İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2019 raporuna göre cezaevlerinde 458’i ağır olmak üzere bin 334 hasta tutuklu bulunuyor.

Dünyaya hızla yayılan koronavirüs (Kovid-19) salgınında en riskli grupların başında hasta tutuklular geliyor.

Adalet Bakanlığı’nın dün yaptığı açıklamada, virüse karşı cezaevlerinde tedbirlerin alındığını açıkladı. Ancak tedbirlerin yetersiz olduğunu düşünen kamuoyunun endişeleri sürüyor.

Ankara Tabip Odası (ATO) Genel Sekreteri Ali Karakoç, yaşlı ve kronik hastalıkları bulunan tutukluların risk grubunda olduğunu ifade ederek, “Cezaevi kapasitesi 2015’ten sonra hayli arttı. Bu başlı başına insani bir ortamın olmadığının göstergesi. Bulaşıcı hastalıklar bu ve benzeri ortamlarda daha fazla risk teşkil eder” uyarısında bulundu. Karakoç, “Hiç düşünmeden cezaevlerinde bulunan hasta tutuklular tahliye edilmeli” çağrısında bulundu.

TUTUKLULAR YAKINLARIYLA GÖRÜŞMELİ’

Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı tedbirler içerisinde görüşlerin kısıtlanması ve telefon görüşme sürelerinin uzatılmasına değinen Karakoç, “Cezaevi girişlerinde gerekli kontroller yapılır, tespitleri pozitif olan hiç kimse içeri alınmaz, onun dışında şüphesi olmayan kişilerin yakınlarıyla görüşmesi gerekiyor” dedi.

Koronavirüse karşı kişisel hijyenin önemine dikkat çeken Karakoç, “Ama tutuklular istediği zaman duş alacak suya bile ulaşamıyor. Tutuklular sınırlı zamanlarda banyo yapabiliyor. Bir an önce bunun önüne geçilmeli. Tutukluların sağlığı ve güvenliği devletin koruması altındaysa gereği yapılmalıdır. Hijyen için gerekli malzemeler cezaevinde bulunan kişilere ücretsiz dağıtılmalı, hükümlü ve tutuklular gidip kendileri kantinlerden almamalı. Cezaevlerinde çok dar alanlar mevcut ve tutuklular buralarda tutuluyor. Düzenli havalandırma yapılmalı, hükümlü ve tutukluların havalandırmaya çıkması bu dönemde çok önemli. Bağışıklık sistemlerinin iyi olması gerekir bunun için de beslenme ihtiyaçları daha iyi hale getirilmek zorundadır” diye konuştu.

‘CEZAEVİ ÇALIŞANLARI RİSK’

Cezaevi görevlilerinin tutuklular açısından risk teşkil ettiğini dile getiren Karakoç, “Çalışanlar sürekli eve gidip geliyor. Onların halk otobüslerini kullanmaması gerekir, özel araçlarla taşınmaları lazım. Mümkün olduğunca toplumdan izole edilmeleri gerekir. Çünkü bu virüsü cezaevlerine taşıyacak kişilerin başında bu çalışanlar geliyor” diye konuştu.

‘TANI MERKEZLERİ AZ’

Virüs için kurulan tanı merkezlerinin az olduğu eleştirisinde bulunan Karakoç, “Türkiye’de uluslararası akreditesi olan 35 tane üniversite var. Bu üniversite hastanelerin hepsinde testin yapılması gerekiyor. İstanbul gibi devasa 15 milyon nüfusa sahip bir şehirde, sadece bir merkezin olması yanlış. Bu cezaevleri için de geçerli. Testin bir an önce sonuç vermesi ve gerekli tedbirlerin alınması, yayılmaması için çok önemli” şeklinde konuştu.

‘SAĞLIK BAKANLIĞI ŞEFFAF OLSUN’

Kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunan Karakoç, şu uyarılarda bulundu:

“Herkese sesleniyorum acil olmadığı sürece hastanelerde yığılma yapılmasın. Acil olmayan vakalar acile başvurmasın. Gerçekten acil olan bir vakanın hakkına girmiş olursunuz. Sağlık çalışanlarına çok fazla ihtiyaç olduğu bir dönem. Ne yazık ki hastanelerde sağlık çalışanlarının korunması için gerekli ekipmanlarda sıkıntılar var. Bir an önce acil olarak çözüm bulunması lazım. Sağlık çalışanları korunmazsa, toplum sağlığını da tehdit ederler. Sağlık Bakanlığı’na çağrım şeffaf olsunlar.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı