Aşırı alınganlık şüphecilik ve özgüven eksikliği anlamına geliyor ve hem kişiye, hem ilişkilerine zarar veriyor.

Alınganlık, pek çoğumuzun yaşadığı sosyal bir fobi olarak değerlendirilir ve içerdiği anlamlar bakımından yön değiştirir. Genel inanışa göre ilerleyen yaşla birlikte görülür ve bu özelliği nedeniyle kişilik bozulması olarak da sınıflandırılır. Ancak herkes bir ölçüde alıngandır.

Alınganlık düzeyimizi belirleyen ise yaşadığımız kültür ve toplumun yapısı. Eğer çevremiz en küçük sorunda şiddetli tepki veriyorsa, biz de o ölçüde alıngan davranıyoruz ya da genel yapı olarak daha rahat, esnek davranan bir çevrede yaşıyorsak biz de daha rahat davranabiliyoruz. Bu değerler karıştığında işler de tersine dönüyor. Daha hassas olan bir çevrede rahat davranıyorsak bu defa duyarsız olmakla suçlanıyoruz ya da esnek bir çevrede titiz, takıntılı olmakla eleştirilebiliyoruz. Bu dengeler arasında uyum sağlayamadığımızda ise durum gerçekten abartılı bir hal alıyor ve aşırı alınganlık dediğimiz sorun ortaya çıkıyor. Bu da bizi başka bir sonuca ulaştırıyor.

ALINGANLIK FARKLI DUYGULARI DA İÇERİYOR: ŞÜPHECİLİK VE ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ

Alınganlık zaman zaman sıkıntı yaratan bir duruma dönüşebilir. Özellikle ikili ilişkilerde can sıkıcı ve zarar verici olabiliyor. Taraflardan birinin gereksiz yere ya da anlamsız alınganlıkları ilişkiyi yaralayabiliyor. Çünkü, alınganlık farklı duyguları da içeriyor; şüphecilik ve özgüven eksikliği gibi.

Kendine güvensiz insanların yaşadıkları en yoğun duygu alınganlıktır. Hemen hemen herkesin tavırlarına bir anlam vermek bu tip alıngan insanlara özgü bir tavırdır.

ALINGANLIK, BAŞKALARININ HAYATIMIZA MÜDAHALE ETMESİNE İZİN VERMEK DEMEK

Yaşanılan yere ve kültüre göre bütün kavramlar değişiyor, değerler değişiyor. Hayat bu kadar çok çeşitlilik gösteriyorken, biz de başkalarının ne dediğine, ne düşündüğüne takılıp kalıyoruz.

Alınganlık başkalarının hayatımıza müdahale etmesine izin vermektir. Aynı zamanda başkalarının hayatlarına da girmektir. (kadınlaralemi)