Dünya büyük veri (big data) ile uğraşırken, büyük liderimiz ve partisi halen büyük yapılar/binalar derdinde. Ne kadar çok ve büyük binalar yaparsak ve bu eserlerde ne kadar çok beton harcayabilirsek, dünya bize o kadar kıskanarak bakacak ve aynı ölçüde büyümüş olacağız, deniyor, güzide ve saf halkımız da tam bir iman ile bu ‘beton ideolojisine’ inanıyor. Yine liderimiz, sadece “Bu ülkede barışçıl eylem yapmak imkânsız hale geldi” görüşünü dile getirdiği için, çok izlenen bir televizyoncuyu “halkı meydanlara çağırıyor” iddiasıyla “Portakal mıdır, mandalina mıdır, narenciye midir, nedir. Bilmezsen haddini, bu millet patlatır enseni…” diyerek hedef gösteriyor ve halkı linçe davet ediyor. Bu arada, Meksika sınırı için hazırlanan kazıklı çit projesine tek kelimeyle bayıldığını dile getiren ABD başkanı Trump kendisine muhalif gazeteci CNN’den Jim Acosta’yı azarlayıp saraydan attırınca, Trump yandaşı Fox dâhil bütün gazeteciler ve televizyoncular meslektaşlarına sahip çıkmış, dava açılmış ve neticede Trump geri adım atmak ve Acosta’nın yasağını kaldırmak zorunda kalmıştı. Ama bu tür şeyler Türkiye için fanteziden de öte... Gerçi Suudiler gazetecilerini kesip doğrayıp paket yaparken, biz sadece uzun seneler boyu cezaevlerinde çürütmeyi veya yurtdışında yaşamak zorunda bırakmayı tercih ediyoruz. Şükürler olsun ki bu konuda en kötüsü değiliz...

Tayfun Atay’ın deyimiyle, "Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor". Fakat başta CHP olmak üzere muhalefet partileri de halen seyirci koltuğunda oturmaya devam ediyorlar. Ülkeyi ilgilendiren herhangi bir konuda konuşmaktan imtina ediyorlar, adeta “top ayağıma gelmesin, belki gol atmak zorunda kalırım” diye düşünen hırssız ve beceriksiz birer futbolcu gibiler. Örneğin Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı tarafından “sokağa davet” olarak yorumlanan bir iki cümle etti. Bunun üzerine Erdoğan kendisine onlarca farklı yerden yüzlerce cümle ve hakaret ile yüklendi. Kılıçdaroğlu ne sözlerini geri aldı ne de sahip çıktı. Aradan günler haftalar geçti. Kılıçdaroğlu süt dökmüş kedi gibi, hep sustu ve saklandı. Onun yerine CHP seçmeni bazı yorumcular televizyon kanallarından neredeyse onun sözlerini ‘tefsir’ ettiler, savunmaya çalıştılar. İyi Parti deseniz, zaten kendileri boş bir alan bulup MHP’nin şimdiki işlevini yerine getirmek için fırsat gözlüyorlar. HDP’nin eş başkanları dâhil yarısı hapiste, belediye başkanlığını kazandıkları beldelerdeki koltuklarda kayyumlar oturuyorlar. Böylesi enteresan ve vahim bir siyasi ortamda, Ak Parti bütün gücü ve kadroları ile hoyratça at koşturuyor.

TOBB verilerine göre, Kasım ayında kapanan küçük işletme sayısı %11.59 arttı. Önceki yılın aynı ayına göre ise kurulan küçük işletme sayısı %27.37 oranında azaldı. Mahfi Eğilmez’in tespitine göre ise, “Giderek yaygınlaşan ahbap çavuş demokrasisi ve ahbap çavuş kapitalizmi uygulamalarının olumsuz etkileri öne çıktı”. Ocak-Kasım döneminde ödenmeyen çeklerin toplam tutarı net 21 milyar liraya ulaşırken, oran olarak ise %5’e yaklaştı. Fakat idarecilerimize sorarsanız, çok dinamik bir ekonomimiz var ve her şey tıkırında...

Ülkece hiçbir konuda yetinmeyi bir türlü bilemedik. Şaban ile dalga geçerken İvedik’lere mahkûm olduk. Özal tarzını beğenmezken, Erdoğanizm ideolojisi tüm memlekete hâkim oldu. YSK’nın verdiği karara göre, Tayyip Erdoğan seçim yasaklarından etkilenmeyecek ve bu yasaklar kendisi için uygulanmayacak. Zira beyefendi devletin başıdır ve üstelik başkomutanımızdır. Kendisi yine geçen gün bir vesileyle şok tesiri yapan özlü sözlerinden birisini daha sarf etti; “Kendimizi gecekondulara kaçak yapılara mahkûm ettik”. Tarım Bakanı Pakdemirli ise kadayıfa kaymak sürdü; “Saman ithal ettiniz, buğday ithal ettiniz diyenlere karşı söylüyorum; Türkiye’de para var ki ithalat yapılabiliyor…”

Pazar neşesi olarak ise yine Erdoğan’ın daha bugün kalabalıklara haykırdığı sözleri aktaralım: “Milli paramız son dönemde %20 değer kazandı” (7,20'den 5,20'ye). “Türkiye’nin CDS primi ise tam 220 puan düştü” (590’dan 370’e). “İmalat ve tüketici güven endeksleri de hızla yükselmeye devam ediyor” (hele bu kısmı hiç anlamadım). “Geçici bir spekülatif dalgalanma yaşandı ve sözde ekonomistlerin felaket senaryolarının hiçbiri tutmadı” (acaba?). “Bütün bu veriler 2019’da bizi neyin beklemekte olduğunu açıkça gösteriyor” (beyefendi kesinlikle haklı).

Sadi Şirazi’nin şu sözüyle bitirelim; “Halkın bahçesinden padişah bir elma yerse, adamları ağacı kökünden sökerler...”