Anayasa Mahkemesi (AYM), farklı cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin çeşitli tarihlerde yaptığı bireysel başvurular sonucunda, cezaevlerinde kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kaydedilmesini anayasaya aykırı buldu.
Oybirliğiyle alınan karar, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayınlandı.
'HABERLEŞME HÜRRİYETİ İHLAL EDİLİYOR'
Anayasa Mahkemesi’nin karar metninde iddialara şu ifadelerle yer verildi:
"Başvurucular; kapalı ziyaretlerdeki görüşmelerin kapalı bölmelerde fiziksel temas olmadan ziyaretçiyle telefonla konuşularak yapıldığını, bu görüşmenin dinleneceğine ve kaydedileceğine dair mevzuatta bir hüküm olmadığını belirtmiştir. Ceza İnfaz Kurumu yönetimine başvurarak uygulamanın yasal dayanağını sorduklarını, verilen cevaplarda belirtilen mevzuat hükümlerinde kapalı görüşlerin dinlenip kayıt altına alınabileceğine ilişkin hüküm olmadığını ifade etmiştir.
Başvurucular, bu uygulama gereğince aileleri ile yaptıkları görüşmelerin dinlenip kaydedilmesinin hukuka ve mevzuata açıkça aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Bir kısım başvurucu; infaz hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin haksız karar verdiğini, savcı mütalaasının kendilerine tebliğ edilmediğini, mahkemelerin gerekçesiz karar verdiğini iddia etmiştir. Başvurucular bu nedenlerle haberleşme hürriyetinin, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür."
'ÖZEL VE AİLE HAYATINA SAYGI İLE HABERLEŞME HÜRRİYETİ KAPSAMINDA'
AYM'nin değerlendirmeleri ise şöyle:
“Başvurucuların iddialarının özünün kapalı görüş sırasında aile bireyleriyle yaptıkları görüşmelerin teknik araçla dinlenmesine ve kaydedilmesine yönelik olduğu anlaşılmıştır. Ziyaret hakkının mahpusun yakınları ile haberleşmesini de içeren, ziyaretçiler vasıtasıyla dış dünya ile ilişki kurarak sosyal hayatı sürdürmesini ve aile birliğinin devamını sağlamaya yönelik bir hak olduğu, bu özelliği ile de özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti kapsamında kaldığı açıktır.
Mahpusların yakınlarının ziyaretleri aracılığıyla kendisi ve yakınlarını ilgilendiren haberleri doğrudan öğrenme ve ortak konular üzerinde konuşma fırsatı elde ettikleri de gözetildiğinde ziyarette yapılan konuşmaların belli bir samimiyet ve mahremiyet içerebileceği, mahpusların da anılan görüşmelerde mahremiyet sağlanacağına ilişkin makul beklenti ile hareket edebilecekleri açıktır.
Bu nedenle ziyaret anında yapılan görüşmelerin teknik araçla dinlenerek kaydedilmesi ve bu kayıtlardaki ifadelerin idare tarafından daha sonra mahpus aleyhine kullanılabilmesi ihtimalinin olması hâlinde mahpus ile yakınları arasındaki görüşmenin ziyaret hakkının amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik nitelikte bir iletişimi içermeme riski barındırdığı vurgulanmalıdır.”
'SON ÇARE OLARAK BAŞVURULABİLECEK BİR TEDBİR'
Öte yandan AYM, kamu düzeni ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması ile suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla görüşmelerin kayıt altına alınmasının oldukça ağır bir müdahale olduğu gözetildiğinde, ancak son çare olarak başvurulabilecek bir tedbir olduğunu kaydetti.
Yüksek Mahkeme değerlendirme sonunda şu hükmü kurdu:
"Açıklanan gerekçelerle; Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemelere gönderilmesine, Başvuruculara manevi tazminatın ayrı ayrı ödenmesine oy birliğiyle karar verildi."