Beşiktaş maçı, Antalya için öncelikle yeni stadın heyecanı  demekti ve pek tabi yeni statlarında iyi bir başlangıç yapmak istiyorlardı.  Antalya, sonunda mimarisiyle göz zevkimizi de doyuran şehire yaraşır bir futbol stadı kazandı.  Ne var ki aynı şeyi zemin için söyleyemiyoruz. Beşiktaş maçında stadı açacağım telaşı, hazır olmayan bir zemin sonucunu doğurdu. Sakatlık olmaması günün bir lütfu olsa gerek.

Antalyaspor maçı, pazar günü oynanan derbinin beraberlikle sonuçlanmasının ardından Beşiktaş için galip gelmesi halinde puan farkını dörde çıkarması anlamını taşıyordu. Bu da yoğun maç trafiğinde hem önemli bir avantaj, hem de rakiplerine karşı dokuz hafta sonunda bir gövde gösterisi demekti.

Beşiktaş’ta Gökhan Töre ve Sosa  gibi iki önemli silah kadroda yoktu…  Maç öncesi sorulan soru ise Şenol Güneş’in Necip’i  tercih edip etmeyeceği idi ve eğer ederse Necip’in nasıl  bir performans ortaya koyacağına dairdi.

SOSA VE TÖRE OLMAYINCA

Gökhan Töre ve Sosa’nın yeteneklerine ve Beşiktaş için önemine elbette diyecek yok. Ancak her iki oyuncun da temel problemi basit oyundan ziyade zor oyunu seçmeleri, ayaklarında topu çok fazla tutmaları peşi sıra kaybettikleri toplarla rakibe hücum şansı vermeleriydi. Bunun en son örneğini Lokomotiv Moskova maçında Sosa’nın kaptırdığı topun Beşiktaş kalesinde gol olarak sonuçlanması ile gördük. En kötüsü ise Sosa’nın kaptırdığı topun peşinden koşmaması idi. Güneş’in tepkisi buna çabuk oldu ve Sosa’yı kenara aldı.

Necip geçen sezon Bilic’in jokeriydi. Bilic onu nereye koyarsa oynadı, stoperde oynadı, sağ bekte oynadı, orta sahada Atiba ile birlikte oynadı. Şenol Güneş de ondan vazgeçmedi. İlk on birde olmasa bile, ligin başından bu yana Necip’e oyunun ikinci yarılarında hep şans verdi.

Ne var ki Necip Beşiktaş altyapısından A takımına çıktığı günden bu yana hep savunma yönüyle önümüze çıktı. Oysa altyapıda onu öne çıkaran oyunun her iki yönünü oynayabilmesiydi.   Antalyaspor maçında Necip’in ilk on birde başlaması kafasında sürekli hücumu düşünen bir takımda neler yapabileceğini gösterecekti bize…  

Ki gösterdi de... Hem tempo, hem de organizasyon anlamında Oğuzhan merkezli oyunda ilk yarıda Atiba ve Necip’ten lig ortalamasının hayli üzerinde  bir performans  izledik. Bu üçlü hem kale önünde savunmada, hem hücumda doğru pas seçimleri ile akışkan, hızlı ve de örgütlü bir oyun sergiledi. Öyle bir örgültü oyun ki bu 7-8 pası üst üste yapabiliyor ve rakibini abondene edebiliyor... Ve en önemlisi her maç kendini büyütüyor... Tabi bu oyunda Antalya’nın açık bir futbolu tercih etmesini de etken olarak saymalıyız.

SAHADAKİ ÖRGÜTLÜ OYUNA TEK MUHALİF QUARESMA

Necip Antalya maçında oyununu maçın ilk golü ile süsledi. Bu gole cevap ise Eto’dan Beşiktaş savunmasının dalgınlığı ile geldi. Ancak Eto o gölü atan kadar Beşiktaş öyle bir kimlik koymuştu ki sahaya, bir gol ile yetinmeyeceği çok açıktı  . Nitekim Necip’in golünden sonra sahada bu oyuna muhalif tek oyuncu Quaresma’nın ortasında top kaleye gidecek ve Beşiktaş yeniden öne geçecekti. Bu golün Quaresma’nın hanesine yazılması ise ayrı bir gariplik. Ya Mario Gomez’e ya da kalecinin kendi kalesine attığı gol olarak yazılmalıydı. Orta yapan oyuncuya golü yazmak mantığı zorluyor…

ÖRGÜTLÜ OYUN

Atiba, Necip, Oğuzhan ve Olcay Antalyaspor maçında takımın nasıl oynaması gerektiğini anlattı bizlere. Basit, işlevsel ve de örgütlü… Bu isimler maç boyunca boşa kaçıyor, pas alıyor pas veriyor…  Ancak Quaresma, Töre ve Sosa işin içine karıştığında çalımlar artıyor peşi sıra top kayıpları da artıyor. Quaresma, Töre ve Sosa takımın için en basit pası bulup en doğru çalımı atmak zorunda… Doğru çalımın örneğini Atiba 89.dakika üç kişiyi çalımlayıp Olcay'a çıkaracağı pas ile örnekeledi. Atiba bu hareketleri bize orta sahada 6 numara oynayan bir oyuncu kimliği ile yapacaktı ki ekran başındaki bizler o vakitlerde Atiba'nın çıldırmış olabileceğini düşünecektik.

Tabi biz bu oyunculara bu eleştirleri burada rahtlıkla yaparken Şenol güneş bu oyuncularla ligi götürmek ve takım içinde kazanmak zorunda... Güneş bunu bize Quaresma'ya 68. dakikaya kadar sabrederek gösterdi bize. Oyundan çıkarken Quaresma'nın yanına gitmesi ve tebrik etmesi ise yine onun tecrübesiydi... Onu 68. dakikaya kadar oyunda tutması  63 dakikada maçtaki belkide tek doğru pasını Beck’e   verme şansını da verdi.  Beck ise Gomez’e nasıl orta yapılması gerektiğini pratikte Quaresma’ya ve hepimize göstermiş oldu. Beck içinde ayrı bir parantez açmak gerekiyor savunmada yanlız kendi işini yapmıyor arkadaşlarının açıklarını kapatmak içinde koşuyor.

BİLİC VE GÜNEŞ'İN OYUN ANLAYIŞLARI AKRABA

Beşiktaş'ın bu sezon en büyük şansı  Şenol Güneş olduğu muhakak... Bilic ile yolların ayrılması ne kadar yanlış ise Bilic'in karşılığında Güneş'in tercih edilmesi o kadar doğruydu... Bugün Beşiktaş'ın bir şölen havasında oynadığı oyun Bilic'in Güneş ile akraba olan oyun anlayışından kaynaklanıyor.