sormak gerektiğini ifade eden Bilgen, “Başka kavramlar da olabilir. Hangi kavramı kullanıyor olursanız olun. Bizim eteğimizde ki taştan bu derde, bu insanlığın bunalımına nasıl bir reçete çıkar? Bu reçeteyi nasıl hazırlarız ve çözeriz? Bence böyle bir yerden bakmak lazım. Yoksa kavramlardan çıkarak buluşmak iletişimi zorlaştırır. Kavramlara yüklediğiniz anlamları tartışmak zorundasınız” ifadelerini kullandı.

Bilgen, “Solun içindeki kavram tartışmaları tüketilememiş. İslam’ın içindeki tartışmalar da tüketilememiş. İki tane kargaşayı bir araya getireceksiniz. Buradan kavramlarda ortak anlamlandırma çıkaracaksınız. Bu, neredeyse ipe un sermektir. İmkansızı zorlamaktır. Öncelikle, sorunun analizini ortaya koymak gerekiyor. Daha sonra da nasıl bir dil kuracağımız konusunda kimse diğerine kavram dayatması yapmadan birlikte çözüm aramalı” şeklinde konuştu.

İnsanlık tarihinin sentezler tarihi olduğunu kaydeden Bilgen, “Kültürler, inançlar ve çözüm arayışları birbirine değdiği zaman daha iyi şeyler üretirler. Birbirine değme işinden korkmamak lazım” ifadesinde bulundu.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı