Urfa’da yaşayan Filistin asıllı Suriyeli 13 yaşındaki Amara Dwla, 2 Eylül gecesi Eyyübiye ilçesi Şıhmaksut Mahallesi’nde yaşadığı evde yanıcı maddeyle yakılmış halde bulundu.

Komşularının ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan Amara, babası Ahmet Mohammed Dwla tarafından işkenceye maruz kaldıktan sonra yakıldığını söyledi. Amara, ifadesinin alınmasının üzerinden 24 saat geçmeden yaşamını yitirdi.

Herhangi bir yakını ve akrabası olmadığı için Amara’nın cenazesi Urfa’da kimsesizler mezarlığına defnedildi.

Ahmet Mohammed Dwla ise 12 yaşındaki kızı L. Dwla’yı da yanına alarak, Suriye’ye kaçmak için hazırlanırken, gözaltına alınarak tutuklandı. L. Dwla ise çocuk esirgeme kurumuna yerleştirildi.

KADINA ŞİDDET FAİLİ

Mezopotamya Ajansı’ndan Arjin Dilek Öncel’in haberine göre Mohammed Dwla’nın pek çok kadına şiddet suçu var.

Kızları Amara Dwla ve 12 yaşındaki L. Dwla ile birlikte birkaç sene önce Filistin’den Suriye’nin Lazkiye kentine göç eden aile, bir süre burada yaşadıktan sonra Hatay’a, oradan Antep’e, son olarak da Urfa’nın Eyyübiye ilçesine yerleşti.

Mohammed Dwla, bu göç güzergahında Suriye, Hatay ve Antep’te dini nikahla evlilik yaptığı ve aralarında Amara’nın annesinin de bulunduğu üç kadına şiddet uyguladı, kadınlardan birini katletmek istedi. Amara’nın annesi, Lübnan’a kaçtı.

Hatay’da bir genci “kızına sarkıntılık yaptığı” gerekçesiyle kesici aletle yaralayan Dwla, işlediği suçlardan aranıyordu.

İki kızıyla birlikte kaçarak Eyyübiye ilçesine yerleşen Dwla, 4 aydır burada yaşıyordu. Komşuların verdiği bilgiye göre; inşaat işçisi olan baba, kızlarının sokağa çıkmasına izin vermiyor, son bir aydır da işe giderken çocuklarının üzerine kapıyı kilitliyordu.

Öncel’e konuşan komşular, ailenin Urfa’da hiç akrabası bulunmadığını, gelen gidenlerinin olmadığını, son bir aydır yakın bir mahallede oturan Suriyeli bir ailenin sık sık aileyi ellerinde hediyelerle ziyaret ettiğini söyledi.

SİSTEMATİK İŞKENCE

Komşuları,  Mohammed Dwla, kendilerini ziyaret eden ailenin kızı ile evlilik planları yaptığını, karşılığında ise kızı Amara’yı ailenin yaşça büyük oğulları ile evliliğe zorladığını belirtti.

Dwla, kızının henüz çocuk yaşta olması sebebiyle karşı aileden 2 bin TL de para talebinde bulunduğu da kaydedildi.

Dwla’nın zorlamalarına karşı evliliği kabul etmeyen Amara bir ay boyunca işkenceye maruz bırakıldı.

Komşular, tüm bu olanlara ise ‘aile içi meseleler’ diyerek karışmadıklarını ve şimdi ‘pişman’ olduklarını da söylediler.

YAŞADIKLARINI HİKAYELEŞTİRMİŞ

Amara’nın öldürüldüğü evde ise yaptığı resimler, yazdığı şiirler, şarkı sözleri ve tuttuğu notlar duruyor.

Çizgili defterde yer alan ve Arapça kaleme aldığı bazı hikayelerde Amara, dayatılan evliliğin gerçekleşmesi durumunda olabileceklere dair tespitlerde bulunuyor.

Yaşadıklarını ve evlenmesi durumunda yaşayacaklarını Safa karakteriyle anlatıyor. Amara, babası tarafından şiddet gören, daha sonra evli bir erkekle evlendirilen ve bu erkek tarafından da şiddet gören Safa karakteri üzerinden kendi yaşantısını anlatıyor.

Hikayede Safa, mutsuz bir kadın. Safa dışında hikayede adı geçen Latife, Zeynep gibi diğer kadınlar da baskı gören ve kendisi gibi mutsuz kadınlar. Amara yazdığı hikayenin bir bölümünde, “Safa kısa elbisesi ile sokağa çıkıyor ve çocuk gibi yağmur altında oynuyor” diyor.

Amara, defterinin bir başka sayfasına bir gün bu karanlıktan kurtulacağını düşünerek “Kötü durumdayım, içim buruk, ama umudumu kaybetmedim, elbet bir gün kanadım kırık olsa bile uçacağım, hiç kimse karşımda duramayacak” diye not düşüyor.

3 Temmuz 2021 tarihli bir notta ise Amara, “Suriyelilerin Türkiye’den fazla maaş alıyorlar” gerekçesiyle kovulacağı kaygısını taşıdığını söylüyor ve Suriyelilere yönelik saldırılardan bahsediyor.

Amara tuttuğu notlardan birinde şöyle diyor:

Gözlerim hikayemi anlatıyor, teknemi alabora eden dalgalar gibi içimdeki yalnızlığım. Bana ne oldu böyle, güvenemiyorum artık. Çaresizlik içindeyim, eridim ve kayboldum. Mutluyum dedim yalan söyledim, bu yolda feda ettim, feda edildim. Karanlıkta yalnızım, ağlıyorum ve gözyaşlarım bulutlardan boşalan yağmur gibi, içimdeki çığlıklar beni yutuyor. Sevdiklerimi kaybettim, yaşamıma dair tüm izler kayboldu. Yaşadığım üzüntü beni rüyalarımdan da mahrum bıraktı. Yaşadıklarımdan yoruldum.

Tüm işkencelerin ortasında, ne güvenli bir liman, ne de içime dolan bir huzur buldum, ta ki bir gün Nur beni ziyarete gelene kadar. Nur, içime ışık oldu, beni aydınlattı. Kalbimdeki karanlığı yırttı. Bana, ‘hayatına başla ve kalbini umutla doldur’ dedi. ‘Hayallere dalma, ne kadar acı çeksen de durmadan yürü’ dedi. Tembelliğin izlerini üzerimden sildim, çabaladım, böylece istediğimi elde edebilirim, teknem geri dönmüş olsa da, yelkenim güvende.

'İRADEM DAĞLAR KADAR SARSILMAZ'

Amara, bir çocuğun annesine olan duygularını anlatan bir şarkıya ait sözleri de not ediyor: “Annem, huzur da sensin, güven de sen. Kalp atışların huzurun kaynağı, hiç şikayet etmiyorsun, zamanın ilacı, yolumun ışığı annem.”

Etrafı çiçeklerle süslü sayfaların birinde de baskı ve zor günleri anlatan bir şarkıya ait sözler şu şekilde yer alıyor: “Masum ve zayıf insanları korumak için kendime söz verdim, iradem dağlar kadar sarsılmaz…

Amara, en son defterine şöyle bir not düşüyor: “İnsanların çoğu doğrunun ne olduğunu bilir, ancak yanlış yapar.”