Diyarbakır, Van ve Hakkari Baroları, Şemdinli’de askerlerin işkencesine maruz kalan çobanlara dair hazırladıkları raporu paylaştı. Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nu göreve davet etti. 

Hakkari'nin Şemdinli ilçesine bağlı Korgan Köyü’nde hayvanlarını otlatan 4 çobanın askerlerinin işkencesine maruz kalması üzerine köye giderek mağdurlarla görüşen ve incelemelerde bulunan Diyarbakır, Van ve Hakkari Baroları, yaşanan olaya dair hazırladıkları ortak raporu kamuoyu ile paylaştı.
 
Rapor, Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen tarafından Baro Adli Yardım Hizmet Binası’nda düzenlenen basın toplantısı ile paylaşıldı.

Olayın basında yer alması üzerine Diyarbakır, Hakkari ve Van Baroları olarak 2 Haziran'da köye giderek işkenceye uğrayan köylüler ve tanıklarla görüştüklerini belirten Özmen, Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ise olayla ilgili görüşme taleplerini reddettiğini paylaştı.
 
Özmen, mağdur ve tanıklarla yaptıkları görüşmeler sonucunda hazırladıkları raporu paylaştıkları şu saate kadar resmi makamlarca işkence olayıyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadığına da dikkat çekti. 
 
'ASKERLER ÖLDÜRME KASTIYLA HAREKET ETTİLER' 
 
Paylaşılan raporda ise, şu tespit ve sonuçlara ulaşıldı: 
 
1-Öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki; işkence ve kötü muamele olayı, giriş-çıkışların serbest olduğu, herhangi bir sebeple “Özel Güvenlik Bölgesi” ilan edilmiş yerlerden olmayan Korgan Köyü sakinlerinin hayvanlarını otlattığı merada (yaylada) yaşandığı,
 
2-İşkence eden ve kötü muamelede bulunan kamu görevlilerinin 5 kişi, birinin rütbeli olduğu, olayın yaşandığı bölgede bulunan askeri üs bölgesinden geldikleri,  
 
3-İşkence ve kötü muameleye maruz kalan mağdur sayısının, basına ve kamuoyuna yansıyan hali ile iki değil, 4 kişi oldukları,
 
4-Nasır Taş, Ramazan Aktaş, İsmail Erebi ve Muhsin Çavişi isimli çobanların hayvan otlattıkları sırada sopa, silah dipçiği ile darp edilme sureti ile Nasır Taş’ın başının defalarca suya sokulup, çıkartılarak işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, tehdit edildikleri ve hakarete uğradıkları,
 
5- Mağdurlardan Nasır Taş’ın ağır yaralı bir şekilde olay yerinde “ölüme terk edildiği” ve yaralıların yakınlarının yardımı ve imkanları ile hastaneye götürüldükleri, askerlerin öldürme kastıyla hareket ettikleri, (Askerlerce Nasır Taş için yakınlarına ‘bir terörist öldürdük, gidin alın’ denmiştir)
 
6- Söz konusu çobanlar için olay yerine gitmeye çalışan yakınlarının ve bérilerin (süt sağan kadınların) sözlü şiddete, küfür içeren ağır hakarete maruz kaldıkları, tehdit edildikleri ve üzerlerinden silahla ateş edilmek sureti ile kötü muameleye maruz kaldıkları, 
 
7-Sadece Nasır Taş, Ramazan Aktaş, İsmail Erebi ve Muhsin Çavişi isimli mağdurların şikayetlerinin/beyanlarının kolluk tarafından avukat olmaksızın alındığı, tanıkların ve diğer mağdurların beyanlarının alınmadığı, İsmail Erebi ve Muhsin Çavişi isimli İran uyruklu şahısların beyanlarının yeminli tercüman bulundurulmaksızın bir kolluk görevlisinin yardımı ile alındığı, 
 
8-İşkence eden ve kötü muamelede bulunan kolluk görevlilerinin mağdurlar tarafından teşhis edildikleri,
 
9-Soruşturma dosyasında bulunan evrakların avukatların talebine rağmen teslim edilmediği, 
 
10-Mağdurlar beyan ve teşhislerine rağmen faillerin gözaltına alınmadığı gibi görevleri başında olup açığa alınmadıkları,
 
11-Son bir yıl içerisinde başta Şemdinli olmak üzere bölgede bu tür işkence ve kötü muamele vakalarının arttığı,
 
12- İşlenen fiilin TCK 95. Maddesi kapsamında tanımlanan hayati tehlike yaratacak şekilde neticesi sebebiyle ağırlaştırıcı işkence suçu olduğu. ( Mağdurlarda özellikle gövdede ve sırtta ve üst ekstremitelerde yaygın ekimotik alanlar, kafa derisinde(scalp) sol temporal bölgede laserasyon onarımı 3 sütur izlenişti.)"
 
SORUŞTURMA DOSYASI AVUKATLARLA PAYLAŞILMADI!
 
Raporu paylaşan Baro Başkanı Özmen, ulusal ve ulusal üstü hukuk kurallarında işkencenin mutlak olarak yasakladığını, bu nedenle hiçbir koşulda istisnaya tabi tutulamayacak işkence yasağının esnetilmesi için herhangi bir çekince ileri sürülemeyeceğini ifade etti.
 
Yine Şemdinli ilçesinde yaşanan işkence-kötü muamele olayına ilişkin jandarmanın yürüttüğü soruşturmada tanıkların ifadelerinin henüz alınmadığını, tespit edilen mağdurların ise "tanık" olarak ifadelerinin alındığını söyleyen Özmen, "Soruşturma dosyası örneğinin avukatlar ve mağdurlar ile paylaşılmaması, ifadesi alınan ve Türkçe bilmeyen mağdurların tercümansız ve avukatsız beyanlarının alınmış olması ve tahkikatın Jandarma tarafından yürütülüyor olması etkili bir soruşturma yürütülmediği kanaati oluşturmuştur" ifadesini kullandı. 
 
 İŞKENCEYİ YAPAN ASKERLERİN AÇIĞA ALINARAK TUTUKLANMASI İSTENDİ 
 
Özmen, raporun sonuç ve tespitler bölümünde ise olayla ilgili şu taleplerde bulundu: 
 
* Etkili bir Adli soruşma yürütülmesi için mağdurlarca teşhis edilen failler hakkında işledikleri suçun ağırlığı ve sahip oldukları nüfuz gereği delilleri karartma, tanık ile mağdurlar üzerinde baskı kurma ihtimalleri yüksek olduğundan derhal tutuklanmalarını,
 
* Faillerin asker olması sebebiyle, etkili ve tarafsız bir soruşturma için soruşturmanın Jandarmadan alınarak Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülmesini,
 
*Failler hakkında İdari bir soruşturma başlatılarak soruşturmanın neticelenmesine kadar açığa alınmalarını,
 
*  Mağdurların ve yakınlarının işkence ve kötü muamele nedeniyle yaşadıkları   travmanın giderimi için gerekli psikolojik desteğin sunulması ve yaralılar için gerekli sağlık koşullarının sağlanmasını,
 
* Temel geçim kaynağı hayvancılık olan yöre halkının yayla ve meraları kullanması konusunda kısıtlamalardan vazgeçilmesini, talep ediyor,
 
* Yaşanan olayın idari ve adli yönüyle araştırılıp incelenmesi zorunluluğunu hukuk devleti olmanın bir gereği olarak görüyor, olayın yaşandığı Hakkari İli Şemdinli İlçesine tespit ve incelemelerde bulunmak üzere ivedi olarak TBMM İnsan Hakları Komisyonunu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığını ile İl ve İlçe İnsan Hakları Kurullarını göreve davet etmekteyiz.
 
* Son zamanlarda bu ve benzeri vakıalarla bölgede  geçmişte, yaygın olarak  yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin tekrarlanmaya başladığını bizlere göstermektedir. Söz konusu olaya ilişkin adli ve idari soruşturmanın yanı sıra Siyasal İktidara (hükümete) toplumsal kutuplaşmaya ve kırılmaya sebep verecek bu ve benzeri olayların önüne geçecek bir irade ortaya koymaları çağrısında bulunuyoruz."