Beşiktaş kazansaydı Şampiyonlar Ligi’inde ilk defa bir üst tura çıkmış olacaktı. Benfica maçından sonra bütün Beşiktaşlılar, kalemi kağıdı eline almış olasılıkları hesaplamaya başlamıştı. Hesap basitti grupta iddiası kalmayan Dinamo Kiev’i deplasmanda yen, bir üst tura çık. Her şey Beşiktaş’ın lehineydi sanki.

Bu anlamda Beşiktaş belki de tarihinin en önemli maçlarından birine çıkacaktı. Öyle ki Cumartesi günü oynanan Fenerbahçe maçının ardından Güneş, kazanmaktan ziyade yoğun fikstür ve salı günü oynanacak Dinamo Kiev maçı nedeniyle, Fenerbahçe karşısında beraberliğe razı bir oyun oynadıklarını söyleyecekti. Güneş tüm önceliğini Dinamo Kiev maçına vermişti. Beşiktaşlı oyuncuların maç sonu açıklamaları da hep bu maçın önemine vurgu yapan minvaldeydi ve Fenerbahçe’den ziyade Kiev maçının üzerinde duruyorlardı.

HAYAL KIRIKLIĞI

Ne var ki maç ilk 30 dakikada bitecek, geri kalan 60 dakikayı izlemekse sadece eziyete dönüşecekti. İlk 30 dakika ise sadece penaltı ve kırımızı kartla özetlenebilirdi.  Beşiktaş taraftarı için en acı verici tarafta bu oldu sanırım. Tarihinizin belki en önemli maçına çıkıyorsunuz ancak bir hakem kararıyla 30. dakikada 2-0 yenik duruma düşüyorsunuz ve 10 kişi devam etmek zorundasınız.  O dakikadan sonra maçın pek bir önemi kalmıyor elbet.

Evet, Beşiktaş maçın başlamasıyla birlikte 9. dakikada 1-0 yenik duruma düştü ve bu seviyede böyle bir gol yenilir mi sorusunu pek ala sorabiliriz? Ancak yenilen golden sonra oyunda üstünlüğü ele alan, hücumda pas akışkanlığını sağlayan,  örgütlü hücum eden ve gole yakın olan taraf Beşiktaş’tı.  Güneş’te tümüyle takımın en iyi yaptığı iş üzerinden bir tertiple sahaya çıkmıştı.

Ancak ilk golün ardından verilen penaltı ve kırmızı kart ile tarihinin en önemli maçı sloganı çöpe gitmiş oldu. İşin kötü tarafı böyle bir seviyede bu penaltının verilebilmiş olması ve böyle bir penaltının bir Premier Lig hakemi tarafından çalınmış olması.  Hem de orta hakem kararıyla değil, çizgi hakemin uyarısıyla. Premier Lig’de böyle bir mücadele sonucunda bir penaltı yahut faul kararı çıkıyor mu merak içindeyim? Kaldı ki faulü Rus oyuncu yapıyor, Beck bu faulün sonucunda düşüyor ve rakibin ayağına takılırken rakipte ceza sahasında düşüyor.  Karar ise penaltı ve kırmızı kart.  İşin en trajik tarafı ise pozisyonu açı itibariyle çok daha net görmesi gereken orta hakem, kararı ise çizgi hakemin uyarısı ile vermesi. 

AYAĞA KALKMAK GEREKİYOR

Yazık ki o dakikadan sonra konuşulacak fazla bir şey kalmıyor. Ancak asıl sorun şimdi başlıyor. Beşiktaş halen Lig’de ve UEFA’da yoluna devam ediyor. Ne var ki Benfica, Napoli ve Başakşehir maçlarında rakip takımların girdiği gol pozisyonlarını ve takımın gösterdiği performansı etraflıca düşünmek gerekiyor. Fenerbahçe maçını saymıyorum, Güneş o maç için bir tercih diyor. Ancak sorunları tespit etmek gerekiyor. Uzun vade de yine bu seviyede mücadele etmenin stratejisini oluşturmak gerekiyor. En önemlisi ise kısa vade de takımın ayağa kalkması ve kazanan kimliğine geri dönmesi gerekiyor. 
 
Burada en büyük iş ise taraftara düşüyor.  Beşiktaş taraftarı için Bursa maçı bir geri dönüş maçı, takımı yeniden ayağa kaldırma maçı olmalıdır. Bursa maçında, taraftarın göstereceği olumlu irade, takımın en çok ihtiyacı olan şey şu anda.
Beşiktaş taraftarı ve semti, Beşiktaş’ın çocuklarını bağrına basmayı bilir.