Dinamo Kiev maçından sonra Beşiktaş üç maç oynandı. Ligde Bursaspor, kupada Kayserispor ve son olarak yine ligde Kasımpaşaspor. Bu maçlardan en önemlisi Bursaspor maçıydı zira Kiev maçından sonra ayağa kalkmak gerekiyordu. Avrupa Kupası sonrası lig dönüşleri her zaman güçtür. Hele ki böyle bir travmadan sonra. Ardından kupa maçına sıra geldi. Beşiktaş o maçı da Kerim ve Aboubakar’ın goü ile kazanınca içimiz rahatladı. Takım kaldığı yerden aynı iştahla devam ediyordu.
 
Kayseri maçının güzel bir yanı ikinci yarı sahada 19 yaşında 3 oyuncuyu görebilmemiz olacaktı. Eslem, Fatih, Muhammed . Eslem ikinci golde verdiği şık pasla öne çıkacaktı aynı zamanda Beşiktaş’ın oyun ezberini biz hatırlatacaktı. Bu arada Benfica’da Samedo 23 yaşında, Guedes’te 20 yaşında Şampiyonlar Ligi’nde ilkonbir de oynayabiliyor ve gol atabiliyor. Ne yazık ki biz ancak kupa maçlarının ikinci yarısında şans verebiliyoruz bu oyunculara.
 
Sıra Kasımpaşa maçına gelmişti. Ülke ahvalinde ki keyifsizlik tribünlere de yansımıştı. Her gün çocuklarımızın öldürüldüğü bir ülkede ne vakit sakin bir zaman diliminde yaşayacağımız bilinmezlerimiz arasındaydı. En büyük istikrarımızsa olağanüstü halimiz artık. Bir türlü olağanlaşamıyorduk. Bir türlü olağanlaşamayan hayatımızda ise futbol devam ediyor… Aslında iyi ki devam ediyor.
 
Kasımpaşa maçına Beşiktaş olağan düzeninin dışında çıkıyor. Quaresma kanata değil göbekte dikine oynuyor. Önünde Cenk ve Aboubakar. Bu üçlünün arkasında ise Tolgay, Atiba, Oğuzhan. Bir nevi 4-3-1-2’ye dönmüş gibi takım.
 
Her iki takımın istatistiklerine baktığımızda ise ceza sahasının dışından ligde en çok gol yiyen takım Kasımpaşa, en çok atan takım ise Beşiktaş. Güneş bu düzeni hem bu istatistiği göz önüne alarak sahaya takımı böyle çıkarmış olabilir, hem de geçen hafta bu düzen Bursa maçında galibiyeti getirdiği için olabilir. Ancak 30. dakikaya kadar Beşiktaş’ın Quaresma, Tolgay, Oğuzhan ve Cenk ile sürekli şut denemesi Güneş’in maç öncesi bu Kasımpaşa’nın bu yönüne vurgu yapmış olma ihtimalini güçlendiriyor. Ne var ki gol, şut denemelerinden gelmedi ya da Beşiktaş’ın baskısından da gelemedi. Hızlı hücumdan geldi. Burada Cenk, Aboubakar ve Quaresma’ın hızlı ve pratik olması etkili oldu.
 
BEŞİKTAŞ GEÇEN SEZONDAN DAHA FAZLA PAS YAPIYOR
 
Beşiktaş’ın beceri listesinde hızlı hücum da var. Ancak asıl becerisi olan, pas oyunu bu yıl yok. Daha doğrusu pas akışkanlığı üzerinden etkili olamıyor, gol bulmakta zorlanıyor. İstatistiklere baktığımızda Beşiktaş geçen seneden daha fazla pas yapıyor, topa daha fazla sahip oluyor ama aynı oranda etkili olamıyor, gol bulamıyor. Geçen yıl ortalaması 490 civarındayken, bu yıl 550 civarına çıkmış durumda.
 
İkinci yarı Kasımpaşa , Beşiktaş’tan rol çalarak oyuna başladı. Beş dakikalık baskı ile, Beşiktaş kalesinde iki gol . Oysa maçların ilk yarılarını rölantiye alan ve ikinci yarının başlamasıyla baskıyı yapan genelde Beşiktaş olurdu. Bu iki gol savunmanın kolay geriye kaçıyor olmasıyla ilgili ikincisi ise yerleşim bozukluğu. Bunlar elbette ayrı sorunlar.
 
BEŞİKTAŞ OYUN KİMYASINDAN VAZ GEÇİYOR
 
Ancak asıl sorun Beşiktaş’ın geçen seneki oyunundan vazgeçmesi ve oyuncu odaklı bir oyuna yönelmesi. Talisca ve Caner varken bu seçim güneşin işini kolaylaştırıyordu. Zira Talisca gol sorununu çözebiliyor ve sırası geldiğinde şapkadan tavşan çıkarabiliyordu. Peşi sıra Caner forvetleri beslemek ve pozisyon hazırlamak babında elinden geleni ardına koymuyordu. Ancak bu oyuncular şu an yok ve Aboubakar ve Cenk ile idare etmek zorundasınız. Aboubakar ise dün olduğu gibi hızlı hücumlarda ve kontra ataklarda etkili olabiliyor. Aboubakar’ın varlığı o bölgede Cenk’i de sola itiyor. Böyle olunca takımın Biliç’ten bu yana oluşturduğu oyun kimyasından, pas oyunundan ve önemlisi oyun gücünden vaz geçiyorsunuz.
 
Beşiktaş hali hazırda elindeki oyuncularıyla var olan düzenini sürdürme potansiyeline sahip… Ancak dün akşam olduğu gibi Kerim ve Aboubakar ile değil. Kerim’in kupa maçlarında ki performansı maalesef yanıltıcı oluyor. Ne var ki ısrarla oyununu değiştirmemekten ve geliştirmemekten yana. Kasımpaşa maçında oyuna girmesinin ardından bir bütünlükten değil, daha çok doğaçlamadan bahsedebiliyoruz. Aboubakar ise Beşiktaş’ın aradığı oyuncu değil. Beşiktaş’ın bu seneki en büyük sorunsalı da bu aslında tümüyle el yordamı ile gelişi güzel transfer yapılması.