Rengin Arslan / BBC Türkçe

“Aday olma süreci başladığında ben ilk annemlere sordum. Tehlikeli bir süreç olabileceğini söyledim. Gidip belgelerimi teslim edeyim mi diye sordum.”

Milletvekilliği için aday adayı olmaya karar verme sürecini böyle anlatıyor Barış Sulu. Adaylığa giden yol, pek çokları için bir partide kendine yer bulma, kulis yapma, siyasetin labirentlerini iyi tanıma gibi tanımlarla tarif edilebilir. Sulu için ise “tehlikeli” olabileceğini düşündüğü bir adım.

Bunun nedeni Barış Sulu’nun Türkiye’nin ilk açık kimlikli eşcinsel adayı olması. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Eskişehir aday listesinde altıncı sıradan aday gösterildi.

HDP yüzde 10 barajını aşsa da Meclis’e gitmesi mümkün görünmüyor ama onun bunu önemsediğini söylemek zor. Asıl derdi seçimlere kadar LGBTİ bireylerin sorunlarıyla ilgili olabildiğince fazla şey söylemek.

Peki başka toplumsal konularla ne kadar ilgileniyor? Buna, şu sıralarda Demokratik Toplum Kongresi'nin çözüm süreci üzerine raporunu okuduğunu söyleyerek yanıt veriyor.

'BEN BURADAYIM DEMEK BİLE POLİTİK'

Sulu ile Porsuk çayı kenarındaki genelde öğrencilerin gittiği kafelerden birinde sohbet ediyoruz. Pek çok adayın aksine, üzerinde takım elbise yok. Konuşması, hali tavrı bildiğimiz siyasetçilere pek benzemiyor.

Önce neden aday olduğunu soruyorum. Yanıtı “politika yapmaya” odaklanıyor. Bunu söylerken hem LGBTİ bireylerin politika yapmaktan uzak durmuş olmasını eleştiriyor hem de Türkiye’deki siyasetin tek sesliliğini.

Sulu, “Taleplerimizin hepsi politik. Varoluşumuz engelleniyor, görmezden geliniyor. Ben ne söylersem söyleyeyim zaten politik. Ben buradayım demem bile politik. O yüzden politika yapacaksak artık yapmamız gerekiyordu” diye açıklıyor adaylık kararı verişini.

Barış Sulu, ilk açık kimlikli eşcinsel milletvekili adayı. Ancak lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks bireyleri de kapsayan LGBTİ hareketinden bir aday daha var. Trans birey Deva Özenen Anadolu Partisi’nin İzmir ikinci bölgede beşinci sıra adayı.

'DİĞER PARTİLER BENDE VE LGBTİ HAREKETİNDE HÜSRAN YARATTI'

Bundan yıllar önce de bir aday çıkmıştı milletvekilliği yarışında. 2007 yılındaki seçimlerde Demet Demir ÖDP’den aday gösterilmişti.

Fakat bundan sonra uzun süre LGBTİ bireyler seçim meydanlarına yaklaşmadı. Bu seçimlerde ise dört LGBTİ birey HDP’den, bir trans da CHP’den aday adayı oldu. Sulu bunu bir hayal kırıklığı olarak niteliyor.

“LGBTİ hareketi Gezi eylemlerinde 20 yıldır yaptığı yürüyüşlerde olduğundan daha çok görünür oldu. Hareket bunu okuyup hem AKP’den hem CHP’den aday adayı olanlar olur diye düşündüm. CHP’den kimsenin giremiyor olması çok şaşırttı. CHP’nin parti olarak böyle bir hamle yapmasını bekliyordum. Kaçırdılar bu fırsatı. Bu seçim benim için bütün partiler açısından hüsran yarattı. LGBTİ açısından da hüsran yarattı” diye özetliyor.

ANNESİ BABASI NE DİYOR?

Peki başta ifade ettiği gibi korkmakta haklı mıydı? Tehlikeli bir süreç oldu mu bu onun için? Twitter’dan tehditler geldiğini, Facebook’taki kampanya sayfasına da benzer şeyler yazıldığını söylüyor. Bunlar karşısında ne hissettiğini sorduğumda, “rahatsız edici” diyor sadece.

Peki ya ailesi? Gidip onlara danıştığı zaman ne yanıt vermişler? Sulu annesinin de babasının da arkasında olduğunu söylüyor. Küçüklükten beri rahat büyütüldüğünü ekliyor bu arada.

Bunun yanında anne ve babasının yıllardır CHP’ye oy verdiğini de söylüyor. “Ama bu kez HDP’ye ikna ettim onları” diye ekliyor hafif bir zafer edasıyla.

'KONU LGBTİ OLUNCA SAĞCISI SOLCUSU FARKETMİYOR'

Parçası olduğu LGBTİ bireylerinin durumunu “Biz toplumun her kesimi için en kötü durumdayız. Solcusu da sağcısı da fark etmiyor bazen” diye tarif ediyor.

Sonra bunu biraz daha iyi açıklamak için şu örneği veriyor: “Bülent Ersoy mesela. O kadar baş tacı ediliyor. ‘Oğlum olsa askere göndermem’ dediği gün, trans olduğu hatırlatıldı ona. Sen de dönmesin denildi.”

Siyaset yaparak değiştirmek istediği şey de bu aslında: algılar.

“Algıları değiştirmek istiyoruz. Benim kim olduğum, cinsel yönelimim kimseyi ilgilendirmez bir taraftan. Ama Türkiye’de öyle bir ayrıştırma kamplaştırma var ki, translar kafasına peruk geçirdi diye de bunu yaşadı, Kürtler de bunu yaşadı. Oysa herkesin arasında gezinebilen, normal, hatta senin komşun olan insanlarız” diyor.

‘7 HAZİRAN’A KADAR LGBTİ’LERİN SORUNLARINI NE KADAR ANLATABİLİRSEM O KADAR İYİ’

Araştırmalar ise algıların değiştirilmesinde gidilecek uzun bir yolun olduğuna işaret ediyor. Hollanda Sosyal ve Kültürel Planlama Bürosu’nun (SCP) bu hafta yayımladığı araştırmaya göre, Türkiye'de araştırmaya katılanların yüzde 85'i "Eşcinsel komşu ister misiniz?" sorusuna "hayır" yanıtını verdi. Yani, her 7 kişiden 6'sı eşcinsel komşuya karşı.

Eskişehir’deki seçim çalışmalarını nasıl yürüttüklerini soruyorum. HDP’nin diğer adayları ve partililerle köylere, pazar yerlerine gidiyorlar. Tepkileri sorduğumda, “Bildiri dağıtılırken ilk söylenecek şey ‘Merhaba, ben Barış, eşcinselim’ olmuyor tabii. Broşür dağıtıyoruz, sohbet ediyoruz. Pazaryerinde meyve sebze fiyatlarından, esnaf ile başka bir şeyden konuşuyoruz. O yüzden bir tepki de almadım. Ama benim için de çok değişik bir deneyim” diyor.

Son olarak seçilebilecek bir yerden aday gösterilmemiş olması ile ilgili ne düşündüğünü soruyorum. Kırgın mı?

“Ben 550 adayın içine girebilmeme sevindim açıkçası. Birinci sırada olan adaylar bile benim kadar konuşamıyor. 7 Haziran’a kadar LGBTİ bireylerin sorunlarını ne kadar anlatabilirsem o kadar iyi” diyor.

'PARTİLER YETERİNCE DAVETKAR DEĞİL’          

LGBTİ bireylerin siyasete katılımıyla ilgili çalışan Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) bünyesinde siyaset okulu çalışmaları yürütüyor ve LGBTİ bireylerin siyasete katılımını arttırmayı hedefliyor. Ancak bunu sadece milletvekili adaylığı ile sınırlı görmüyorlar.

SPoD’un Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Mehmet Akın, “Siyaset sadece milletvekili olmak değil. Ama LGBTİ’leri bu alanda görmek çok kolay değil, çünkü açılmak büyük bir problem Türkiye’de. Eşcinsel veya trans kimlikleri sapıklık olarak gören büyük bir kesim var. Günlük yaşamlarında ailelerine açılamayan kişiler, partilere gidip açık kimlikleriyle orada çalışma yürütmüyorlar haliyle” diyor.

Ancak LGBTİ bireylerin partilerde olmamasının tek nedeni bu değil. Akın, siyasi partilerin yeterince davetkar olmadığını belirtiyor: “Ben artık partilerin bir şey yapması gerektiğini düşünüyorum. Kadınlar siyasete katılmıyor çünkü aday olmuyorlar, demek ne kadar doğru? Onlar sizin politika yaptığınız yere gelmiyorlarsa orada bir problem vardır.”

LGBTİ PARLAMENTER REKORU İNGİLTERE’NİN             

Dünyada ise tablo Türkiye’dekinden hayli farklı. Dünyanın ilk açık kimlikli eşcinsel milletvekili Coos Huijsen Hollanda’da parlamentoya 1976 yılında girmişti. Dünyada milletvekilliği yapmış veya yapmakta olan yüzlerce LGBTİ birey oldu. Onlarca ülke parlamentolara seçilmenin yollarını bu bireylere açtılar.

Son olarak geçen hafta İngiltere’de yapılan seçimde Avam Kamarası’na 32 LGBTİ milletvekili seçildi ve böylece ülke, bugüne kadar bir parlamentoda yer alan en yüksek sayıda LGBTİ birey ile rekora imza attı.

Türkiye’de ise önyargıların kırılması ve toplumun yok saymaya meyilli olduğu LGBTİ bireylerin siyasete daha fazla katılımı sağlaması için gitmesi gereken uzun bir yol olduğunu söylemek yanlış olmaz.