M. Serdar Korucu / CNN TÜRK

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin TBMM'de Salı günü yapılan grup toplantısında azınlık vakıflarına geri verilen gayrimenkullerin bedelinin 2 milyar doları aştığını söylemesi ardından gözler bir kez daha iade sürecine çevrildi.

2003 yılında başlayan iade sürecinde gayrimenkullerin değerine ait ne Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde ne de cemaat vakıflarının içinde bir çalışma yapılmış değil. Ekspertiz çalışması yapılmadığı için değer belirlemek mümkün olmuyor. Bu nedenle Başbakan'ın 2 milyar doların üstü olarak ifade ettiği mülklerin bedelinin neye göre hesaplandığı bilinmiyor.

"MÜLKLERİN PARASAL DEĞERİYLE İLGİLİ VERİ YOK"

Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışmalarını sürdüren Vakıflar Meclisi'nde azınlık cemaatlerine ait vakıflarının temsilcisi olarak görev yapan Laki Vingas "Parasal değer üzerinden konuşamam çünkü elde böyle bir veri yok." diyor ve ekliyor: "2003'ten günümüze cemaatlere iade edilen önemli gayrimenkuller var. Bu gayrimenkullerin büyük bölümü metruk ve değerlendirilmemiş durumdaydı. Başbakan bu mülklerin bugünkü değerlendirilmiş durumdaki ederlerine yönelik yorum yapmış olabilir. Zaten mülklerin parasal değerleri her gün değişebilir. Bu ekonominin durumuna bağlı"

"SÜRECİN YARISI TAMAMLANMIŞ DURUMDA"

İade sürecinde 1560 mülk için müracaat edildiğinin altını çizen Vingas, "Yüzde 20-25'i arasında iade söz konusu. Ancak talepler arasında mükerrerler de var, hiçbir evrağın ispat edilemedikleri de. Bu nedenle ben bu mülklerin sadece matematiksel olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söylüyorum. Sürecin yarısı tamamlanmış durumda" diyor.

"İADE OLMAZSA CEMAATLERİN GELECEĞİ OLMAZ"

Laki Vingas, iade sürecinin iki nedenle önemli olduğunu söylüyor: "İlk olarak bir mülkiyet hakkı mesuliyeti var. Bu gayrimenkuller gasp edilmiş durumdaydı, iade edilmeleri gerekiyor. İkinci olaraksa bu süreç kadim toplumların yaşamlarını sürdürmesi için gerekli. İade olmazsa bu halkların geleceği olmaz. Kendilerini bu geniş toplumda ayakta tutamayacak durumdalar. Ancak mallarının iadesi ile kültürlerini, gazetelerini, okullarını, hastanelerini ayakta tutabilecekler. Bu süreç çok az kalmış demogkrafik yapılarını destekler. Böylece 100 yıl boyunca haksızlığa uğrayan bu halklar daha iyi yaşayabilirler. Keşke 2 milyar dolar değil daha yüksek olsaydı."

Herkesin vicdanen iade edilmesi gerektiğini kabul ettiği bir kısım gayrimenkulün bulunduğunu belirten Vingas, bu mülklerin bir kısmının halledilmesi için siyasi konjontürün yeşil ışığını beklediklerini söylüyor. İsteği ise Vakıflar Kanunu'nun geçici 11. maddenin değişmesi: "Bu madde tüm beklentileri karşılamıyor. Üçüncü şahıslara giden mallar var, zilyetlik hakkı var. Bir açılımın daha yapılması gerektiği konusunda konsensus var. Ancak böyle bu sayfa kapanabilir. Bütün vakıfların beklentisi olan mülkler olsa da kanun eksik kalıyor. Geçmişe yönelik sorunları bir an önce bitirmek gerek."

Vakıflardan gelen sürecin ağır işlediğine yönelik eleştirilere ise Laki Vingas, "Evet iade yavaş işliyor ama doğru işliyor. Önemli olan sağlıklı ilerlemesi." diye yanıt veriyor.

Vingas'a göre iade süreci kadar önemli olan bir başka konuysa mülklerin nasıl değerlendirileceği: "Mülklerin iadesinin yaratmış olduğu pozitif değerlerle birlikte onları doğru kullanma ve şeffaf yönetme şartlarının da sağlanması gerekiyor. Her toplum demografik yapısına, geleneklerine ve yönetişim imkanlarına göre kendi örgütlenme sistemini kurabilme özgürlüğüne de sahip olmalıdır. Sağlanması gereken bu imkan mülk iadesi kadar değerlidir."