Avustralya Sinirbilim Araştırma Merkezi (NeuRa) ve New South Wales Üniversitesi’nin yaptığı araştırma, özellikle akıl sağlığı ve stres için geçerli olan sessizlik ihtiyacının, beynin yeni bilgileri öğrenmesi için de bir o kadar gerekli olduğunu ortaya koydu. Yeşilist’te yer alan habere göre, araştırmacılar Ingvars Birznieks ve Richard Vickery yeni geliştirdikleri teknikle beynin işleme aldığı sinirsel verileri kontrol altına alıp araştırdılar. Bunun için araştırmacılar teste katılanların parmak uçlarına mekanik dokunuşlar yaparak sinir sinyallerinin bu veriyi beyne nasıl aktardığını inceledi. Yalnız araştırmacıların dikkatini çeken şey, sinirlerdeki “patlamaların” mekanik dokunuşların frekansına uymadığı oldu. Bunun yerine teste katılanlar mekanik dokunuşlar arasındaki sessizliği daha iyi bir şekilde “anladı”. Daha önceki teoriler bu buluşların tam tersini, her verinin karşılığı olan bir sinir sinyali olduğunu ya da beynin mekanik dokunuşların düzenini anlayacağını öne sürüyordu. Araştırma bu iki teorinin de yanlış olduğunu, beynin kendi dengesini kurduğunu gösteriyor. Sinirbilimi için bu araştırmanın sonucu neredeyse bir devrim anlamına geliyor. Bu verilerin doğru incelenmesi ile mekanik yapılar ve beyin arasındaki uyumun, örnek olarak engelliler için geliştirilen mekanik kolların, çok daha iyi ayarlanmasını sağlanabilir. Bununla beraber bu veriler, artık çoğunluğu şehirde olan ve giderek daha gürültülü ve kalabalık toplumlarda yaşamaya başlayan insanlık için beynimizi dinlendirmenin önemini gösteriyor. Kısa süreli meditasyonlar veya doğaya kaçmanın önemi bu araştırma ile daha da önem kazanmış durumda.