Anayasa değişikliği, mecliste onaylanmasının ardından uzun süren bekleyiş sonrası Cumhurbaşkanı onayına sunuldu.

Cumhurbaşkanı onaylayıp resmi gazetede yayınlandığında 60 günlük süresi var. 60 gün sonraki ilk Pazar günü referandum yapılması gerekiyor. Referandumun 23 Nisan tarihine rastlatılması için süre gerekiyordu. Bu nedenle de tasarı mecliste bekletildi.

Cumhurbaşkanına sunulmasının neden uzadığı/uzatıldığı da belli oldu!

Anayasa değişikliği ile ilgili teklif iktidar tarafından sunuldu. MHP tarafından destek gördü. CHP ve HDP ise muhalefet cephesinde duruyor.

Ancak HDP, birçok vekilinin ve parti yöneticilerinin neredeyse tamamının cezaevinde veya adli kontrol şartıyla dışarıda olması nedeniyle, referandumda nasıl bir çalışma yürütecek, bu belli değil!

15 Temmuz darbesi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) devam ederken, eşit ve demokratik ortamda referandum yapılabileceğini düşünmek imkânsız.

Açık hava toplantıları, gösteri yürüyüşleri, bildiri dağıtma veya benzeri her türlü eylemin yasaklandığı ortamda, iktidar ve MHP cephesi, devletin tüm olanaklarıyla istedikleri Anayasa değişikliğini halka onaylatmak için seferberlik ilan etmiş durumda!

“Evet” cephesine tüm olanaklar sunuluyor!

Hatta mafya olarak bilinen Sedat Peker, “Hayır” için sokağa çıkacakları açık biçimde tehdit edebiliyor!

“Hayır” demek isteyenlerin bildiri dağıtmasına bile müsaade edilmiyor.

“Hayır” diyebilecek insanlar değişik bahaneler ve suçlamalarla tutuklanıyor.

Muhalefet edecek televizyon, radyo ve gazeteler kapatıldı.

Bir tarafta devletin tüm olanaklarına sahip iktidar ve MHP var. Diğer tarafta parti yetkililerinin neredeyse tamamı tutuklu HDP, sesleri çıktığı anda susturulmaya çalışılan sivil toplum örgütleri, sendikalar, dernekler ve muhalefet yeteneğini yitirmiş CHP var.

Böylesi eşit ve demokratik ortamda, Türkiye’nin geleceği ile temelden ilgili, yaşamımızı tamamen değiştirecek, birçoğumuz için yaşamsal tehdit oluşturabilecek referanduma gidiyoruz.

Henüz referandum süreci başlamamışken, iktidar cephesinden, referandumda muhalif olabilecek, “Hayır” diyebilecek kesimlere tehditler başladı.

Tehdit eden sadece Sedat Peker değil.

Daha önceleri, şimdi içerisinde bulunduğu iktidar için, “Harun olmaya geldiler, Karun oldular” diyen Hükümet sözcüsü ve Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş, referandum için; "Bundan sonra da suikastler, canlı bombalar, vesaireler bunlar devam edebilir... Allah'ın izniyle referandumda büyük oranda 'evet' çıktıktan sonra da bu terör örgütleri, hiçbir şekilde sesi soluğu çıkmayacak noktaya gelirler" diyebiliyor. (1)

“Evet” demezseniz şiddet devam edecek” demek istiyor. Hem de büyük oranda “evet” denilmesini istiyor!

“’Evet’ çıkana kadar bombalamalar, öldürmeler devam edecek, ‘evet’ çıkmazsa böyle sürüp gidecek, ‘evet’ çıkınca bu işler bitecek” demek istiyor.

Toplumu tehdit eden sadece Numan Kurtulmuş değil.

Adalet bakanı da boş durmuyor. Adalet bakanı konuşmasında, referandumda ‘hayır’ diyecekleri ‘terör’ örgütleri ile işbirliği içerisinde olduklarını ima ederek tehdidini yapıyor.

Bakın hayırcıların safına. PKK'nın elebaşları açıklama yapıyor. 'MHP ve AKP anlaştı, bizi bitirecek' diye. Onun için 'aman bu sistem gelmesin' diye herkesi seferber ediyorlar. Pensilvanya'daki bedduacı FETÖ terör örgütünün elebaşı bütün kadrolarıyla onlar da 'hayır' çıksın diye uğraşıyorlar. DHKP-C terör örgütü dahil ne kadar Türkiye'ye ve Türk milletine ihanet eden terör örgütü varsa, hepsi hayır için işbirliği yapıyorlar. Şimdi CHP de, HDP de aynı safta o hedefi gerçekleştirmek için eylem birliği yapmışlar. Hedefleri de Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirmesine engel olmak.” (2)

Böylece, anayasa değişikliğini kabul etmeyen ve ‘hayır’ demek isteyen her insan ‘terörist’ ilan ediliyor!

Sedat Peker, sokağa ‘hayır’ için çıkanları şiddet yoluyla, Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş, ‘evet çıkmazsa terör devam eder’ korkusuyla, Adalet Bakanı ise, ‘hayır’ diyecek olanları ‘terörist’ ilan ederek tehdit ediyorlar.

Hiçbiri, tehdit yerine, Anayasa değişikliğinin nedenlerini, faydalarını, halka getireceği katkılarını anlatarak ikna yolunu seçmiyor.

Hiçbiri, Anayasa değişikliğinin içeriğini açık bir şekilde anlatmaya çalışmıyor.

Neden?

Özellikle de bugün iktidarda bulunan AKP yetkilileri, Anayasa değişikliği konusunu anlatmak yerine, bu değişikliğe karşı çıkabilecekleri tehdit etmeyi seçiyorlar!

Tehdit kervanına Başbakan da katılıyor.

Başbakan Binali Yıldırım Mersin’de yaptığı konuşmasında; "Diyorlar ki, 'rejim değişiyor.' (3) Ne rejimi kardeşim, bırakın rejim değişmesini, siz kafayı değiştirin. Dünya nereye gidiyor, siz nerede kaldınız? Rejimin falan değiştiği yok. Değişen, değişimin ta kendisidir. Değişime direnenler yok olacak”! (4)

Değişime direnen yok olacak”!

Bu kadar açık ve net!

Sadece yok olacakların, nasıl yok edileceği açıklanmamış! Ancak, “yok olacakları” kesin bir dille vurgulanmış…

Bu kadar eşit ve demokratik ortamda referanduma gidiyoruz.

Anayasa değişikliğini beğenmeyebilirsiniz, değişikliğin içeriğini tehlikeli bulabilirsiniz, bu değişikliğin bizler için “rejim” değişikliği olacağını hissedebilirsiniz ama “hayır” diyemezsiniz, derseniz “yok olursunuz”, “terörist” olursunuz, terör ve bombalamalara maruz kalırsınız, hepsinden kurtulsanız Sedat Peker’den kurtulamazsınız!

Deniliyor ki ya evet diyeceksiniz ya da evet, bombalarla ölmek, terörist olmak, yok olmak veya Sedat Peker’in öfkesine maruz kalmak istemiyorsanız, başka seçeneğiniz yok!

Bu kadar eşit, bu kadar demokratik, bu kadar özgür ve bu kadar kardeşçe olmamıştık. Kıymetini bilelim, çünkü, bir daha bu kadarını bile bulamayabiliriz!

İşte böylesi bir Anayasa değişikliği, böylesi bir referandum, böylesi bir geleceği belirleme dönemindeyiz.

Vereceğimiz karar sadece bizi değil tüm toplumu etkileyecek

Sorumluluğumuz o kadar büyük…

___________________________

1.http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/664939/Kurtulmus_tan_Teror_sopasi__Canli_bombalar_devam_edebilir_referandumdan__Evet__cikinca_teror_biter.html

2.https://www.evrensel.net/haber/306960/bakan-bozdag-chp-ve-hdp-eylem-birligi-yapti

3. Latince Regimen, Fransızca Rêgime kökenlerinden alınarak Türkçeye giren Rejim kelimesi, Yönetme, yönetim, düzen, yönetme biçimi anlamlarına gelir.

Anayasa değişikliği ile rejim değişikliği olmayacak, yönetim biçimi değişecek” diyenlerin asıl söylemek istediklerini görebilmek amacıyla…

4.http://www.cnnturk.com/video/turkiye/yildirim-degisime-direnenler-yok-olacak