Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bugün yapılan başvuru, öncelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) işkence ve onur kırıcı muameleyle ilgili 3'üncü maddesine dayanıyor.

AİHM'nin bulunduğu Strasbourg'dan DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Avukat Sinan Varlık ailenin içinde bulunduğu durumu “Bir aile düşünün; evlatlarını yitiriyorlar, bunun dışında evlatlarının cenazesine erişemiyorlar ve yaşadıkları acı katbekat her gün bir travmaya dönüşüyor. Bu hem aile açısından bir onur kırıcı muamele hem de ailenin ruhsal açıdan çöküntüye uğramasına ve manevi bütünlüğünün sarsılmasına neden oluyor” şeklinde anlattı.

Başvuruda sözleşmenin aile hayatının korunmasıyla ilgili 8'inci ve din, ibadet, vicdan özgürlüğüyle ilgili 9'uncu maddesine de atıf var. Aileye bir mezar sahibi olma hakkı tanınmadığını belirten Sinan Varlık, “Bu insanlar nasıl yas tutacaklar, nasıl kabir ziyareti yapacaklar? Kendi inançlarına göre yas tutma, kendi geleneklerine göre bir cenaze merasimi yapma hakları ellerinden alınıyor” dedi.

Aziz Güler'in cenazesinin Türkiye’ye getirilmesi için yapılan başvuruda AİHS'nin etkili bir iç hukuk yoluna başvurma hakkıyla ilgili 13'üncü maddesine, ayrımcılık yasağıyla ilgili 14'üncü maddesine de atıfta bulunuldu. Tüm bu maddelere atıfla tedbir talepli olarak iç tüzüğün 39'uncu maddesine göre acil başvuru yapıldı ve mahkemeden “Aziz Güler'in cenazesinin Türkiye'ye intikal ettirilmesi açısından bir tedbir kararı verilmesi” istendi.

EMSAL NİTELİĞİ TAŞIYABİLİR

Aziz Güler davasında AİHM’nin alacağı karar, getirelemeyen başka cenazeler için de emsal niteliği taşıyabilir. Suriye'den Türkiye'ye intikali engellenen çok sayıda cenaze var ve konuyla ilgili AİHM'e ilk başvuru bu. 7 Haziran seçimlerine kadar cenazelerin intikalinde sorun yaşanmadığını belirten Varlık, “Suriye’deki savaş boyunca yüzlerce cenaze geçti. Ne hikmetse 7 Haziran’dan sonra cenazelerin gelişlerinde zorluklar ve engeller çıkarmaya başlandı. 15 Ağustos’tan sonra tüm cenaze girişlerine yasakama getirdiler. Burada siyasal bir ayrımcılık var” diye konuştu.

BİTMEYEN BİR TAZİYE EVİ


Aziz Güler'in İstanbul Beşiktaş'taki evine ise taziye için gelen giden eksik olmuyor. Ağabey Ersin Umut Güler,  “Kardeşimi toprağa veremedik henüz. Toprağa versek, hayat normale dönmese de başka bir şekle girecek. Ayın 21'inden beri cenaze evi halimiz devam ediyor. Sürekli gelenimiz gidenimiz var, gömememiş olmamızdan kaynaklı” diyor.

Ağabeyi, Aziz Güler'i “güleryüzlü, sevecen ve inatçı bir çocuk” olarak tanımlıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü son sınıf öğrencisi olan Güler, Sosyalist Demokrasi Partisi MYK üyesiydi; DİSK'e bağlı öğrenci gençlik sendikası Genç-Sen'in de kurucularındandı. Ağabeyinin aktarımlarına göre öğrenci hareketi içerisinde aktif olan Aziz Güler, Ankara'da TEKEL eylemlerinde çadırlarda işçilerle kaldı, THY grevine destek vermek için işgal eylemi yaptı, IMF karşıtı eylemlerde yer aldı. Öğrencilerin sorunlarını dile getirmek için mecliste CHP ve HDP grup toplantılarına katıldı, çeşitli ulusal televizyon kanallarında programlara çıktı. Aziz Güler, Kobani'deki IŞİD kuşatmasına ve yıkıma da Suruç'tan tanıklık etmişti.

'ANKARA'DAN GELEN TALİMAT'

2014 yılının kasım ayında Aziz Güler sınırı geçerek Rojava'ya gitti. Cizire Kantonu'na bağlı Serekaniye Bölgesinde IŞİD üyelerinin döşediği bir mayına basarak 21 Eylül'de hayatını kaybetti. Öldüğünde 27 yaşındaydı.

Babası Mehmet Güler bir gün sonra Suruç Kaymakamlığı'na başvuruda bulundu. Kaymakamlık babaya cenazelerin intikalini engelleyen bir Bakanlar Kurulu kararı olduğunu söyledi. Ancak aile avukatları herhangi bir Bakanlar Kurulu kararına ulaşamadı. Bunun üzerine Suruç Kaymakamlığı'na yazılı bir talepte bulunduklarını söyleyen Avukat Sinan Varlık şunları söyledi: “Suruç Kaymakamlığı ile yaşadığımız diyalogumuz iyi geçti. Kaymakamlık, talebimizin gayet hukuksal olduğu, cenazelerin geçişi konusunda hiçbir yasal engelin bulunmadığını ancak Ankara'dan siyasal bir talimat geldiğini açık ve net bir şekilde beyan etti.” Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'ne tedbir talebiyle başvuru yapıldı. Anayasa Mahkemesi “ailenin manevi bütünlüğünün sarsılmadığı” gerekçesiyle bu talebi reddetti.

‘EN KÖTÜSÜ BELİRSİZLİK'

Avukat Sinan Varlık belirsizliğin yıpratıcı olduğunu şu sözlerle vurguluyor: “Şimdi zaten aile, hem kaymakamlık makamı tarafından hem Anayasa Mahkemesi tarafından hem de siyasal iktidar tarafından bir belirsizliğe mahkum ediliyor. Aslında bizim açımızdan en önemlisi bu belirsizliği ortadan kaldırmak. Ret ya da kabul fark etmez ama bu belirsizlik sona ersin.”

Aziz Güler'in cenazesi bir haftadır Kamışlı'daki bir hastanede bekliyor. Baba Mehmet Güler 23 Eylül'den beri oğlunun başında, avukat Sinan Varlık Strasbourg'da, ağabey Ersin Umut Güler İstanbul'da... Her üçü de AİHM'den olumlu bir karar çıkmasını ve bu kararla Suruç Kaymakamlığı'na başvurmayı ümit ediyor.,

(Deutsche Welle Türkçe)