HDP’nin 5’inci Olağan Büyük Kongresi’nde “Danışma Kurulu”na seçilen 43 isimden biri de Prof. Dr. Şebnem Oğuz oldu. Başkent Üniversitesi Rektörlüğü tarafından kongrenin hemen ardından istifasının istendiği belirten Oğuz, "Anayasa'da tanımlı ve hukukî koruma altında olan bu hakkımı kullanmış olmam üniversite tarafından işimin sonlandırılması gerekçesi oldu" dedi.

İki günde okulla ilişiğinin kesildiğini söyleyen Oğuz yaşadıklarını metinle kamuoyuyla paylaştı. Prof. Dr. Şebnem Oğuz yaşadıklarını şu ifadelerle aktardı:

ONURLA KABUL ETTİM

"3 Temmuz Pazar günü HDP 5. Olağan Kongresi'nde deklare edilen Danışma Kurulu'nda benim ismim de yer almaktadır. Kurul üyeliği teklifini içinde bulunduğumuz ağır ekonomik siyasal-toplumsal krizin geldiği kritik aşamada demokrasi mücadelesine katkıda bulunmak amacıyla onurla kabul ettim. Bu adım, benim için 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde HDP'ye destek ile başlayan, 2016'da "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı barış bildirisinin imzacıları arasında yer alışımla devam eden siyasal tercihlerimin doğal bir uzantısıydı.

OKULA GİTTİĞİMDE İLİŞİK KESME FORMUM BİLE HAZIRLANMIŞTI

Kongrenin hemen ardından, 4 Temmuz Pazartesi günü öğle saatlerinde Başkent Üniversitesi Rektörlüğü HDP Danışma Kurulu'nda yer almam nedeniyle mesai bitiminden önce istifa dilekçemi yazmamı istedi. Anayasa'da tanımlı ve hukukî koruma altında olan bu hakkımı kullanmış olmam üniversite tarafından işimin sonlandırılması gerekçesi oldu. Okula gittiğimde ilişik kesme formum bile hazırlanmıştı.

DİLEKÇEYİ MESAİ SAATİ BİTİMİNDEN ÖNCE TESLİM ETMEYE ZORLANDIM

Bundan iki hafta önce zaten başka nedenlerle yaz sonunda emekli olacağımı yönetime bildirmiştim. Danışmanlığını yaptığım tez öğrencileriyle ve başka akademik angajmanlarla ilgili işleri yaz sonuna kadar tamamlamak üzere bir planlama yapmıştım. Fakat pazartesi günü istifam istendiğinde yönetimin bir gün daha okulda kalmama tahammülü olmadığı ortaya çıktı. Hemen ilişiğimi kesip odamı toplamam, kurumsal elektronik hesaplardan çıkmam bekleniyordu. Emeklilik nedeniyle görevimden ayrılmak istediğime dair dilekçeyi mesai saati bitiminden önce teslim etmeye zorlandım.

BÖLÜMÜN SİTESİNDEN ADIM ÇIKARILDI

Bundan sonrası 2016'dan beri muhalif siyasi duruşu nedeniyle KHK, sözleşme feshi, zorla emeklilik ya da başka yollarla işten çıkarılan akademisyen arkadaşlarımız için fazlasıyla tanıdık bir öyküydü. On yıldır çalışmakta olduğum üniversiteden apar topar eşyalarımı alıp ayrıldım. Bilimsel mesleki angajmanlarımın tarihi ve geleceği yok sayıldı. Kurumla olan gerçek ve dijital bütün bağlarımı iki günde keserek üniversite kimlik kartımı teslim ettim. İlişik kesme işlemleri mesleki angajmanlarımın tarihi ve geleceği yok sayıldı. Kurumla olan gerçek ve dijital bütün bağlarımı iki günde keserek üniversite kimlik kartımı teslim ettim. İlişik kesme işlemleri sırasında kurumun bilişim sistemine yüklediğim materyalleri kendi dijital ortamıma aktarmak için istediğim süre dolmadan ilgili hesaplara erişimim kapandı, bölümün web sitesinden adım çıkarıldı, bölümün sosyal medya hesapları dahi takipçim olmaktan çıkarıldı.

BU KEZ KONJOKTÜR FARKLIYDI

Daha önce sözünü verdiğim akademik işleri teker teker iptal etmek zorunda kaldım. Kısa bir süre önce bir öğrenci için yazdığım referans mektubu bir anda geçerli olmaktan çıktığı için öğrenciyi arayıp başka birinden referans mektubu istemesi gerektiğini söyledim, ancak öğrenci mektubu çoktan teslim etmişti. Üniversite içinde ve dışında yer almaya söz verdiğim tez jürilerinden teker teker çıktım. İki gün sonra tez savunmasını yapacak olan öğrencim için güçlükle kendisini mağdur etmeyecek bir formül bulabildim. Üniversite yönetimi aynı tahammülsüzlük ve hızla cezalandırma tepkisini 11 Ocak 2016'da barış için akademisyenler bildirisi açıklandıktan sonra da göstermişti. Bildirinin okunmasından bir hafta sonra görevden uzaklaştırılmış, bir süre sonra göreve yeniden başlamıştım. Ancak bu kez konjonktür farklıydı. Pazartesi günü istifam istendiğinde yöneticilerden birinin "sizi zaman atmamıştık kıymetini bilmediniz, tam da tanıtım günleri başlamadan önce böyle bir şeyi nasıl yaparsınız" mealindeki sözleri üniversite yönetiminin tutumunun, siyasal rejimin otoriterleşme doğrultusunda geldiği vahim aşamadan bağımsız değerlendirilemeyeceğini ve yasal güvencemin bu çatı altında geçerli olmadığını göstermektedir.

EMEKLİLİK NEDENİYLE İSTİFAYA ZORLANDIM

Vermeye zorlandığım dilekçemin hemen ardından fakültede "kendi isteğimle emekli olduğum" konusunda yazılı açıklama yapılmıştır. Bu açıklama yanlış ve eksiktir. Meclis'te grubu bulunan yasal bir siyasi partinin danışma kuruluna üye olmamın hemen ardından emeklilik nedeniyle istifaya zorlandım. Bu açıklamayı yapma nedenim kişisel bir mağduriyeti dile getirmekten çok, hem kapatma davası açılan bir siyasal partinin yasallığını bir kez daha vurgulamak üzere gösterdiğim dayanışmanın, Anayasal hakkımın ve görevimin, hem de özgür ve demokratik üniversite mücadelesinde vakıf üniversitelerinde yaşanan sorunları ortaya koyma sorumluluğumun bir gereğidir."