İYİ Parti, HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen bir açıklama yaptı. Açıklama haklı düşünceler taşıdığı gibi haksız yanları olan düşünceler de taşımakta.

“Güven’in “Gerillaya katılımlar da olacak, çatışmalar da olacak, savaşlar da olacak” dediği, bu nedenle demokratik imkanlardan yararlanmaya hakkı olmadığı kaydedildi.”

“Türk devletinin bakanları, terörle iltisaklı (birleşmiş) olduğunu iddia ettikleri bir partiden yardım bekleyemez” ifadeleri kullanılan açıklamada, Güven’in “Gerillaya katılımlar da olacak, çatışmalar da olacak, savaşlar da olacak”(1)dedi. Bu sözler üzerine İYİ Parti Leyla Güven’in Milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması için bir açıklama yaptı. Bu sözler için Leyla Güven’e soruşturma başlatıldı. Fırat’ın Doğusuna gireceğiz, İdlib’de şunu yapacağız, terör örgütlerini şöyle edeceğiz, böyle ezeceğiz, bunu uygulayacağız gibi açıklamaların havada uçuştuğu bir ülkede, bir Milletvekilinin düşüncelerine kilit vurulmaya çalışılması düşündürücü. Savaşın etkilediği her insan, her kesim bu insanlık suçuyla ilgili düşüncelerini açıklayabilmeli. Leyla Güven’in suçlu olup olmadığına yargı karar verecek. Biz işin düşünce özgürlüğü açısından değerlendirmesi çabasındayız.

İYİ Parti’nin açıklamasında ayrıca:

"Türkiye, siyasetin iki farklı cephesinin sorumsuz tavır ve davranışlarıyla, yine ve yeniden tehlikeli bir gerilime sürükleniyor. İktidarın, HDP kapısındaki gözü yaşlı annelerin feryadından nemalanmayı amaçlayan yaklaşımı ile aynı partinin bir milletvekilinin yaptığı hadsiz açıklama, yeni bir çılgınlığın gemi azıya aldığını gösteriyor. Bir kez daha vurgulamak isteriz ki: Türk Devleti, dağa çıkarılan evlatlarını gidip alacak kudrete sahiptir. Devletin sabrı olmaz, tavrı olur. Devlet bir parti kapısına gidip aktör olamaz.”(2) deniyor.

Bir devlet, savaşı bitirmek için, karşısında olan güçle işbirliği yapan, ilişkisi olan kişi, kurum ya da siyasal yapılardan yardım isteyebilir. Terör örgütleriyle masaya oturarak barışçıl çözüm yolları bulan devletler güçsüz ya da akılsız oldukları için bu yolu denemiş değiller. Sorunu en az yara alarak çözmek en akıllıcı yöntem. Dünyadaki iç çatışmaların %75’i barış için kurulan masalarda çözülmüş. İYİ Parti’nin, Meral Akşener’in söylemi bu mantıklı çözüm yolundan oldukça uzaklarda.

Savaşların, çatışmaların, gerillaya katılım gibi süreçlerin övülecek yanları yok. Bunlardan birini ya da tümünü övmek desteklenecek bir tutum olamaz.

Leyla Güven’in düşüncelerini özgürce dile getirmesi, demokrasinin olanaklarından yararlanması bir engele uğratılmamalı. Bunun için dokunulmazlığının kaldırılmasının istenmesi, kendi kesimlerine hoş görünme, halkın arasında yaşanan çelişkilerden yararlanmaya kalkılması da hoş bir tutum değil. İYİ Parti, eleştirdiği AKP, hükümet ve Leyla Güven’le aynı noktaya düşmüş bulunmakta. İYİ Parti’nin, Meral Akşener’in dili uzlaşmacı değil savaşı kışkırtıcı bir dil. Savaştan çıkarları olanların PKK ya da devlet olmasının önemi yoktur. Savaşları, ötekileştirmeleri, kutuplaşmaları kim yapıyorsa, hiç ayrım gözetmeden karşısına dikilmek bir insanlık görevi olarak görülmeli.

Sorunlar güçle çözülemez

Güçle çözülmeye çalışılan hiçbir sorun barışçıl olamaz, barışı kalıcı kılamaz. Güç denemeyi, güçle sorun çözmeyi değil, sorunları uzlaşarak çözme yolları önermek gerekmekte.

Barışa, insanca yaşamaya giden yol giden yol namlunun ucundan değil, konuşarak, yanlışlarla yüzleşerek sorunları çözmeye çabalamaktan geçer.

Halk yığınları milliyetçiliğin ne anlama geldiğini, ne tür sonuçlar doğuracağını ölçüp biçemeyebilir. Ülkeyi yönetmeye soyunanların bilmemeleri bağışlanacak bir eksiklik değil.

Halkın belli kesimleri milliyetçi, ırkçı duyarlılıklar içindeyse, bu kesimlerin oylarını alma yarışına girmek aklın alacağı bir yönelim değil.

MHP ile İYİ Parti, milliyetçi duyarlılığı olan kesimlerin oylarını alma yarışı içinde oldukları sürece ikisi de bu ülkeye iyilik yapacak konuma gelemez.

Leyla Güven’in dağa çıkarılan çocukların doğal olduğunu söylemesi sorgulanmalı. Savaşın çıkmasına, sürmesine, tırmanmasına kim neden oluyorsa, onlar da sorgulanmalı.

Bir İçişleri Bakanı eylem yapan bir kesimin yanına gidip desteğini açıklar, başka eylem yapanların karşısına dikilip onları yok etmeye çalışırsa, sorunlar daha da artar.

Anaların çektikleri acıların rengi yoktu

Anne yüreğinin çektiği acıların dini, dili, soyu, cinsiyeti yoktur. Cumartesi Annelerinin yüreği de dağa çıkarılan çocukların annelerinin yürekleri de aynı acılarla sızlar.

Akıl sağlığı yerinde olan hiçbir anne çocuğunun ölmesini istemez. Tüm annelerin çocuklarının ölmemesi için giriştikleri eylemlerde, en azından kendileri açısından bir haklılık payları olur.

Çocukları savaş ortamına sürükleyen kim olursa olsun suçludur. PKK’nin çocukları kaçırarak dağa çıkarması da, devletin birçok ülkede çocuk sayılan yaşta 20 yaşında çocukları savaş alanlarına sürmesi de yerinde tutumlar olarak algılanmamalı. Çocukları savaşa iten tüm güçler kınanmalı.

Yönetimin ya da PKK’nin annelerin gözyaşları üzerinden güç elde etmeye kalkmalarına izleyici kalınmamalı.

Hükümetin de tüm siyasal partilerin de savaşı, gerginlikleri tırmandıracak tutumlardan uzak durmaları gerekmekte. Barışa gidecek başka bir yol yoktur.

--------------------------------------------------------------

(1) Diken.com.tr İnternet Gazetesi, İYİ Parti’den AKP’ye çağrı: Leyla Güven’in dokunulmazlığını kaldırın, 14.09.2019

(2) artıgerçek.com.tr İnternet Gazetesi, İYİ Parti, HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi, 14.09.2019