1 Eylül Dünya Barış Günü Mitingi, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapıldı.

Siyasal partiler, hak ve meslek örgütlerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi ve kurum, sıra biçiminde giriş noktasından meydana dek yürüdüler. CHP, MHP, SP, İyi Parti kurumsal olarak katılmamışlardı.

Bu tür gösteriler herkesin katılımına açık gösteriler olmalı. Katılımın kolaylaştırılması, 3 km yol yürüyerek katılma gibi güçleştirici önlemlerin olmaması gerekir. 2018 yılının Dünya Barış Günü kutlamasında bu böyle olamadı.

Dünya Barış Günü, tüm dünyada kutlanan bir eylem. Bir ülkede savaş olduğu ya da olmadığı için kutlama yapılmamakta. Dünya ölçeğinde, tüm insanlığı kuşatan savaş yıkımına karşı durulması, savaşların geçmişte yaşanan olumsuzluklarından dersler çıkararak tüm insanlığa barış içinde yaşanan günler getirilmesi çabasıdır. Ülkemizde de tüm siyasal yapıların, kesimlerin böyle bir eyleme duyarsız kalmamaları, bunu bir siyasal getiri düzeyine düşürmemeleri özlenirdi.

Ortak basın açıklamasının Türkçe metnini okuyan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Av. Gülseren Yoleri, “Dil, din, renk, ırk-milliyet ayrımı olmadan eşitlik temelinde, kardeşçe, özgürce ve barış içinde bir arada yaşamak mümkün. Savaş, ölmek-öldürmek kültürü bir kader değil. Özgür ve insani bir dünya kurmak bizim elimizde. Böyle bir dünya istemek bizim hakkımız” diye konuştu.

Dile getirilen bu söylemler, insan olan herkesin üzerinde uzlaşabileceği düşünceler. Yurdunu, Dünyayı, insanlığı seven herkesin karşı çıkamayacağı, çıkmaması gereken düşünceler.

Yerküre’de savaştan yararlanan bir avuç azınlık dışında, savaşların kimseye yararı yoktur.

Kuşatma altında barış çığlığı

02 Eylül 2018 günü, Türkiye tarihinin en kuşatıcı Barış Mitingini yaşadı.

Gösteriye katılanlara, katılmak isteyenlere gözdağı vermek için akla gelebilecek tüm önlemler alınmıştı.

Konuşmaların ardından toplanan insanlar sessizce belirlenen yoldan, giriş yerine dönerek dağıldılar.

Gösteriye katılanları 3-4 katına yakın polis görevliydi. Alana toplananları alabilecek otobüslerin, minibüslerin sayısı, gösteriye katılan ya da katılmak isteyenlerin sığabilecekleri yerin belki 5 kat fazlasıydı.

Gösteriye katılma noktası olan Dikilitaş’tan, gösterinin yapıldığı alana dek, ana caddeye açılan tüm sokaklar, panzerler, polis otobüsleriyle denetim altına alınmıştı. Bu yolun iki yanı kolluk görevlileriyle kuşatma altına alınmıştı.

Katılımı azaltma çabası

Konuşmaların yapıldığı Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’na girmek isteyen bir insan, bu parkın yanından yaklaşık 1.5 km. uzaktaki giriş noktasına yürüyüp oradan girerek aynı yolu, yolun iki yanına dizilmiş demirler arasından yürüyerek, yaklaşık 3 km. yol yürüyerek girmek zorundaydı. Bunun katılımı azaltmak, denetimi kolaylaştırmak, herhangi bir olay olması durumunda hiç kimsenin kaçma, kurtulma olanağı olmayacağı biçimde sıkı önlem alma amacıyla yapıldığı açıktı.

Yaklaşık 1.5 km. uzunluğundaki cadde, iki taraflı demir polis barikatlarıyla kuşatılmıştı. Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nın çevresi sıkı biçimde kuşatılmıştı. Alana yalnızca Dikilitaş’tan, kuşatılan yoldan girilebilmekteydi. Gösteri boyunca, ana giriş yeri dışından kimse alana sokulmadı. Bunda gösterici sayısının az gösterilmesi çabasının olduğu anlaşılıyordu.

Barış yalnız Kürtlerin sorunu değil

Barış bu ülkede, yalnızca Kürtlerin sorunu değil. Herkesin, her kesimin, tüm yurttaşların sorunu. Barış isteyenlere kulak açmak, onları desteklemek herkesin görevi. Kürtler, HDP barış istemekteyse bundan güzel ne olabilir? Barış isteyen herkesin yanında, yardımında bulunmak bir erdemdir.

Dünya Barış Günü, “O katılırsa ben katılmam. Şu parti katılıyorsa biz yokuz” mantığıyla değerlendirilebilecek bir gün değil. Barış herkesin sorunu. Barış yönetimi elinde bulunduran AKP’nin bile sorunudur. Bir daha savaşların olmaması için herkes çaba göstermeli. Bu nedenle tüm siyasal yapıların, sivil toplum adı verilen yapılanmaların bu gösteriye katılmaları gerekirdi.

Ülke ve Dünya barışına sırt çevirerek gelişme, insan hak ve özgürlüklerini yaşama, insanlaşma olanağımız yok. İnsanlığı bir kez daha korkunç yıkımlar yaşamaması için barışa sımsıkı sarılıp savaşlara karşı durmak zorundayız.

İnsanlık savaşlarla değil barışla ilerlemiş, yükselmiştir. İnsanlığın ürettiği tüm sanat ürünleri, toplumsal değerler, savaşla değil, barışla korunabilmiştir.

İnsanlığımızı korumanın yolu, savaşlara karşı çıkıp barışı geliştirip, güçlendirip, yaşama geçirmekten geçmektedir.