DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Iğdır il kongresinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Ülkeyi adeta çalışan yoksullar topluluğuna çevirdiler” diyen Babacan, “Bizdeki asgari ücret tüm Dünya’nın ucuz işçilik diye baktığı Çin’in bile gerisine düştü. Çin’in pek çok bölgesinde asgari ücret Türkiye’nin üstünde. Bu hak da değil reva da değil. Vatandaşlarımıza layık gördüğümüz hayat bu olamaz. Çin’in gerisinde bir asgari ücret olamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu ülkede ezana düşman, bayrağa düşman kesimler var" sözlerini de değerlendiren Babacan, kongrede özetle şunları söyledi:

"BÜYÜMEYİ NASIL HESAP EDİYORLAR, AKLIMIZ ERMİYOR"

Ülkeyi adeta çalışan yoksullar topluluğuna çevirdiler. Vatandaşımız çalışıyor çabalıyor gecesini gündüze katıyor çalışmaktan çocuğun yüzünü bile göremiyor ama eline geçen para yine yoksulluk sınırının altında. Bugünkü iktidara bakıyoruz; ne diyorlar, ‘Ekonomi yukarı doğru pik yapıyor’ diyorlar. Ama vatandaş bize hiç aynı şeyi söylemiyor. Evvelsi gün açıkladılar, ekonomi yüzde 6 küsür büyüdü. Biz dolaştığımız hiçbir ilde öyle büyüme falan görmüyoruz. Esnafa soruyoruz, geçen seneki işinle bu seneki işin nasıl diye? Hepsi çok durgun diyor, işler çok yavaş diyor. Bu büyümeyi nerden nasıl hesap ediyorlar? Aklımız ermiyor doğrusu.

‘SİZ ÇOK ABARTTINIZ’

Malatya’da ‘Abartma’ diyenlere sesleniyorum, aslında abartan, aşırıya kaçan kendileri. Adaletsizliği bu memlekette abarttınız, yoksulluğu abarttınız, fakirliği abarttınız, akraba kayırmacılığını abarttınız, torpili abarttınız, ama çok çok abarttınız.

ASGARİ ÜCRET ÇİN'İN GERİSİNDE

Bizdeki asgari ücret tüm Dünya’nın ucuz işçilik diye baktığı Çin’in bile gerisine düştü. Çin’in pek çok bölgesinde asgari ücret Türkiye’nin üstünde. Bu hak da değil reva da değil. Vatandaşlarımıza layık gördüğümüz hayat bu olamaz. Çin’in gerisinde bir asgari ücret olamaz.

‘UMUT YOK, SADECE KORKU VAR’

Bu iktidar işin başında olduğu sürece umut yok, daha iyisi yok, yarınlar yok, sadece korku var korkunun 1001 türü. Burada da kayyum var. Türkiye gelenine baktığımız zaman bu kayyum ataması öyle bir hale geldi ki; bunlar kendilerinin seçimi kazanamadığı seçimi kaybettiği yerlerde işlerine gelmeyen belediye başkanlarını alıp hemen kendi atamalarını yapıyorlar. Bir bakıma seçimi kazanamadıkları yerlerde, o bölgedeki vatandaşı cezalandırma aracı haline getirdiler. Yani halk diyorlar ki 'Siz kimi seçerseniz seçin umurumuzda değil, biz kendi adamımızı getiririz oraya' demek istiyorlar.

‘AİLE HEKİMLİĞİ GİBİ SOSYAL YARDIM SİSTEMİ KURACAĞIZ’

Biz sosyal yardımları, hak temelli hale getireceğiz. Devletin bir lütfu değil, vatandaşın zaten hakkı, bu perspektifle oluşturacağız. İnsan onuruna yakışmayan bu yoksulluğu ortadan kaldıracak politikalar yürüteceğiz. İhtiyaç sahiplerini kendimiz gidip bulacağız. Onların kapıda sıra beklemelerini bekleyemeyeceğiz. Bunu yaparken de aynı aile hekimliği sistemi gibi bir sistem kuracağız. Yani, her ailenin izleyen, gözleyen bir sosyal destek uzmanı olacak. O ailenin bütün ihtiyaçlarını görecek.

‘ÜLKENİN BİRLİĞİ AÇISINDAN SAKINCALI’

Rakamları yanlış açıklayan, doğru rakamları gizleyen muhalefetmiş gibi. Kendi problemlerini, hatalarını, yanlışlarını ve bunların kötü sonuçlarını kapatabilmek için bir karşı taraf arıyor. Kesim diye toplumun bazı kesimlerini öteleyerek, iteleyerek kullanılan ifadeler bu ülkenin birliği bütünlüğü açısından son derece sakıncalı. Eğer biz bu ülkenin toprak bütünlüğünden bahsediyorsak, siyasi birliğinden bahsediyorsak devletin en tepesindeki kişinin kucaklaştırıcı, buluşturucu olması lazım. Kesimler tanımlayarak, o kesimleri diğer kesimlere karşı hısım yapmaması lazım. Karşılıklı düşman üretmemesi lazım.

‘KAMUDA İŞE ALIMLARDA MÜLAKATA SON VERECEĞİZ’

Kalkıp bir de iktidar partisinden biri diyor ki ‘ İş çok, bunlar iş beğenmiyor’ diyor. Göstersinler hangi iş nerede, nasıl? Şöyle açıklasınlar. Ama açıklasalar bile kartvizit gerekiyor. Kamuda büyük ortak veya küçük ortağın partisinden bir tanıdık bulamazsanız, sınavdan 98 de alsanız atanamıyorsunuz. Bir de adını mülakat diye uydurdukları bir sistem var; tanıdık, onun akrabası, bunun torpillisi olmadan devlette işe girmek çok zor. İşte o yüzden biz kamuda işe alımlarda mülakat sistemine son vereceğiz. Hak eden hak ettiği işi elde edecek."