Tony Blair, Kuzey İrlanda sorununda çözüm yolunu nasıl açtıklarını anlatırken, ‘barışın düşmanları’nın sahneden hiç eksik olmayacaklarını belirtiyor ve  “Gerçek lider, siyasal risk almasını bilen bir liderdir” diye ekliyor.

LONDRA
Barış nasıl olgunlaşır? Daha doğru deyişle, barış koşullarının olgunlaşması ne demektir?
İki tarafın birbirini askeri yollardan, savaşla bitiremeyeceklerini anlamaları herhalde...
Bu konuda Tony Blair, çatışmanın köklerini kurutup yerine barışın kendi köklerini dikmesinden söz ediyor.
Ancak, siyasal anılarında(*) bunun zor ve çetrefil bir süreç olduğunu Kuzey İrlanda sorunu çerçevesinde anlatıyor.
Bir noktayı özellikle vurguluyor:
Liderlik ve siyasi cesaret.
Tony Blair, ‘barışın düşmanları’nın sahneden hiç eksik olmayacaklarını; ama onlara kesinlikle pabuç bırakılmamasını, bunun için de liderin barış sürecine sonuna kadar asılmasını, ‘asla vazgeçmemesi gerektiği’ni söylüyor.
Ve diyor ki:
“Gerçek lider, siyasal risk almasını bilen bir liderdir.”
Bu açıdan bir örnek veriyor.
Tarih, 15 Ağustos 1998.
İşçi Partisi Lideri Tony Blair, başbakanlık koltuğunda oturuyor. Kuzey İrlanda sorununu çözüm rayına oturtan tarihi anlaşma imzalanmış durumda:
Kutsal Cuma Anlaşması.
Ama IRA ile ateşkesi de öngören barış anlaşması ilan edilir edilmez, en büyük terör saldırısı yaşanır. Şiddet eylemini IRA’dan kopanların kurduğu ‘Gerçek IRA’ üstlenir.
Blair şöyle anlatıyor:
“Bu saldırıda 29 kişi hayatını kaybetmişti. Çok şükür devamı gelmedi. Bir seçim yapmak durumuyla karşı karşıya kalmıştık: Ya ‘Bu insanlar barış istemiyor!’ deyip barış sürecinden vazgeçecektik. Ya da ‘Birtakım insanlar barış sürecini baltalamak istiyor, öyleyse biz de yola devam etmeliyiz’ diyecektik. İkinci yolu tercih ettik.”
Kürt sorununu düşünüyorum.
Bizde de barışın düşmanları var. Barış süreci açılsın istemiyorlar.
Burada en olmadık zamanlarda yaşadığımız kanlı olayları, saldırıları ille de yinelemek gerekmiyor. Tümü biliniyor.
Önemli olan, Tony Blair’in dediği gibi, barışın ilkelerini koymak, bir çerçeve çizmek ve süreci sonuna kadar cesaretle devam ettirmek.
Blair’ın deyişiyle:
Asla vazgeçmemek!
Blair, barış sürecine dair üç kritik konuya daha işaret ediyor:
(1) Çözüm bir ‘süreç’tir.
(2) Geçmişe sünger çekilecektir.
(3)Masaya ‘düşman’la oturulacaktır.
Şu sözleri ilginç Blair’in:
“Sorunun tek bir olayla değil, bir süreç içinde çözüleceğini baştan bilin. Bu bir süreçtir, bir yolculuktur, tek bir olay değildir.
Ayrıca, iki tarafın da geçmişe sünger çekmesi kolay olmuyor.
Gerry Adams ve Martin McGuinness’le (IRA’nın siyasi kolu Sin Fein’in liderleri) ilk kez görüştüğüm gün, sorun onların kendilerini sadece tedirgin ve güvensiz hissetmeleri değildi. ‘Düşmanları’yla aynı masaya oturmuşlardı.
Kaç toplantı yaptık, ama Martin müzakereye yanaşmadı. Her seferinde nasıl öfkeli olduklarını, acılarını anlatıp durdu. Beni bir ortak ve hatta arkadaş olarak görmesi çok uzun zaman aldı.”
Kuzey İrlanda sorunuyla Kürt sorunu arasında, IRA ile PKK arasında hem farklılıklar, hem benzerlikler var.
İrlanda sorunu çözüm rayına otururken öne çıkan sorulardan bazıları şunlardı:
Eşitlik nasıl sağlanacaktı?
‘Ayrılıkçılık’ın üstesinden nasıl gelinecekti?
Katolikler ile Protestanlar’ın eşit muamele talepleri siyasal planda nasıl karşılanacaktı?
İrlanda dili, mahkemelerde veya kolluk kuvvetlerinde nasıl kullanılacaktı?
Sorunun en can alıcı düğümlerinden biri de ‘silah bırakma’yla ilgiliydi.
Bu konuda Blair şöyle diyor:
“İrlanda sorunu çok boyutlu bir meseleydi. Her boyutu için ayrı ayrı çalışma organları kurup oluşturulan metinler üzerinde ayrıntılarına kadar çalışıyorduk.
En zoru silah bırakma süreciydi.
IRA silahlarını imha etse bile, yenilerini her an temin edebilirdi. Bu nedenle barış silahları değil, mevcut kafa yapısını yok etmekle mümkündü. Kaldı ki, tüm silahların gerçekten imha edildiğinden nasıl emin olacaktık? Üstelik IRA son dakikaya kadar silah bırakmaya gönülsüzdü.”
Adı Kutsal Cuma olan çerçeve anlaşma, 1998’de imzalanıyor.
Silahlar susuyor.
Yani parmaklar tetikten çekiliyor!
Bu arada barış sürecini çökertmeye yönelik irili ufaklı provokasyonlar sürüyor.
Nihai barış tam 9 yıl sonra geliyor, 2007’de. IRA, silahı ancak o zaman toprağa gömüyor.
Blair’in değerlendirmesi şöyle:
“Bir çözüm olduğuna inanmak zorundasın. Unutmayın, deneyip başarısız olmaktansa, hiç denemeden başarısız olmak daha iyidir.”
2007’ye gelindiğinde, barış kapıyı kesin olarak çaldığında, Blair duygularını şöyle belirtiyor:
“Sanki rüyada gibiydik!”
Bu haftayı Londra-Kuzey İrlanda-İskoçya üçgeninde bütün bu konuları, tabii Kürt sorunuyla bağlantılı şekilde, tartışarak geçireceğiz.
—————————
*Tony Blair, A Journey, My Political Life, Alfred A. Knopf, New York 2010.