Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında Anayasa Mahkemesi'nde dava açmasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni de (AİHM) dayanak göstererek savunması dikkat çekti.

HDP'nin öncülü sayılan HEP, DEP, HADEP ve DTP de benzeri gerekçelerle kapatılmış ancak hepsinde AİHM, Türkiye'yi mahkum etmişti.

Gazete Duvar’dan Özgür Topuz’un haberine göre, Başsavcı Şahin dava açmasına ilişkin açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise bu hakların kullanılmasına, ulusal ve kamusal güvenliğin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla kanunla kısıtlama getirilebileceği ilkesi kabul edilmiştir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi terörün kınanmamasını dahi siyasi partilerin kapatılması için yeterli bir gerekçe olarak kabul etmiştir."

ÖRGÜTLENME HAKKININ İHLALİ

HDP ile benzeri gerekçelerle kapatma davaları açılan partilerle ilgili kararlar ve AİHM'nin bunlara ilişkin Türkiye hakkındaki mahkumiyetleri ise özetle şöyle:

HEP:  Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Temmuz 1992'de "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma amacını taşımak” ve "yasaya aykırı siyasi faaliyetlerin mihrakı olmak" iddiasıyla Halkın Emek Partisi (HEP) hakkında dava açtı. Anayasa Mahkemesi 14 Temmuz 1993'te kapatma kararı verdi. Yüksek Mahkeme ayrıca eski HEP Genel Başkanı olan Diyarbakır milletvekili Fehmi Işıklar'ın milletvekilliğinin düşürülmesine karar verdi. AİHM kapatılan HEP yöneticilerinin şikayeti üzerine, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin örgütlenme hakkıyla ilgili 11. maddesini ihlal ettiği görüşüne vardı.

DEP: Kapatılan HEP'in milletvekillerinin geçtiği Demokrasi Partisi üyelerinin (DEP) 3 Mart 1994'te dokunulmazlıkları kaldırıldı ve bu vekiller 17 Mart 1994'te tutuklanarak cezaevine konuldu. Anayasa Mahkemesi, 16 Haziran 1994 tarihinde DEP'i kapattı. Partide faaliyette bulunmuş olan kişiler 11 Mayıs 1994'te kurulmuş olan Halkın Demokrasi Partisi'ne geçtiler.

AİHM DEP yöneticilerinin yaptığı şikayet başvurusunda Türkiye`yi suçlu buldu.

AİHM, Türkiye`nin DEP`i kapatarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin (AİHS) dernek ve topluluk kurma hakkı özgürlüğünü ihlal ettiği görüşüne vardı. Strasbourg Mahkemesi kararında, DEP`in kapatılmasının demokratik toplumlarda gerekli olmadığı gerekçesiyle Türkiye`nin AİHS`nin 11. maddesini ihlal ettiği görüşüne varıldı. AİHM kararı gereği, Türkiye, DEP adına başvuru yapan Mehmet Hatip Dicle`ye mahkeme masrafları da içinde olmak üzere 210 bin euro maddi tazminat ödedi. Hatip Dicle ve diğer dört arkadaşı, 1994 yılında DGM tarafından terör örgütüne bağlı olmak suçundan çeşitli ağır hapis cezalarına çarptırılmışlardı. AİHM, daha önce cezaevinde bulunan Leyla Zana ve arkadaşlarının DGM`de adil yargılanmadıkları gerekçesiyle Türkiye aleyhinde bir karar daha almıştı.

BATASUNA-ETA BENZERLİĞİ KURULMADI

HADEP: Anayasa Mahkemesi, HADEP hakkında, “PKK'ya yardım ve yataklık ettiği” gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 68 ve 69'uncu maddeleri temelinde, 13 Mart 2003 tarihinde kapatma kararı alınmış ve partinin 46 üyesine siyasi yasak getirilmişti. HADEP genel sekreteri Ahmet Turan Demir ile 28 yöneticinin açtığı dava sonucu AİHM, 14 Aralık 2010 tarihindeki kararında HADEP’in kapatılması için "Demokratik toplumda gereksiz bir uygulama" dedi ve Türkiye'nin AİHS’nin örgütlenme özgürlüğü maddesini ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM kararının gerekçesinde, İspanya’da “Herri Batasuna-Batasuna” davasında 2009 yılında açıkladığı hükümlerle ilgili değerlendirme de yer aldı. Bu kararda Bask partisinin ETA ile ilişkileri gerekçesiyle İspanyol mahkemeleri tarafından kapatılmasının “kamu düzeni ve güvenliği açısından gerekli” bir uygulama olduğunu bildiren AİHM, HADEP kararında ise, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin HADEP-PKK ilişkisini İspanya’da mahkemelerin Herri Batasuna-Batasuna/ETA ilişkisinde olduğu gibi somut biçimde kanıtlayamadığı sonucuna vardı. AİHM kararında ayrıca parti yöneticilerine ilişkin siyasi yasak nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 'serbest seçim hakkıyla' ilgili maddesinin de ihlal edildiğini belirtti.

'KÜRT MESELESİNİN BARIŞÇIL ÇÖZÜMÜNE TEMEL SİYASİ TARAF'

DTP:  Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) ''Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı'' haline geldiği gerekçesiyle, ''Temelli kapatılması'' istemiyle 16 Kasım 2007'de dava açmıştı. Anayasa Mahkemesi de 11 Aralık'ta 2009 tarihinde DTP’nin terör örgütü ile bağlantıları olduğu gerekçesiyle kapatılmasına karar vermişti. Aralarında DTP Eş Genel Başkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk'un milletvekilliği düşürülmüştü.

AİHM, DTP'nin kapatılması ve üyelerine getirilen siyaset yasağı kararının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesi ile serbest seçim hakkını düzenleyen 3/1. maddesini ihlal ettiğine hükmetti. AİHM kararında DTP’yi, “Kürt meselesinin barışçıl çözümünde temel siyasi taraf” olarak tanımladı ve bu özelliğinin, örgütlenme özgürlüğü hakkının engellemesini haklı göstermeyeceğini ifade etti. Mahkeme devletin Tuğluk ile Türk’e 30 biner euro, başvuruculardan parti üyesi Ahmet Ay’a da 7 bin 500 euro manevi tazminat ödemesine ve mahkeme masraflarını üstlenmesine hükmetti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın DTP hakkında kapatma davası açmasının ardından da 2008 yılında, daha sonra DTP'nin yerini alacak olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) kurulmuştu.