En aklıselim Fenerbahçe taraftarının ağzından bile kumpas lafı çıkıyor. Sanırım en korkunç olan bu. Öyle bir dönem ki aleyhimize yaşanan ne varsa hepsine kumpas diyoruz, diyebiliyoruz ve işin içinden çıkabiliyoruz. Sanırsın hiç derbi maçı izlemedik, hiç bu vakalar yaşanmadı. Son 20 yılda sadece Galatasaray – Fenerbahçe derbilerini üst üste bir koyalım mı? Bakalım karşımıza neler çıkacak. (Bu bölüme gene geri döneceğim) Futbol tarihimizde bunun gibi onlarca örnek mevcutken Fenerbahçe – Beşiktaş maçında yaşananlar bir anda kumpas oldu. E o zaman kumpası bulmak çok mu zor. Kamera kayıtları, , koltuk numaraları, kombine sahipleri, gözaltına alınanlar. Gerçekten bulmak çok mu zor? Ki HaberTürk’ün 21 Nisan 2018’de yayınladığı habere göre sahaya yabancı madde atanların kombine sahipleri olduğu ortaya çıktı. Kumpasın sahibi bu insanlar mı?

“Kadıköy’deki derbide çıkan olaylara sebep olan kişilerin Ülker Stadı müdavimleri olduğu ortaya çıktı. Emniyet güçleri ve Passolig ekibinin sabaha kadar 500 kamerayı inceleyerek kimlik tespiti yaptığı holiganların tek maçlık giriş yapmadıkları, yaklaşık 3 yıldır aynı yerden kombineleri bulunduğu belirtiliyor”

 Yine aynı habere göre passolig kartsız stada giren yok

“Passolig'den alınan bilgilere göre, derbiyi toplam 43 bin 800 taraftar izledi. Bunların 16 bin 900’ü kombine kart sahibi taraftarken, geri kalan 26 bin 900 taraftar ise tek maçlık bilet alıp giriş yaptı. Fenerbahçe-Beşiktaş maçına Passolig kartsız giren taraftarın olmadığı bildirildi. “

Gülengül Altınsay dikkat çekmiş, belki hepimizin gözünden kaçtığı bir durum . “Kumpas diyenler aynı zaman da tahrik olduk diyenler. Fenerbahçe yönetimi hem kumpasa uğradık diyor hem de kışkırtıldık. Aynı anda yaşanması pek de kolay olmayan bu durumu bize açıklasalar keşke.”

İşin bir diğer kötü tarafı ise yaşananlar sadece Şenol Güneş kafasının yarılması ile sınırlandırılıyor. Yani maç Şenol Güneş’in kafasının yarılmasına kadar gayet sakin gidiyordu, tribünlerde en ufak bir olay yaşanmıyordu bu durumda !

Bundan önceki hakemin tatil ettiği maçlarda alınan kararların ne olduğunu biliyoruz. Federasyonun aldığı karar, Şenol Güneş’e neden kafasına aldığı darbeyle hiçbir şey olmamış gibi maça devam etmedi diyor. Aykut Kocaman kan nerede? diye soruyor, Aziz Yıldırım tiyatro diyor. Bakın dikkat edin bunu Aziz Yıldırım diyor kaybedilen her şampiyonluğun, kazanılamayan her kupanın ardından kendisine komplo kurulduğunu iddia eden Aziz Yıldırım söylüyor.

Gerçekten komplo mu arıyorsunuz Olimpiyat stadında 2013-2014 sezonunda oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçında komplo bulabilirsiniz. Neden sahaya indiğini bilemediğimiz insanlar yüzünden Beşiktaş 3-0 mağlup sayıldı o maçtan sonra. Ne garip kimse yakalanmadı. O insanlar kimdi soruşturulmadı.

Bu arada Şenol Güneş'e çakmak atan taraftar dahil 3 kişi tutuklandığı bilgisi geliyor. Ama hepsi kumpas değil mi?

Ne yazık ki futbolu mütemadiyen isyanlar üzerinden idare etmeye çalışıyoruz ya da kimin sesi daha yüksek çıkarsa onun üzerinden idare etmeye çalışıyoruz. Kurallar üzerinden değil. Kuralları istediğimiz gibi yontuyoruz ya da yok sayıyoruz. Beşiktaş, Bayern maçında bir kedi sahaya girdi diye UEFA’dan ceza aldı. Çünkü o kediden ev sahibi takım sorumludur. Bu kadar net . Sahaya atılan yabancı maddelerden, Şenol Güneş’in kafasının yarılmasından Fenerbahçe kulübü ve Fenerbahçe taraftarı sorumludur. Tıpkı daha önce yaşananlar gibi buradan çıkması gereken sonuç da bellidir. 3-0 hükmen Beşiktaş’ın galibiyeti.

Biraz eskiye gidelim, stadını yenileyen ilk takım Fenerbahçe oldu. Fenerbahçe bu baskıyı tribünlerde taraftarları ile sahada futbolcuları ile yıllardır rakip takımlara hissettiriyor ve bunun karşılığını fazlası ile görüyor! Aykut Kocaman’ın sezonun ilk yarısında Beşiktaşlı futbolculara “Kibirli” göndermesi aslında biraz da bunun faydalarını fazlası ile görmesinden kaynaklanıyor. Oysa Aykut Kocaman’ın o kadar da korkmasına gerek yok . Zira Van Persie rezaletinden başlayıp, lig ve kupa da oynan Fenerbahçe Beşiktaş maçlarında yaşananları üst üste koyarsak, kim ne kadar ceza almış, kim almamış diye bakarsak içi rahatlayabilir. Tek başına Quaresma ve Caner’in aldığı cezalar bile yeterince ipucu veriyor olsa gerek kendisine. Hala sahada ve saha dışında gayet güçlüler.

Yukarıda değinmiştim. Son 20 yılda sadece Galatasaray – Fenerbahçe derbilerini üst üste bir koyalım bakalım neler karşımıza çıkacak. Bu gerginliklere Beşiktaş son 3 yıldır dahil oldu. Zira Fenerbahçe’nin öncelikli rakibi Beşiktaş değil Galatasaray’dı. Ne zaman Beşiktaş Feda döneminden çıktı, başarılar geldi işte o zaman Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım yönetimi için saha dışı ve saha içi rakip Beşiktaş oldu. Bakın 2003- 2004 sezonunda da Beşiktaş Fenerbahçe’nin rakibiydi. Beşiktaş ligin ikinci yarısında Samsunspor ile evinde oynarken 5 kırmızı kart görmüş, beraberlikle devam eden Rize-Fenerbahçe maçı son dakikalarına girerken yapılan hakem hatası kural hatasına sokulmuş ve maç tümüyle ve yeni transferlerle tekrarlanmıştı. Beşiktaş ligin ilk yarısını 8 puan önde tamamlamışken bir anda puan farkı 5 ‘e düşmüştü.

Kendi yetersizliklerini ve başarısızlıklarını örtmenin en güzel yolu bu ülkede düşman yaratmak ne yazık ki.

Fenerbahçe Beşiktaş maçı bir sonuç ve maalesef TFF’nin aldığı bu karar ile bu yaşananlar artık olmayacak diyemiyoruz. Zira bir türlü dirayetli bir karar, yaptırım çıkmıyor, çıkmayınca kimse hafızasını resetlemiyor. Resetlemediği gibi kimse oyundan yana değil. En önemlisi bu. Siz oyundan yana olmadığınızda istediğiniz kadar stad yapın istediğiniz kadar tribünleri doldurun. İstediğiniz kadar Avrupa Kupalarına talip olun. İstediğiniz kadar neden oyuncu yetişmiyor diye sorun.

Sonuç hep aynı olacak yazık ki…

Beşiktaş dün gerçekleştirdi divan kurulu toplantısından Federasyonun aldığı karardan sonra sahaya çıkmama kararı aldı… Ne derece doğru bir karar kendi adıma bilemiyorum. Zira bir sonraki sezon Fenerbahçe Dolmabahçe’ye gelecek, Beşiktaş’ta Kadıköy’e gidecek…