Anayasa Mahkemesi, Kobani soruşturması kapsamında HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın ikinci kez tutuklanmasıyla ilgili başvuruda tartışmalı bir karara imza attı.
Ankara’da 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, aynı gün Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından silahlı terör örgütüne üye olma ve halkı suç işlemeye alenen tahrik etme suçlarından tutuklandı.
Savcılığın tutuklamaya sevk yazısında Figen Yüksekdağ, Kobani ve Hendek olayları nedeniyle suçlandı.
DAVA AÇILDI
Ankara Gazetecisi’nde yer alan habere göre; Diyarbakır Savcılığı, daha sonra Yüksekdağ hakkında silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, terör örgütü propagandası yapma, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, suç işlemeye alenen tahrik etme, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma suçlarından cezalandırılması istemiyle dava açtı.
Ancak Diyarbakır ile Ankara’daki mahkemeler arasında yetkisizlik uyuşmazlığı çıktı, dosya ortada kaldı. Yargıtay, 2017’de davaya Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bakmasına karar verdi.
KOBANİ DOSYASINDAN DA TUTUKLANDI
Figen Yüksekdağ, daha sonra 20 Eylül 2019 tarihinde Kobani soruşturması kapsamında tutuklandı. Aynı gün Selahattin Demirtaş hakkında da tutuklama kararı verildi.
Bu süreçte Demirtaş ve Yüksekdağ’ın arasında bulunduğu 108 HDP’li siyasetçi hakkında Kobani davası açıldı. Dosya bu kez Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleşti.
Figen Yüksekdağ, Kobani soruşturması kapsamında tutuklanmasına ilişkin bireysel başvuruda bulundu.
AYM: İKİNCİ KEZ TUTUKLANSA DA HAK İHLALİ YOK
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.
Kararın gerekçesinde şu değerlendirmeler yapıldı:
“Somut olayda başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı bir soruşturmada silahlı terör örgütüne üye olma ve halkı suç işlemeye alenen tahrik etme suçlarından Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 4/11/2016 tarihli kararıyla tutuklanmış; bu tutukluluğu devam ederken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir başka soruşturmada Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğince devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürmeye azmettirme, birden fazla kişi ile birlikte gece vaktinde suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla yağmaya azmettirme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya azmettirme ve bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürmeye teşebbüse azmettirme suçlarından 20/9/2019 tarihinde tutuklanmasına karar verilmiştir.
Diğer taraftan başvurucunun bulunduğu ceza infaz kurumu, başvurunun konusunu oluşturan 20/9/2019 tarihli tutuklama kararının işleme konulmadığını ve 4/11/2016 tarihinde verilen tutuklama kararına istinaden başvurucunun tutukluluğunun devam ettiğini bildirmiştir. Mezkûr suçlardan verilmiş bir tutuklama kararı bulunmakta ise de başvurucunun 20/9/2019 tarihli tutuklama kararı nedeniyle fiziksel olarak özgürlükten yoksun bırakılması söz konusu değildir. Sonuç olarak somut başvuruya konu edilen tutuklama kararına ilişkin olarak başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahalede bulunulmamıştır.”