Adını hastalığın ilk görüldüğü Uganda’nın Batı Nil bölgesinden alan Batı Nil Virüsü (West Nil Fever), enfekte olan ‘Culex’ cinsi yani tipik sivrisineklerin ısırmasıyla insana geçen viral bir enfeksiyondur.

İnsanlarda Batı Nil Ateşi adı verilen hastalığa sebep olan Batı Nil Virüsü, nadiren de olsa nörolojik hastalıklara ve ölüme neden olan viral bir etken olarak tanımlanıyor. Hastalıkla ilgili açıklamada bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı  Prof. Dr. Ali Acar, virüsün doğada kuşlar ve sivrisinekler arasında bulaşma döngüsü gösterdiğini belirterek, kuş türlerinin çoğunda mevcut olduğunu aktardı.

Virüsü taşıyan kuşların önemli bir kısmının hastalanmadığına, ancak bazılarının özellikle kargalar ve alakargaların hastalanıp öldüğüne dikkati çeken Acar, "Bu nedenle bu tür kuşların toplu ölümleri, o bölgede hastalığın yoğunluğunu gösterebilir. Diğer bir önemli gösterge atların enfeksiyonu ve enfeksiyona bağlı ölümlerdir. At vakalarının görülmesi, bir bölgede Batı Nil Virüsü'nün bulaştığının iyi bir göstergesi kabul edilmektedir." ifadelerini kullandı.

Cengiz Çandar: Pişen bir şey var ama buna ‘çözüm süreci’ demek için çok erken Cengiz Çandar: Pişen bir şey var ama buna ‘çözüm süreci’ demek için çok erken

Acar, kan veya omurilik sıvısında virüse karşı gelişen antikorların veya virüsün saptanmasıyla tanı konulduğunu kaydederek, virüsün insana bulaşma yollarının "en sık olarak etkeni taşıyan sivrisineklerin ısırmasıyla, kan ve organ nakliyle, hamilelik veya emzirme sırasında anneden bebeğe" şeklinde sıralandığı bilgisini paylaştı. "Belirtiler genelde birkaç gün sürer" Acar, tokalaşma, sarılma gibi sosyal temas yoluyla virüsün insana bulaşmayacağını belirterek öksürme-hapşırma veya öpüşme yoluyla, standart önlemlerin alınması durumunda hastanede sağlık çalışanlarına da bulaşmayacağını kaydetti.

Acar, virüsün farklı belirtileri olduğuna işaret ederek, virüs bulaşanların yüzde 80'inde herhangi belirti veya bulgu ortaya çıkmadığını belirtti. Enfekte kişilerin yüzde 20'sinde sivrisinek tarafından ısırıldıktan 2-14 gün sonra ateş, baş ağrısı, vücut ağrısı, bulantı, kusma ve daha az olarak da ciltte döküntüyle hafif seyirli bir hastalık tablosu ortaya çıktığını kaydeden Acar, "Bu belirtiler genelde birkaç gün sürer, nadiren birkaç haftaya kadar uzayabilir. Tipik ateş ve kas ağrısı (miyalji) olan çoğu kişi tamamen iyileşir, ancak yorgunluk ve güçsüzlük haftalarca veya aylarca sürebilir. Hastaların yüzde 0,5-1'i gibi çok az bir kısmında santral sinir sitemini etkileyen ağır hastalık tablosu gelişebilir. Ensefalit (beyin iltihabi), menenjit (beyin zarlarının enfeksiyonu) veya gevşek felçle (çocuk felcine benzer bir tablo) karakterize ciddi merkezi sinir sistemi hastalıklarına neden olabilir." açıklamasını yaptı.

Baş ağrısı, yüksek ateş, ense sertliği, şuur kaybı, koma, titreme, nöbet, kas zayıflığı veya kas felçlerini içeren belirti ve bulguların ortaya çıkabileceğini vurgulayan Acar, "Şiddetli hastalıktan iyileşme birkaç hafta veya ay sürebilir. Merkezi sinir sistemini etkileyen ciddi bir hastalığa yakalanan her 10 kişiden 1'i hayatını kaybetmektedir. Batı Nil Virüsü ensefaliti veya akut gevşek felçten iyileşen hastalarda genellikle kalıcı nörolojik hasarlar bulunabilir." değerlendirmesinde bulundu. Vürüsün bazı durumlarda ağır hastalık gelişmesine sebep olabileceğini belirten Acar, bu durumların ileri yaş, kanser hastaları, diyabet, hipertansiyon, böbrek yetmezliği, organ nakli alıcıları olduğuna dikkati çekti. Acar, hastalıktan korunmada etkili bir aşının henüz geliştirilmediğine değinerek, hastalıktan korunmada temel prensiplerin sivrisinek ağlarının kullanımı, perdeli veya klimalı odalarda uyumak, vücudun büyük bölümünü örten giysiler giymek, sivrisinek kovucu kullanmak gibi kişisel önlemler olduğunu aktardı.

Kaynak: rss