KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Erdoğan-Davutoğlu öncülüğünde faşist işgalci devlet vahşet uyguluyor, savaş ve insanlık suçu işliyor, yaşatıyor. Bunlar kendi başlarına bu suçları işlemiyor, birçok kesimi bu suça ortak ediyor. Bu tür yaklaşımlardan uzak durulmalı. Siyaseti, kimliği, sınıfı ne olursa olsun her Kürt ulusallığına, insanlığına sahip çıkmalıdır” dedi.

ANF’ye değerlendirmelerde bulunan Cemil Bayık’ın açıklamaları şöyle:

"Öncelikle demokratik özerklik direnişinde hayatını kaybeden direnişçilerin önünde saygı ile eğiliyor, yaralılara acil şifalar diliyorum. Gerek YPS, gerek halk ya da onlara destek veren herkesi selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum. Halkımız gerçekten de kahramanca mücadele ediyor. Faşizme, işgale karşı YPS adıyla direnenler aynı zamanda kendi kendilerine sahip çıkıyor. Kürt insanlığa sahip çıkıyor. Tüm insanlık için mücadele veriyor. İnsanlık değerleri uğruna, canın, malını, mülkünü sahip olduğu herşeyi feda ediyor. Destan yazıyor. Bundan dolayı kendilerine selam saygılarımı sunuyorum.

KİMSE SUÇA ORTAK OLMAMALI, AKP İLE ORTAKLIK KURMAMALI

Doğrudur, Erdoğan-Davutoğlu öncülüğünde faşist işgalci devlet vahşet uyguluyor, savaş ve insanlık suçu işliyor, yaşatıyor. Bunlar kendi başlarına bu suçları işlemiyor, birçok kesimi bu suça ortak ediyor. Bu suça ne kadar çok insan katarsa, işledikleri suçtan kurtulabileceklerini sanıyorlar. Herkesin bunu görmesi, bu suça ortak olmaması gerekiyor. Onları işledikleri suçla baş başa bırakmalılar.

İşledikleri suça ortak olurlar ise, yarın onlarda aynı suçtan yargılanıp zindana atılacaklardır. Bu büyük bir utançtır. Kendisine ben insanım diyen varsa, bu suça ortak olmamalıdır. Savaş suçuna bulaşmamaları gerekiyor. Kürt şehirlerinde bugün insanları evleri yerle bir ediliyor, talan ediliyor, insanlar öldürülüyor, hayvanlar, canlı olan her şey öldürülüyor. Kadınları, çocukları, ihtiyarları herkesi öldürüyorlar. Yaralıları yakıyor, cenazeleri paramparça ediyorlar.

DAIŞ-Nusra'yı da içine alarak onlarla birlikte bunları yapıyorlar. Bununla sadece Kürtler kaybetmiyor, Türk halkı da kaybediyor. Bunu yapanın insanlığı kalmamıştır. Onları uyarıyorum, bunu yapmamalılar. Geç kalınmadan bu yoldan dönmelidir. Kürt halkı onları affeder. Kürt halkı insani, kahraman, şerefli, vicdan sahibi değerli bir halktır. Tarihte insanlık için büyük hizmetler vermiş bir halktır. Onlara da elini uzatıp, onları da kirlilikten çıkarabilir, işledikleri suçtan arınabilir ve kaybettikleri insanlığı onlara tekrar verebilir.

Bu yapılmadı mı af edilmeyecektir, bunu bilmeleri gerekiyor. Özellikle Kürtler kardeş kavgasına girmemeli, kardeşini öldürmemeleri, kötülük yapmamaları gerekiyor. Örneğin; korucuların büyük bir bölümü şu an halkına karşı savaşmıyor, bu iyi bir durumdur. Halkına karşı savaşan ufak bir kesim var, onların da bunu terk etmesi gerekiyor.

Halkın, kardeşlerinin yanında saf tutmaları gerekiyor. Düşman ile yan yana durmamalıdır. Hareketimiz onlara düşman değildir. Onlarla savaşmak istemiyor, onların öldürülmesini istemiyor. Onlar da halkını öldürmemeleri, düşmanca yaklaşmamaları gerekiyor."

Hangi siyasi düşünceden olursa olsun herkesin Kürdistan'da siyaset yapabilir. Önemli olanın, Kürt düşmanı siyasetinin yürütülmemesidir.

KÜRTLERE DÜŞMANLIK KİMSEYE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ

Kendisine Müslümanım, demokratım ya da sosyalist, liberalim diyen her Kürt'ün, Kürt halkına ve PKK'ye düşmanlık yapmaması gerekiyor. Siyaset yürütebilirler. Ancak Kürt'ün ölümü, şehirlerin yakılıp yıkılması üzerine siyaset yürütmemek gerekiyor. Ekonomik zorluklar yaşayan halkımızın bu durumunu istismar ederek, kandırarak halkı düşmanın yanına AKP'nin yanına çekme çabaları yanlıştır ve birşey kazandırmaz.

Halkına düşman olmamalı, AKP'den, düşmandan uzak durarak onlara ortak olmamalıdır. Kendileri için siyaset yürütsünler. Kürdistan herkes yetebilecek kadar büyüktür, geniştir. Herkes Kürdistan'da yaşayabilir, örgütlenebilir ve siyaset yapabilir. Biz buna saygı duyarız. Ancak parti adı altında düşman siyaseti yürütmek, halka karşı hareket etmek, fırsattan istifade AKP ile ilişki geliştirip AKP'nin yanında yer alarak Kürde, PKK’ye düşmanca yaklaşmak, bu çerçevede ihaleler peşine düşerek kendisini zengin etme yaklaşımları yanlış olduğu kadar kendilerine de bir şey kazandırmaz.

Bu tür yaklaşımlardan uzak durulmalı. Siyaseti, kimliği, sınıfı ne olursa olsun her Kürt ulusallığına, insanlığına sahip çıkmalıdır. Hep birlikte işgale karşı durmalıdır. İç sorunlarını kendi içinde çözerek, ulusal meselede işgale karşı birlikte hareket edilmeli. Doğru olan budur.

BEDEL ÖDENMEDEN KÜRDİSTAN’DA DEĞERLERİN YAŞAMA ŞANSI YOK

Kürt halkı Türkiye devletine, Erdoğan ve Davutoğlu’na ne yaparlarsa yapsınlar Kürt'ün iradesini kıramayacaklarını kavratmaları gerekiyor. Halkımız zorluklar yaşayabilir, bedeller ödeyebilir, belki evini malını mülkünü de kaybedebilir, ancak bunun artık göze alınması gerekiyor. Bunu göze almadan Kürdistan'da kimliği ve değerleri ile yaşama şansı yoktur.

Daha çok bedel vermek durumunda kalacaktır. Bizde savaşın olmasını, şehirlerin yıkılmasını, köylerin talan edilmesini, evlerin viran edilmesini bizlerde istemiyoruz. Bir evin kaç yıl içinde yapıldığını çok iyi biliyoruz. Bizlerde bu halkın çocuklarıyız, bu halkın içinden çıktık. İnsanlarımız bir evi inşa etmek ve içine birkaç eşya koyabilmek için yıllarca çalışıyor.

Bunlar kolay gerçekleşmiyor. Düşmanda bunun farkında. Bundan dolayı halkın malını mülkün talan ederek, halka 'evinizin yıkılmasını istemiyorsanız, direnmeyin. PKK direnişinin önüne geçin. Bizimle birlikte PKK ve direnişe karşı çıkın. Kendinizi inkar edin. Bunu yapmadığınız taktirde öldürülürsünüz, eviniz talan edilir, perişan olursunuz. Bunun gerçekleşmesini istemiyorsanız direnişe, özerkliğe karşı çıkın' mesajı ve dayatmasında bulunuyor.

Halkımız bu yöntem ile kandırmaya çalışıyorlar. Devlet ve AKP psikolojik savaş yürütüyor. Şereften yoksun bazı Kürt adamları da var. Bunlar halkın içine girerek, para ve imkan vererek, halkın malına mülküne el koymaya çalışıyor, halkı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Hiç kimse bu oyuna gelmemelidir. Herkes şehrine, sokağına sahip çıkarak dayanışmada bulunmalıdır. Evi olan evi olmayan ile evini paylaşabilmelidir. İmkanı olan, fakir olan ile paylaşmalıdır.

Kürtler birbirine sahip çıkmalıdır. Birbirleri ile dayanışma bulunarak, işgale işgalcilere karşı boyun eğmemelidir. Çekilen acılar para ile satılmamalıdır. Türk alan ve satan olabilir, ama Kürt alınan ve satılan değildir. Namus, şeref sahibi insanlardır. Aç kalabilir, hatta açıklıktan ölebilir de, ancak namusun ve şerefini hiçbir zaman satılığa çıkarmaz. Kendisine her zaman sahip çıkar. Bundan dolayı Kürt halkını, Türk devletine, Erdoğan ve Davutoğlu’na 'ne yaparsanız yapın, irademizi kırmazsınız' gerçekliğini kavratmaya çağırıyorum.

Kürt'ü açlık ile terbiye edemezler. Kürtler, ne yapılırsa yapılsın satın alınamayacaklarını ispat ettiler. Kürt, daha güçlü bir şekilde direnecek ve mücadelesini yükseltecektir. Bu ispatlandığı an da Erdoğan bu vahşetini sürdüremeyecek, Kürt halkı da o zaman başaracaktır."