MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Meral Akşener'in "Başbakanlığa adayım" sözleriyle ilgili olarak, "İP Başkanı yeni yönetim sisteminde yer almayan bir göreve mahkûm ve mecbur edilen bir zavallıdır" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun ‘siyasi cinayetler işlenebilir’ iddiasına yanıt veren Bahçeli, “Korku edebiyatını bırak, siyasi cinayet işlenebilir mesajlarını geç. Bir şey bilip de söylemiyorsan adam değilsin. CHP'nin bir milletvekilinin "Keşke Demirtaş cumhurbaşkanı seçilse" diyecek kadar gözünü ve gönlünü kararttığı herkesin bildiği bir beyanattır” dedi.

Muhalefeti hedef alan Bahçeli, güçlendirilmiş parlamenter sistem görüşmelerine tepki gösterdi.

Bahçeli, “Zillet ittifakının kurduğu kumar masasında kartlar açık oynanmaktadır. Bu masada hile vardır, densizlik vardır, dümencilik vardır, dalavere vardır, sahtelik vardır, hiyanetin daniskası vardır. Zillet ittifakını oluşturan partiler gün aşırı birbirlerini ziyaret ediyorlar, gidip geliyorlar, yoklama yapıyorlar, hava kokluyorlar. Ancak arka kapıda birbirlerine tuzak kuruyorlar. Şimdi de güçlendirilmiş parlamenter sistem adında ne içerdiği meçhul, ne hedeflediği meknuz bir çalışmayla meşguldür. CHP'nin 2-3 Ekim'de düzenlendiği Abant toplantısı, bir nevi zilletin tehlikeli yol haritasını açığa vurmuştur” ifadelerini kullandı.

Muhalefete “taşeron” suçlamasında bulunan Bahçeli, “CHP, HDP, İP, DEVA, Gelecek Partisi ve irili ufaklı zillet partileri tembihli görevli ve taşeron siyasetin lekeli temsilcileridir. Zillet ittifakı, çözülme ve yıkım siparişini bedeli mukabilince almıştır. Egemen güçler kendi yayılmacı emelleri için milliyetçi perspektifle hareket ederken ellerini uzattıkları ülkeler için milliyetçiliği bastırmaya, karalamaya, kötü gösteremeye çalışmak gibi bir ikilimin dibindedir. Ancak maksadı ne olursa olsun küresel sömürünün önündeki en büyük engel milli devlet yapısı ve bu yapının temel taşı olan Milliyetçi hareket ve Cumhur İttifakı'dır” dedi.

Bahçeli'nin açıklamasından satır başları şöyle:

"MİLLİYETÇİ ÜLKÜCÜ GENÇLİK, TÜRK GENÇLİĞİNİN KALP YAĞIDIR"

"Gençlerimizin taleplerini karşılamak, sitem ve şikayetlerini çözümle kesiştirmek siyasetin ana görevidir. Milliyetçi ülkücü gençlik, Türk gençliğinin kalp yağıdır. Bu gençlik bizim baş tacımızdır. Aynı zamanda analarımız, bacılarımız dua, huzur, güven, sevgi, saygı bağlarımızdır. Ana hakkı iman ve insanlık hakkıdır.

Bugün batı dünyasına hakim olan sosyal ve ekonomik mimari, bunun yanında değerler sistemi büyük çapta tatminsizliklere yol açmaktadır. İnsan gün geçtikçe sadece yiyip içen, insani ve vicdani felaketlere sessiz kalan, niçin var olduğunu, neden yaşadığını düşünmeye fırsat bulamayacak şekilde sürüp giden bir felaket döngüsünün içindedir. Bu döngü bizim semtimize uğramayacaktır.

MHP'ye atılan iftiraların, saldırıların, yaygınlaşan küresel tahammülsüzlüklerin gelişim ve ilerleyiş rotası titizlikle okunduğu takdirde bunların tesadüf olmadığı görülecektir. Milletsiz devlet, devletsiz millet projelerinin önündeki en büyük engel, milli devletler ve güçlü millet oluşumlarıdır. Bu nedenle küresel güçler, milli devletlerdeki yönetim iradesinin millet üstü birliklerle paylaşılmasını uzun süredir dayatmaktadır. Bu paylaşma egemen gücün lehine, mahkum milletin aleyhine gerçekleşecektir. Bu asimetrik yetki aslında milliyetçiliğin yükselmesinin bir dayanağıdır.

Bu itibarla küresel aktörler açısından ülkelerdeki yükselen milliyetçiliğin kırılması, dil, din, etnik farklılıkların kaşınması, bunların üzerinden özerk veya federal devletler oluşturulması melun bir hedef olarak güncelliğini korumuştur.

MUHALAFETE SUÇLAMA

CHP, HDP, İP, DEVA, Gelecek Partisi ve irili ufaklı zillet partileri tembihli görevli ve taşeron siyasetin lekeli temsilcileridir. Zillet ittifakı, çözülme ve yıkım siparişini bedeli mukabilince almıştır. Egemen güçler kendi yayılmacı emelleri için milliyetçi perspektifle hareket ederken ellerini uzattıkları ülkeler için milliyetçiliği bastırmaya, karalamaya, kötü gösteremeye çalışmak gibi bir ikilimin dibindedir. Ancak maksadı ne olursa olsun küresel sömürünün önündeki en büyük engel milli devlet yapısı ve bu yapının temel taşı olan Milliyetçi hareket ve Cumhur İttifakı'dır.

Bugün bütün insanlık çevre sorunundan ekonomi, terör, adalet, hastalık sorunlarına kadar ortak bir kaderi paylaşıyor. Bu ortaklık insanlık değerlerinin onur ve şerefinin ortak paydasıdır. Dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirebilmek Afrika'dan Asya'ya, Amerika'ya kadar bütün insanlık için kaçınılmaz olmalıdır. Bu anlayış bir yönüyle Türk milletçiliğine düşen tarihi görev ve sorumlulukları da göstermektedir.

"ZİLLET İTTİFAKINI OLUŞTURAN PARTİLER GÜN AŞIRI BİRBİRLERİNİ ZİYARET EDİYORLAR"

Türkiye'nin önünü kesmek, ilerleyişini engellemek için tetikte bekleyen iç ve dış işgal cephesi, milli devletimizi, bekamızı, kimliğimizi, direncimizi sekteye uğratmanın hesabındadır. Milletimizin milli ve manevi mukavemet halkalarını kırınca sonuca ulaşacaklarını, Türkiye'nin milli devlet yapısını harabeye dönüştüreceklerini biliyor, zehir saçıyorlar. İşin özünde oynanan oyunun gizlenecek bir yanı kalmamıştır.

Zillet ittifakının kurduğu kumar masasında kartlar açık oynanmaktadır. Bu masada hile vardır, densizlik vardır, dümencilik vardır, dalavere vardır, sahtelik vardır, hiyanetin daniskası vardır. Zillet ittifakını oluşturan partiler gün aşırı birbirlerini ziyaret ediyorlar, gidip geliyorlar, yoklama yapıyorlar, hava kokluyorlar. Ancak arka kapıda birbirlerine tuzak kuruyorlar. Bir yapmadıkları kısırlı, pastalı altın günleridir. Zannediyorum onları da gerçekleşecektir. Ne dedikleri bellidir ne de söyledikleri nettir. Muğlak ifadelerle gürültü ve gündem kirliliğine neden oldukları da alenen meydandadır. Bunlar güçlendirilmiş parlamenter sistem toplantıları için 3. kez bir araya gelmiştir. HDP'yi masa altında tutarak sözde bir uzlaşmaya vardıklarını açıklamıştır. Uzlaşma dürüst ve temiz bir siyaset anlayışıyla vasat bulur. Bunların neresi dürüst, düzgün, temizdir? Uzlaşmak için irade lazımdır. 

"KENDİLERİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BOYUNDURLUĞUNA GİRMİŞLER HABERLERİ YOK!"

Terörist başı Duran Kalkan CHP'yi ikaz ederek diyor ki, HDP'nin çıkışı, bazı CHP'liler tarafından ters yorumlanabilir ama öyle değil. CHP'lilerin önünü kaçtı, irade kazandırdı. Bu bakımdan HDP'ye muhtaçlar. Bir terör örgütü ele başı aziz Atatürk'ün kurduğu partiye ayar veriyor, hizaya getiriyor, aba altından sopa gösteriyor. Buna karşılık bir tek CHP yöneticisi de kalkıp 'ey katil sen ne diyorsun' diyemiyor. Buna cesaret edemiyor. Bize gelince yalan yanlış konuşan CHP sözcülerinin ağızlarını bıçak açmıyor, korkuyorlar. İrade ve siyasi ikballerini terör örgütlerine bağlamışlardır çünkü. Bu bir rezalet değil midir? Biz boş yerine mi bunların maskesini indiriyoruz? HDP'yi bölücü söylediğimiz okkalı sözlerin cevabını Kandil'in CHP'si veriyor. Kendileri terör örgütünün boyundurluğuna girmişler haberleri yok!

İP Başkanı bu aralar yine il ilçe gezen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı Fatih'e benzetmiş, Kılıçdaroğlu'na çalım atmış, ters köşeye yatırmak için hamle üstünlüğünü kazanmaya çalışmıştır. Bir nevi anılan belediye başkanı, CHP Genel Başkanı muamelesi görmüştür. HDP takviyeli Kılıçdaroğlu da misilleme yaparak, İP Başkanı'nın Cumhurbaşkanı hayalini suya düşürmüş, tufaya getirmiştir. İP Başkanı yeni yönetim sisteminde yer almayan bir göreve mahkûm ve mecbur edilen bir zavallıdır.

"CHP GENEL BAŞKANI'NA SORUYORUM, KIVIRMADAN CEVAP VERMESİNİ BEKLİYORUM"

Şimdi de güçlendirilmiş parlamenter sistem adında ne içerdiği meçhul, ne hedeflediği meknuz bir çalışmayla meşguldür. CHP'nin 2-3 Ekim'de düzenlendiği Abant toplantısı, bir nevi zilletin tehlikeli yol haritasını açığa vurmuştur. Merak ediyor, Abant toplantısının tavsiyesi kimden geldi? Kripto damar mı dayattı, Pensilvanya'dan mı talimat alındı? Özerklik ve federasyon gayesi CHP'ye nüfuz etmiştir. CHP'nin gizli gündeminde anayasanın ilk 4 maddesini kaldırmak esastır. Sabıkalı bir milletvekili kalemiyle hazırlandığı anlaşılan demokratik muhalefetin anayasa değişikliği için izlenmesi gereken Kılıçdaroğlu'nun önsözüyle kaleme alınmıştır. Siz bakmayın bun önsözün sahibine, bunun gerisinde PKK'nın hain dokunuşu, siyasi bölücülerin iğrenç telkinleri bulunmaktadır. CHP Genel Başkanı'na soruyorum, kıvırmadan cevap vermesini bekliyorum:

1-Anayasadan Atatürk'ü çıkarmayı düşünüyor musunuz?

2-Anayasaya hakim olan Türk ismini tasfiye etmeyi planlıyor musunuz?

3-Türk vatandaşlığı kavramı yerine anayasal yurtseverlik, Türkiye yerine ülke, Türkiye devleti yerine Cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yerine Türkiye Cumhuriyeti insanı kavramlarının getirilmesini amaçlıyor musunuz?

4-Demokratik muhalefet diyerek HDP'yi yanınızda yörenizde görüyor, kucak açıyor musunuz?

5-Terörist Demirtaş'ı hala savunuyor, ona elçiler yolluyor musunuz?

"KORKU EDEBİYATINI BIRAK"

Sayın Kılıçdaroğlu bu sorular gayet basittir ya evet diyeceksin ya hayır... Boş kağıt vermen halinde bütün sorulara evet dediğin anlaşılacaktır. Yüreğin yetiriyorsa konuş ve cevap ver. Korku edebiyatını bırak. Siyasi cinayet işlenebilir masallarını geç. Bir şey bilip söylemiyorsan adam değilsin. CHP'nin bir vekilinin 'Keşke Demirtaş cumhurbaşkanı seçilse' diyecek kadar gözünü ve gönlünü kararttığı herkesin bildiği bir beyanattır. HDP'nin sözde demokratik tutum belgesiyle CHP'nin ikinci yüz yıla çağrı beyannamesinin benzerliğini iddia eden de CHP'li bir vekildi. Bugünkü CHP yönetimi HDP'nin oyun uşağı haline gelmiştir, gazi Mustafa Kemal'in hatıra ve emanetleriyle yollarını ayırmıştır. PKK ile ittifak tüneline girmiştir.  

Pazar günü gerçekleştirdiğimiz analar bacalar kurultayında HDP'nin kapatılmasına yönelik ifadelerim, emperyalizmin ve terörizmin maşalarını epey rahatsız etmiş. Rahatsız olmasalar üzülürdüm, durum muhasebesi yapardım. Onları yalnızca rahatsız etmeyeceğiz, iki dünyada da ellerimizle yakalarından tutacağız. Bana demişler ki 'açılmamak üzere kapatman gereken senin kin ve nefret kusan ağzındır'. Siz bunu gidin de HDP'nin Diyarbakır binasında evlat nöbetindeki analara söyleyin de görelim. Bu bölücü ahmaklar nerede yaşıyorlar, hadiselere nereden bakıyorlar bilemiyorum. Benim ağzımı kapatacak bir babayiğit anasının karnından doğmadı. Kapanması ve kapatılması gereken, terörün siyaset uzantısıdır. Şehitlerimizin kanlarına sessiz kalırsak, canilerin suikastlerini alttan alırsak, bölücü ve terör faaliyetlerini 'aman sen de' diyerek görmezden gelirsek, onurumuzu, şerefimizi kaybetmiş oluruz.