Anayasa Mahkemesi (AYM), halen cezaevinde olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Aysel Tuğluk ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel hakkında 6-8 Ekim Kobani davası kapsamında ikinci kez tutuklanmasıyla ilgili bireysel başvuruyu da reddetti.

AYM’ye davaya dair yazı gönderen Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Aysel Tuğluk’un kesinleşen 10 yıl hapis cezasının, Sebahat Tuncel’in ise Diyarbakır’daki tutuklama kararının infaz edildiğini, Kobani soruşturması kapsamında verilen tutuklama kararlarının ise henüz infaz edilmediğini belirtti.

Esasa girmeden tutuklamanın “siyasi” olduğu iddiasını incelemeyen AYM, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden kendisine gelen bilgiyi esas alarak, gerekçesinde Tuğluk ve Tuncel’in daha önce başka suçlardan tutuklandığını ve bunların infaz edildiğini belirtti.

Bu nedenle ikinci tutuklamanın uygulamaya konulmadığını savunan AYM, Kobani soruşturması kapsamında “Özgürlükten yoksun bırakılmaları söz konusu değil” dedi. AYM, daha önce HDP Eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken hakkında da benzer bir karar vermişti.

Kürt kadın siyasetçiler Tuncel ve Tuğluk hakkında verilen kararı Avukat Reyhan Yalçındağ, MA’dan Berivan Altan’a değerlendirdi.

'AİHM’E TAŞIYACAĞIZ'

Tutuklu Siyasetçiler Tuğluk ve Tuncel kararının da AYM’nin kendi içtihatlarına aykırı olduğunun altını çizen Yalçındağ, “Bu insanların diğer dosyalarında tutukluluk halleri ortadan kalktığında ne olacak? Siz reddettiğiniz için bu insanlar yine tahliye edilmeyecek. Her türlü hukuksuzluğa tevessül ediyorlar ki tek bir Kürt seçilmiş, Kürt siyasetçi tahliye olamasın. Bunların uygulamaya çalıştıkları hukukun, hukuk olmadığını hepimiz biliyoruz. Yazılı hukuk kurallarına uyulmuyor bırakın içtihada dönmüş kararları uygulamalarına… Ama bizzat yasanın, Anayasa’nın kendine uyulmadığı bir süreçten geçiyoruz. Bu insanların siyasi kimlikleri, politik duruşları ve geçmişte imza attıkları siyasi mücadeleden kaynaklı bunlar yaşanıyor. Artık yargının siyasallaştığı değil. Siyasetin, yargıya, yargı bürokrasisine döndüğü bir dönemdeyiz. Bu ortamda hiç kimsenin temel hak ve özgürlüklerinin korunacağına inanmıyoruz. Bunu 24 saat yaşıyoruz, görüyoruz” dedi.

Yalçındağ, AYM’nin verdiği Tuğluk ve Tuncel kararlarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacaklarını da sözlerine ekledi. Yalçındağ, “demans” hastalığı olan hasta tutuklu Tuğluk’a dair de Adli Tıp Kurumu Üst Kurulu ve Kocaeli İnfaz Hakimliğine yaptıkları itiraz süreçlerinin devam ettiğini, Türkiye İnsan Hakları Vakfından edindikleri bilimsel mütalaayı da ilgili kurumlara sunduklarını belirtti. Yalçındağ, son olarak şunu söyledi:

“Umuyor ve diliyorum ki; bu akıl, vicdan ve hukuk tutulması haline son verilir. En azından hasta mahpuslarla ilgili bir adım atılır.”

HDP'Lİ BEŞTAŞ: ANAYASA’YA AYKIRI

HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş da AYM’nin, tutukluluk kararlarını “esastan incelemeden” karar vermesinin Anayasa’ya, AİHM ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı bir şekilde ret kararı verdiğini söyledi. AİHM Büyük Dairenin Demirtaş- Türkiye kararında tüm HDP’li siyasetçileri kapsayan bir karar verdiğini hatırlatan Beştaş, “AİHM, HDP’li siyasetçilere yönelik yapılan yargılamaların, kararların, iddianamelerin, Kobani kumpas davasını da özellikle not etmiş ve bunların siyasi gerekçelerle açıldığını, AİHS’nin 18’inci maddesinin ihlal edildiğine karar verdi. AİHM, ilk kez Türkiye aleyhinde 18’inci maddeden ihlal kararı veriyor. Biz yargının bize karşı tutumunun hukuki olmadığını, siyasi olduğunu her zaman dile getirdik. Siyasi iktidarın talimatları, görüşleri, açıklamaları dolayısıyla yargı eliyle bizi siyaset dışına itmeye çalıştığını dile getiriyorduk. AİHM’de bunu doğruladı” diye konuştu.

"HUKUKSUZLUKTA ISRAR EDEN BİR KARAR"

AYM’nin “Anayasa’ya, AİHM içtihatlarına, AİHS’ye” bağlı olduğunun da altını çizen Beştaş, şöyle devam etti:

“AYM kendi bağlı olduğu Anayasa’yı da, sözleşmeyi de, AİHM kararlarını da dikkate almadı. AYM, Sevgili Sebahat ve Aysel’e diyor ki; ‘Siz başka dosyadan tutuklusunuz hele bir tahliye olun, ikinci tutuklama infaza geçsin o zaman bakarız’ diyor. Böyle bir bakış açısı olamaz. Kobani kumpas davası baştan sona siyasi bir kararla açılan bir davadır. İktidarın bu konuda kampanya yürüttüğü, HDP’yi demokratik siyasetin dışına itmek için kullandığı en önemli davadır. Bu yönüyle AYM’nin değerlendirme yapması zorunludur. Tutuklama gerekçelerine, siyasi kimliklerine, iddialarına bakması lazım. İlla mağduriyet olması gerekmiyor. Yine ihlal kararı verilebilir. Bu yönüyle hukuksuzlukta ısrar eden bir karardır. Biz sadece hukuk arıyoruz. Hukuka dayalı yargı, kuvvetler ayrılığına dayalı bir yargı talep ediyoruz.”

Tuğluk hakkında verilen kararın çok daha vahim olduğunun altını da çizen Beştaş, “Aysel Tuğluk cezaevinde kalamaz durumda hastalığı bütün dünyada duyuldu. Bu insani ve vicdani olarak da kabul edilemez” dedi.

Kaynak: Evrensel