IŞİD davalarında peş peşe gelen tahliye kararlarına dikkat çeken HDP Sözcüsü Osman Baydemir, “Bir pazarlık mı var? Devletin herhangi bir erki IŞİD’le görüşüyor mu?” diye sordu. 

Diyarbakır’da başlatılan Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde konuşan Baydemir, Diyarbakır mitingine yönelik bombalı saldırının sanıklarından Burhan Gök’ün ardından Gaziantep’te görülen IŞİD davasında 60 sanıktan 39’unun ‘adli kontrol’ şartıyla tahliye edildiğini hatırlattı.

Baydemir şöyle konuştu: 

Vicdan ve Adalet Nöbetimizin bugününü 644 haftadır vicdan ve adaletin tecellisi için, evlatlarının naaşlarına ulaşabilmek için nöbet tutan Cumartesi Anneleri’ne ithaf ediyoruz. Vicdan haktır. Adalet ise hakkın tecellisidir. Berfo Ana’yı yad ediyoruz. Çok iyi bilsinler ki, Berfo Ana’nın iki eli Kenan Evren’in ve Kenan Evren’in bayrağını taşıyanların yakasındadır. Biz de Berfo Ana’nın elleri olmaya devam edeceğiz.

NEDEN DEMİRTAŞ'I MAHKEMEY ÇIKARMIYORLAR? 

Parmak sallıyorlardı, Selahattin Demirtaş’ı yargılayacağız diyorlardı. 8 ay 25 gündür tutuklu ama tutuklu olduğu davadan yargılanmış değil. Hani yargılayacaktınız? Neden mahkemeye çıkarmıyorsunuz?  Kamuoyu sanıyor ki Demirtaş tutuklandığı dosyadan yargılandığı için hala cezaevinde. Hayır, Demirtaş tutuklandığı dosyadan rehin. Şimdiye kadar görülen dosyalar tutuksuz dosyalar. Mahkeme karşısına çıkarmıyorlar, çünkü Demirtaş’ın cesaretinden, hakikati açığa çıkarmasından korkuyorlar. Bunu biliyorlar. Emin olun bu devran böyle sürmeyecek. 

Adalet ve vicdan öyle güçlü kavramlardır ki adaleti yitiren toplum ayakta duramaz, vicdanı yitiren toplum ayakta kalamaz. Özgürlüğü zindana koyabilirler. Ama asla bizim çocuklarımıza onurlu bir barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü miras bırakma çabamızdan alıkoyamayacaklar. 

AYM KİMDEN KORKUYOR? 

Anayasa Mahkemesi’ne çağrıda bulunuyorum. İçtihadınıza, altında imzanız olan kararınıza sahip çıkmamanızın ahlakla, adaletle vicdanla ilgisi var mı? Geciken adaletin adalet olmadığını sizler de çok iyi biliyorsunuz. Neden korkuyorsunuz, neden çekiniyorsunuz. Kimden korkuyorsanız açıkça ifade etmekle mükellefsiniz. 

CÜBBENİZİN GEREĞİNİ YAPIN

Muhalefetin sadece AYM’ye çağrıda bulunmasıyla iktidar partisi başkanının yargıya tehdit savurması arasında büyük uçurum vardır. AYM kararı bu tıkanıklığın adaletsizliğin, vicdansızlığın aşılmasında bir fırsat yaratabilirim. Vicdanınıza, hukuka sahip çıkın, cübbenizin gereğini yapın. Toplum vicdanının yara almasına daha fazla vesile olmayın. 

DİYARBAKIR'I HEP İSTEDİN, OLMADI 

Kayyum uygulaması millet iradesine en büyük saldırıdır. AKP Genel Başkanı Erdoğan’a bir kez daha vicdan ve adalet nöbetinden çağrıda bulunuyorum. 2004’te Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yarıştık. Kazanamadın. 2009’da “Diyarbakır’ı istiyorum” dedin, ben de “Diyarbakır bu halkın kalesidir” dedim gene yarıştık gene kazanamadın. Hep Diyarbakır’ı istedin ama bu halk sana teveccüh göstermedi. 

HODRİ MEYDAN: SANDIK KURALIM 

Fikriyatınla ikna edemediğin bu şehri zorbalıkla, baskıyla işgal etmekle fethettiğini sanıyorsun. Yanılıyorsun. Diyarbakır’a Mardin’e ve diğer belediyelerimize kayyum atamak acziyetin ifadesidir. 

Bugün ana arter caddelerde her Diyarbakırlı sizin posterinizle karşılaşır. 50 metrede bir posteriniz var. Sanıyorsun ki Diyarbakır senin oldu. Her Diyarbakırlı o fotoğraflara baktığında korku filminde kendinden korkan bir korku filminin kahramanını görüyor. Oysa bir şehir ve insan topluluğu fethedilecekse ancak ve ancak vicdanına hitap ederek, ancak ve ancak sevgiyle saygıyla fethedilmelidir. Bir kez daha AKP Genel Başkanına hodri meydan diyoruz. Gel sandığı kuralım. Diyarbakır halkı hür iradesiyle sandık başına gitsin. Senin kayyumun da bizim eş başkanlarımız da aday olsun. Kim kaybederse kazanana saygı duysun. 

Senin anket şirketlerin her hafta anket yapıyorlar. Kayyum atanan belediyelerde kime oy verirsiniz sorusuna yüzde 60-70 oranında DBP cevabı veriliyor. 

KALDIRIN BARİYERLERİ

Bir iki gündür çamur medyası bu alanın fotoğraflarını göstererek halk sırtını döndü diye yalan haber yapıyor. Bir bariyer değil bariyer içinde bariyer. Açık cezaevine dönüşmüş bir park. Binlerce kolluk görevlisi tarafından çevrili. Aldıkları talimatla halkın buraya gelişini engelliyor. Buna rağmen halk vicdanını vicdanımızla buluşturuyor. Kaldırın bariyerleri, çekin tehditlerinizi, bakalım halk ne yapıyor. Halk ne yaparsa başımız gözümüz üzerine kabulümüzdür. Bu halkın iradesini tanımayanlar demokrasiden, özgürlükten nasibini almamış olanlardır. 

VİCDAN DERSİ VERELİM

Dün bir talimat daha geldi. “Bu yardımcı doçentlik de neymiş efendim” dedi. Niye bu uygulama? Çünkü 8000’i aşkın akademisyen akademiden uzaklaştırıldı. Temel amaç tek tip bir nesil yetiştirmek. Bir kez daha akademisyenlere vicdan ve adalet nöbetinden sesleniyoruz; durmayalım, faşizmi durduralım. Hep birlikte vicdanı harekete geçirerek bir ders daha verelim. Sizler bir ders daha verebilirsiniz. Faşizmin toplumu terbiye edemeyeceğini onlara gösterelim. İlimden ve irfandan nasiplenmemiş olanlar, barış için imza veren akademisyenleri üniversitesinden uzaklaştırır. İlimin de, irfanın, edebin de, ahlakın da gereği savaşa karşı durmayı gerektirir. Oluk oluk kan akıtacağız diyenlerin sırtı sıvazlanıyor, barış olsun diyenler üniversitelerden atılıyor. 

DEVLET ŞID'LE GÖRÜŞÜYOR MU? 

IŞİD barbarlık örgütünün bu coğrafyada yaptığı zulmün hesabı yok. Bu kentte 5 Haziran mitingine saldırıldı. Diyarbakır saldırısının birinci derece sanıklarından biri tahliye edildi. Hücre evi baskını sırasında 2 polis hayatını yitirdi. O evdeki mühimmat yakalandı ve o mühimmatın üzerinde parmak izi olan sanıklar tahliye edildi. Antep saldırısı sanıklarından da 38’i tahliye edildi. IŞİD sanıkları teker teker tahliye ediliyor. Acaba bu sanıklara bir söz mü verildi. Açıkla hükümet. Bir pazarlık mı var. Devletin herhangi bir erki IŞİD’le görüşüyor mu? Yapmıyorlarsa bu tahliyeler neden. Parmak izi var parmak izi. Onlar tahliye ediliyor ama Demirtaşlar, Ahmet Şıklar tutuklu. Taşlar bağlanıyor itler salınıyor. Taşlar bağlı kaldığı sürece adalet tecelli edemeyecek.

VİCDAN SELİNİ AÇIĞA ÇIKARACAĞIZ

Maskeler birer birer düşüyor. 20 yıldan fazla zamandır AKP Genel Başkanı Erdoğan ve onun partisi, İstanbul’da hüküm sürüyor. İstanbul’da yağmur yağdı sel oldu o 20 yıllık belediyecilik anlayışları çöktü. Bu nöbetle vicdan selini açığa çıkarmak bizim amacımız. O vicdan seli bu ülkeyi saldığında kimin terörist olduğu, kimin şiddetten iktidar devşirdiği bir kez daha açığa çıkacak. 

AKP KÜRT DÜŞMANLIĞINDAN VAZGEÇMELİ

Erdoğan halkı ne için istiyorsa, biz de halkımız için aynı şeyi istiyoruz. Senin için tabii olan şey, bizim için neden yasaktır. Diğer parçalardaki Kürtler de bilsin biz Kuzey'de özgürlük istiyoruz. AKP Hükümeti Kürt düşmanlığından vazgeçmeli. Güney'deki Kürtler bağımsızlık için referanduma gidiyor. Onların iradesi neyi uygun buluyorlarsa, herkesin buna saygı göstermesi lazım. Yine Rojava'da yaşayaların iradesi neyi uygun buluyorsa, herkesin buna saygı göstermesi gerekir.