CHP’nin asgari ücretin altında emekli aylığı olan yurttaşların sayılarının tespit edilmesi, yaşadığı ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunların saptanması, bunların çözümü için oluşturulması gereken politikaların hayata geçirilmesi ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla TBMM’ye verdiği Meclis araştırması önergesinin bugün görüşülmesi önerisi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.

CHP grup önerisinin gerekçesini açıklayan CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş şunları söyledi:

“MİLYONLARCA EMEKLİ, ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA VE AÇLIK SINIRININ ALTINDA EMEKLİ AYLIĞI ALMAKTADIR”

“Anayasa'mızın 60'ncı maddesinde ‘Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.’ denilerek sosyal güvenlik hakkı anayasal güvence altına alınmıştır. Bugün ülkemizde 13 milyon 832 bin emekli, dul yetim, malul ve sürekli iş göremezlik maaşı alan vatandaşımız vardır. Ülkemizin içinde olduğu ekonomik buhranı en fazla hisseden kesimlerin başında da emekliler gelmektedir. Uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olmaya hak kazanan vatandaşlarımız emeklilik dönemlerinde rahat bir yaşam sürmek istemelerine rağmen maalesef ülkemizdeki kötü ekonomik koşullar nedeniyle insanca yaşamalarına yetecek kadar bir emekli maaşı alamamaktadırlar. Ak Parti hükûmetlerinin yanlış politikaları sonucunda eşit çalışma süresi ve prim gün sayısına rağmen emekli aylıkları arasında intibak sağlanamamış, aylık bağlama oranları düşürülmüş, emekli maaşları da yıllar içerisinde enflasyon karşısında eriyip gitmiştir. Bugün açlık sınırının 7 bin 245 lira, asgari ücretin 5 bin 500 lira olduğu ülkemizde milyonlarca emekli, asgari ücretin altında ve açlık sınırının altında emekli aylığı almaktadırlar.

“EMEKLİLERİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN HEP BİRLİKTE ÇÖZÜM ÜRETELİM”

En düşük emekli maaşı olan 3 bin 500 lira alan milyonlarca emekli vatandaşımız vardır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na açlık sınırının altında, asgari ücretin altında ve en düşük emekli maaşı olan 3 bin 500 lira alan kaç emekli var diye soruyoruz, Sayın Bakansa maalesef bu sorulara cevap vermiyor, bu bilgileri gizliyor. Acaba niye? Acaba bu sayılar Ak Parti için utanılacak sayılar mıdır? Sayın Bakan siz ne kadar utanırsanız utanın bu sayıları açıklayın, açıklayın ki emeklilerin sorunlarının çözümü için hep birlikte çözüm üretelim.

“BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTA, EMEKLİLER DERİN BİR YOKSULLUĞA SÜRÜKLENDİ”

Emeklilikle ilgili düzenlemelerin yapıldığı 3 farklı dönem vardır: 1999 öncesi, 1999-2008 arası ve 2008 sonrası dönem. Sosyal Güvenlik Yasası'nda yapılan bu dönemlerdeki her değişiklikten sonra emeklilerin haklarında bir gerileme olmuştur ama bu değişiklilerin içerisinde emekliler açısından en yıkıcı olanı 2008 sonrasında yapılan değişikliklerdir. Peki, ne oldu bu değişikliklerle? Bir defa, emeklilik yaşı yükseltildi, aylık bağlama oranları düşürüldü ve emekliliğe hak kazanma koşulları ağırlaştırıldı ve intibak sorunu da çözülmedi değerli arkadaşlar. O zaman uyardık ama dinlemediniz. Bugün geldiğimiz nokta, emekliler derin bir yoksulluğa sürüklendi.

“EMEKLİLER TORUNLARINA HARÇLIK VEREMEZ VE HATTA TORUNLARINDAN KAÇAR HALE GELMİŞTİR”

Bugün emekliler kira, doğal gaz, elektrik, su gibi temel ödemelerini yapamaz; et, süt, yumurta, hatta meyve sebze gibi temel gıda maddelerini alamaz, daha da ötesi kahveye gidip bir çay içemez ve hatta torunlarına harçlık bile veremez ve hatta torunlarından kaçar hâle gelmişlerdir. Emekliler giderek derin bir yoksulluğa sürüklenmişlerdir. Bugün milyonlarca emekli, borç batağına sürüklenerek bankaların ve tefecilerin eline düşmüştür. Bugün Avrupa'daki emekliler dünyanın dört bir yanında tatil yaparken bizim emeklilerimizden yaklaşık 7 milyon emekliyse geçinemediği için ileri yaşlarda bile çalışmaya devam etmektedir. Bakın, 70'li yaşlarında bile inşaatlar, tersaneler gibi ağır ve tehlikeli iş kollarında çalışmak zorunda kalan yüz binlerce emeklimiz vardır. Son bir yılda, örneğin, 71 yaşındaki Mustafa Şimşek ile 77 yaşındaki Hikmet Sungur inşaatlarda çalışırken iş kazası sonucu yaşamını yitirmiştir.

“YİRMİ YILDA SGK EMEKLİSİNİN MAAŞI 10 GRAM ALTIN BAĞ-KUR EMEKLİSİNİN MAAŞI 3,5 GRAM ALTIN OLARAK ERİMİŞTİR”

İşte emekliler yirmi yılda nereden nereye geldi, örneklendirmek istiyorum: Bakın, 2002 yılında en düşük Sosyal Güvenlik Kurumu emeklisinin 240 liralık maaşıyla 13 gram altın alınabiliyordu, bugün en düşük SGK emeklisi 3 bin 500 lira maaşla ancak 3,5 gram altın alabilmektedir. 2002 yılında en düşük BAĞ-KUR emeklisi 138 lira maaşla 7,5 gram altın alabilirken bugün en düşük BAĞ-KUR emeklisi, maaşı olan 4 bin 7 lirayla 4 gram altın alabilmektedir. Yani yirmi yılda Sosyal Güvenlik Kurumu emeklisinin maaşı 10 gram altın, BAĞ-KUR emeklisinin maaşı ise 3,5 gram altın olarak erimiştir. Dolar bazında da yine, en yüksek millî gelirin olduğu 2013 yılında en düşük SGK emeklisinin maaşı 486 dolar iken bugünse 188 dolar alabilmektedir. En düşük BAĞ-KUR emeklisinin maaşı 388 dolarken bugünse 215 dolar alabilmektedir yani son dokuz yılda Sosyal Güvenlik Kurumu emeklisi maaşı 298 dolar, BAĞ-KUR emeklisi maaşı ise 173 dolar erimiştir.”

“EMEKLİLERİN MAAŞI YÜKSEK ENFLASYON ALTINDA HER GEÇEN GÜN ERİMEKTEDİR”

İYİ Parti Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz ise şunları kaydetti:

“Emeklilik en kutsal değer olduğu gibi, evrensel bir hak olarak Anayasa'mızda da yer almıştır. Çalışma yaşamları boyunca ülkemizin gelişimine büyük katkısı olan emeklilerimize emeklilik döneminde yeni bir hayata başladıklarından daha fazla sahip çıkılmalı, içinde bulundukları sorunlar çözülmelidir. Türkiye'de emekli sayısı 13 milyon 720 bin civarındadır. En düşük emekli maaşı 3 bin 500 lira olup artan enflasyon karşısında açlık sınırının altında kalmıştır. Emeklilerin maaşı yüksek enflasyon altında her geçen gün erimektedir. ENAG, enflasyonun son üç ayda yüzde 17'ye ulaştığını açıkladı. En düşük emekli aylığı da satın alma gücü bakımından 3 bin 500 liradan 2 bin 990 liraya düştü.

“EMEKLİ AYLIKLARINDAKİ KAYIPLAR VE FARKLILIKLAR ARTARAK SÜRMEKTEDİR”

4447 ve 5510 sayılı Kanunların uygulanmasıyla emekli aylıklarındaki kayıplar ve farklılıklar artarak sürmektedir. Çalışılan yıllara bakılmaksızın prim ve ödeme gün sayısı ve prim kazançları aynı olanların aylıklarında eşitliğin sağlanması için 2000 sonrası dönemde emekli olanlara da intibak yapılmalı, mağduriyetler giderilmelidir. Emekli ikramiyeleri de oldukça düşüktür. Emekli olup ev almak ya da araba almak artık hayal oldu. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gelir dengesi ücretler aleyhine bozulduğundan artık kulübe ya da at arabası bile alamaz duruma geldiler.

“MAHALLELERDE EMEKLİ YAŞAM MERKEZLERİNİN AÇILMASINA ÖNEM VERİLMELİDİR”

Hayat şartlarının ağırlığı temel ihtiyaçlarını karşılayamamaları emeklileri ikinci bir iş aramaya sevk etmektedir. Çalışma hayatından sonra biraz dinlenecekken yeniden iş ortamına girmeleri ve özellikle yaşlı olarak muamele görmeleri onları psikolojik olarak çökertmektedir. Çalışmayanlar ise emekli olduktan sonra zamanını geçireceği sosyal mekânların yetersizliği yüzünden sosyal ve psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Bu konuda yerel yönetimlere büyük görevler düşmektedir. Mahallelerde emekli yaşam merkezlerinin açılmasına önem verilmelidir. Böylece emekliler yaşlılık ve işe yaramaz psikolojisinden kurtulmuş olacaklardır. Ayrıca, her kurum kendi emekleri için lokaller oluşturarak danışma birimleri kurarak onların tecrübesinden istifade etmenin yollarını aramalıdır.

“EMEKLİ AYLIKLARINDAN ÖNEMLİ TUTARDA KATKI PAYLARI ADI ALTINDA KESİNTİLER YAPILMAKTADIR”

Emeklilerimizin sağlık ihtiyacı giderek artmakta ve emekli aylıklarından önemli tutarda katkı payları adı altında kesintiler yapılmaktadır. Vakıf üniversitelerinin ve özel hastanelerin yüzde 200 varan ilave ücret uygulaması emeklilerimizin ödeme gücünü aşmakta ve emeklilerimiz buralardan sağlık hizmeti alamamaktadır. Çalıştıkları yıllarda yüksek oranda genel sağlık primleri kesilmiş olduğundan, emekliler katkı paylarına muaf tutulmalı ve hiçbir ad altında katkı payı, muayene ücreti, ilaç farkı, reçete bedeli ve ilave ücret alınmamalıdır.

“EMEKLİLER YAŞAM MALİYETİ KRİZİNİN ALTINDA DAHA FAZLA KALIYORLAR”

HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan da şunları söyledi:

“Türkiye'de artık bir yaşam maliyeti krizi var. Bakın, enflasyon aldı başını gidiyor ama enflasyonun ötesinde bir durum bu, yaşam maliyeti krizi dediğimiz şey. Yaşam maliyeti krizi enflasyonun yüksek bir ivmeyle artışına paralel olarak reel ücretlerin düşmeye başlamasına işaret eden bir kavram. Türkiye'de bu kavram daha yoğun olarak önümüzdeki dönemlerde büyük olasılıkla kullanılacak ve bunun altında en fazla kalanlar emekliler. Emekliler yaşam maliyeti krizinin altında, 3 bin 500-3 bin 600 lira aldıkları maaşla daha fazla kalıyorlar. Niye kalıyorlar? Çünkü yoksulluk arttıkça tüketim sepetinin katılığı artar yani beslenmek zorundasınız, barınmak zorundasınız, esnekliği olan mallar, ikame malları kullanamazsınız. Bunları kullanmak zorundasınız, doymak zorundasınız, peynir ekmek almak zorundasınız. Gelir ne kadar düşerse buradaki enflasyon ve yaşam maliyeti krizinin etkileri o kadar artar. Değerli arkadaşlar, işte bu sebepledir ki emekliler aldıkları üç kuruş sebebiyle enflasyonun ve yaşam maliyeti krizinin altında en fazla ezilen toplumsal kesimleri oluşturuyor.

“BU KÖTÜ GİDİŞATI BÜTÜN MUHALEFETİN BİRLİĞİYLE TERSİNE ÇEVİRECEĞİZ”

Mesela, en düşük emekli maaşı 6 bin lira olsa ve yılda 2 defa enflasyon oranında bu yenilense, enflasyon oranında artırılsa bu memlekette emin olun ki sosyal refahın artacağı, insanların daha mutlu olacağı bir kalkınma ortamı oluşabilir ama bu bir tercih meselesidir. Tercih, sermayeye dönük kaynak aktarımı olduğunda ne yazık ki emekliler, işçiler, işsizler görünmüyor. İlk fırsatta umuyor ve diliyorum ki bu kötü gidişatı bütün muhalefetin birliğiyle tersine çevireceğiz.”

Kaynak: ANKA