radikal'in haberine göre, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ve önümüzdeki hafta Genel Kurul’da görüşülecek olan 'Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Yasa Tasarısı’na MHP ve CHP’nin yanısıra BDP’den de itiraz geldi. Komisyonun BDP’li üyesi Murat Bozlak kaleme aldığı muhalefet şerhinde, "Bu tasarı, bir felaket tasarısıdır. Ekonomik alanda da faşizmin alt yapısını oluşturacak, son derece tehlikeli bir düzenlemedir" dedi.

Bozlak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin listesinde şu anda iki örgütün bulunduğunu, bunların Taliban ve El Kaide olduğunu, hükümetin açıktan desteklediği Hamas’ın da bu listeye girebileceğini belirterek, "Bu nedenle, Türkiye de dahil bir çok ülke bu sözleşmeyi çok isteyerek imzalamamıştır. Ancak, 11 Eylül sonrası ABD’nin ısrarı üzerine o güne kadar sözleşmeyi imzalamayan Türkiye dahil kimi devletler sözleşmeyi imzalamışlardır" dedi.

Bozlak muhalefet şerhinde şu görüşlere yer verdi:

'HÜKÜMET EKONOMİK TERÖR ESTİRECEK'

"ABD ve sözleşmenin başını çeken ülkelerin tüm ısrarlarına rağmen bugüne değin Birleşmiş Milletler'e üye 193 ülkeden sadece 34 ülke bu sözleşmeyi imzalamıştır. Sözleşme, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terör listesine giren örgütlere yönelik uygulama içerirken, hükümet bu listenin dışına çıkarak 3713 Sayılı Yasa (Terörle Mücadele Yasası) kapsamında yer alan suçlara teşmil ederek, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin amacının dışında iç hukukta ekonomik terör estirecek, geniş çaplı bir düzenlemeye gitmiştir. Tasarı, mülkiyet hakkını ortadan kaldırıcı, gaspçı anlayışı içermektedir. İktidar partisi ve hükümet bu tasarıyla genelde muhaliflerine özelde de Kürt halkına yönelik yürüttüğü baskı ve sindirme politikasını en üst düzeye çıkarmak istemektedir. Bu tasarı kabul edilirse, hükümet, bireyler, şirketler, sendikalar, sivil toplum örgütleri, belediyeler, basın kuruluşları, dernekler, kısacası toplumun her kesimi üzerinde dilediği gibi baskı ve sindirme politikalarını rahatlıkla uygulayabilecektir."

'MAHKEME KARARI ARANMAYACAK'

"Tasarı, mal varlıklarının dondurulmasını mahkeme kararı aranmaksızın, idari bir kurulun kararına bağlamakta, idari kurula da, istihbarati bilgilerle karar verme imkanı tanımaktadır. İstihbarat birimleri ve oluşacak idari kurulun direkt bakanlıklara ve başbakana bağlı olması nedeniyle, hükümet istediğini yapabilecek demektir."

'KÜRT SİYASETÇİLERDEN SONRA KÜRT İŞADAMLARI'

"Bu anlamda, hükümet, korumak istediği şirketlerin önünü açma, bitirmek istediği şirketlerin ölüm fermanını yazma, nüfuz kullandı diye dilediği belediyelerin hesabına el koyma, yukarıda belirttiğimiz gibi tüm muhalif kişi ve kuruluşların ekonomik kaynaklarını kurutma yetkisine ve keyfiyetine sahip hale gelecektir. Tasarı, on bin Kürt siyasetçisinden sonra on bin Kürt iş adamına da mahkeme ve cezaevi yolunu açacaktır. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirme amacıyla değil, tamamen muhalif kesimler ile Kürt işadamlarına yönelik olarak hazırlanan iş bu tasarının tamamına karşıyız."