Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 27 Kasım 2015’te Yeşildere ve Dize mahallelerini abluka altına alan polislerin rastgele açtığı ateş sonucu kolundan vurularak yaralanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski İl Genel Meclisi üyesi Sibel Çapraz’ın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuru karara bağlandı.

Yaşam hakkı ihlali ve tek başına yaşamını idame ettiremez durumda cezaevinde tutulmasıyla ilgili “kötü muamele yasağı” gerekçesiyle yapılan başvuruda, ağır hastalık koşullarına rağmen cezaevinde tutulmayla ilgili “kabul edilemez” kararı verildi.

MA'dan Berivan Altan'ın haberine göre, yaşam hakkı ihlali hususuyla ilgili soruşturma başlatılmaması gerekçesiyle ihlal tespit edilerek, tazminata hükmedildi.

YAŞAM HAKKIM İHLALİ

Vurulmasının ardından savcılık tarafından soruşturma başlatılmamasına ilişkin Çapraz’ın avukatlarınca yapılan başvuruda, Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde ve hâkimlikçe yapılan sorgusunda, yaralanmasıyla ilgili şikâyetini açıkça dile getirmesine rağmen konuyla ilgili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle, Anayasal güvence altında bulunan yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiği belirtildi.

BAKANLIK ‘BAŞVURMADI’ SAVUNMASI

Başvuruya dair AYM’ye görüş sunan Adalet Bakanlığı, Çapraz hakkında yürütülen ceza soruşturması kapsamında yaralandığı belirtilerek, Cumhuriyet Başsavcılığına yaralanma olayıyla ilgili başvuru yapmadığını savundu.

HAYATİ TEHLİKE SABİT

AYM kararında, olayda başvurucunun nasıl yaralandığını ortaya koyan somut bir bilgi ve belge bulunmadığına işaret ederek, “Fakat başvurucunun silahla yaralandığı ve olay nedeniyle hayati tehlike geçirdiği sabittir. Bu nedenle Anayasa'nın yaşam hakkını güvence altına alan 17'nci maddesinin somut başvuruya uygulanabilir olduğu” değerlendirmesine yer verildi.

Mahkeme, yaralanmayla ilgili soruşturma olmadığından yola çıkarak, belge ve bilgi olmadığı gerekçesiyle “eşitlik ilkesinin ihlal edildiği” iddiasını incelemenin de mümkün olmadığına kanaat getirdi.

Yaşam hakkı ihlalinin de usul boyutuyla incelenmesine karar veren AYM, gerekçesinde “başvurucunun nasıl yaralandığını ortaya koyan somut bilgi ve belge bulunmamaktadır. Nitekim Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde güvenlik güçlerince gerçekleştirilen herhangi bir operasyondan söz etmeyen ve nasıl yaralandığını hatırlamadığını beyan eden başvurucu, yaptığı başvuruda güvenlik güçlerince açılan ateş sonucu yaralandığını düşündüğünü söylemiş ve yaralanmasına neden olan kişiler hakkında soruşturma başlatılmamasından yakınmıştır. Bu bakımdan yaşam hakkı kapsamında yapılacak inceleme, zorunlu olarak yaşam hakkının usul boyutuyla sınırlı olacaktır” denildi.

USUL İHLALİ

Kararda, Çapraz’ın yaralanmasına neden olan kişiler hakkında şikâyetçi olduğunu açıkça belirtmesine rağmen herhangi soruşturma açılmadığı kaydedildi.

AYM kararında, bu nedenle yaralanma olayıyla ilgili olarak negatif yükümlülüğün ihlal edilip edilmediğinin tespiti için soruşturma yürütülmesinin Anayasal bir zorunluluk olduğuna vurgu yapıldı. Bu gerekçeyle Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verildi.

Çapraz’ın tedavisi devam ederken tutuklanmasına ilişkin yaptığı kötü muamele yasağı ihlali iddiaları da üç başlıkta incelendi. Çapraz’ın tek başına yaşamını idame ettiremeyecek durumda olmasına rağmen cezaevinde tutulmasıyla ilgili olarak iddialara “süre aşımı gerekçesi” ile kabul edilemez kararı verildi.

TEDAVİ SÜRECİ GECİKTİRİLDİ

Çapraz, Baltalimanı Hastanesi'nde tedavi görmesi gerektiğine ilişkin raporlara rağmen tedavi altına alınmadığını, ceza infaz kurumunda görevli doktorların yakınmalarına gereken önemi vermediklerini, tedavi sürecinin geciktirildiğini, bağırsak torbasını kapatması için sargı bezi kullanmasına rağmen kendisine makas verilmediğini ya da makasın her seferinde saatlerce bekletilerek kendisine verildiğini belirterek, “Sağlanan tıbbi bakımların yetersiz olduğu” gerekçesiyle de başvuruda bulunmuştu.

Çapraz’ın birçok kez hastaneye gitme yönünde yaptığı başvurulara da yer verilen AYM kararında, infaz hakimliğine hastaneye götürülmediğine dair başvuruda bulunup, bulunmadığına dair belge olmadığı ve yargısal yolların tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez kararı verildi.

“Ceza İnfaz kurumlarındaki tutma koşullarının başvurucunun sağlık durumuna uygun olmadığına” ilişkin de AYM, infaz hakimliğine başvuru yapmadığı gerekçesiyle kabul edilemez görüldü.

54 BİN TL TAZMİNAT

Başvuruda, yaralanma olayıyla ilgili olarak yürütülen operasyonda gerekli önlemlerin alınmadığı, şikayetçi olunmasına rağmen herhangi soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle de yaşam hakkının maddi ve usul yönünden ihlal edildiği ileri sürülmüştü.

AYM, bu iddiayla ilgili soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle ihlal tespitinde bulunarak, Çapraz’a 54 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Ayrıca ihlal tespitiyle birlikte sorumluların soruşturulması için kararın Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi.

NE OLMUŞTU?

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 28 Kasım 2015 tarihinde sokağa çıkma yasağı sırasında vurulan Sibel Çapraz, ağır yaralanmıştı.

Hastaneye kaldırılan Çapraz’ın tedavisi devam ederken, hakkında açılan soruşturma kapsamında 2 Mart 2016’da tutuklandı. 96 günlük tedavi sürecinde 15 ameliyat geçirdi.

Tutuklandığında İstanbul'da tedavi gördüğü hastaneden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ameliyatı için taburcu edildi.

Yaralanma nedeniyle ağır hastalanan Çapraz’ın, bu koşullarda cezaevinden tahliye edilmesi için Uluslararası Af Örgütü de dahil olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu kampanya yürütmüştü. Çapraz, kalın bağırsağı dışarıda ve kolunun tedavisi yarım bırakılarak, tekrar cezaevine gönderilmişti.

Çapraz, yargılamanın 28 Şubat 2017’de görülen dördüncü duruşmasında ev hapsi şeklindeki adli kontrol kararıyla tahliye edilmişti. Yargılamanın sonucunda Çapraz’a “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Karara ilişkin istinaf süreci devam ediyor.