Ankara'da tüm engellemelere rağmen gerçekleştirilen "Savunma Yürüyüşü’nün" ardından kente dönen İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, yaşadıklarını “Ankara’da polis devletiyle karşılaştık” diye ifade etti.

Baroların yapısını değiştirecek yeni yasal düzenlemeye karşı 19 Haziran’da birçok kentten baro başkanlarının başlattığı ve tüm engellemelere rağmen Ankara'da yapılan açıklama ile tamamlanan “Savunma Yürüyüşü’nün” ardından kente dönen İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, büyük bir ilgiyle karşılandı. İstanbul Barosu binası önünde gerçekleştirilen karşılamaya, yüzlerce avukatın yanı sıra yurttaşlar da katıldı.

Baro binasına "Güçlü Baro Güçlü Avukat" pankartı asılırken, "Savunmaya Özgürlük", "Hukuk yok nefes alamıyoruz", "Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik yaşasın" dövizleri taşıyan kitle sık sık, “Direne direne kazanacağız”, “ Savunma susmadı, susmayacak” sloganları attı.

‘ANKARA POLİS DEVLETİNE DÖNÜŞMÜŞ’

Ardından Baro binası önüne gelen Durakoğlu, burada yaptığı açıklamada meslek adına büyük bir savaşın verildiği bir dönemden geçildiğini söyledi. Adaletin ve savunmanın içine düştüğü durumdan çıkarılması için mücadele içerisinde olduklarını ifade eden Durakoğlu, “Bilmediğimiz bir savaşın içinden geldik. Biz bu ülkeyi hukuk devleti yapmak için uğraşırken, bu ülkeyi bir kanun devleti olmaktan çıkaralım diye uğraşırken, gittik ki Ankara’ya, meğer orası bir polis devletiymiş” diye tepki gösterdi.

NEDEN YÜRÜYEMİYORUZ TEPKİSİ

Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya yürüdüklerini ifade eden Durakoğlu, “Bize Anayasa’nın açık hükümlerine rağmen, 2918 sayılı yasaya rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü anlatmaya kalkıştılar. Ya ne yapıyorsunuz, bize anlatır mısınız, biz neden yürüyemiyoruz diye sorduk. Neden yürüyemediğimizin yanıtını bulamıyorlar” diye konuştu. 

‘BİZ BURADAN GİDEMEYİZ’

Durakoğlu, Ankara’da polisler tarafından çembere alındıklarını ve izole edildiklerini belirterek,  “Bu yaptığımız suç ise eğer gözaltına al o zaman. Böyle keyfi bir devlet düşünebilir misiniz? Böyle bir emniyet teşkilatı düşünebilir misiniz? Böyle bir güvenlik anlayışı düşünebilir misiniz? Onlara da söyledim. Türkiye’nin hiçbir yerinden böyle bir anlayış yok. Orası başka bir cumhuriyet olmuş neredeyse. Bir polis devleti olmuş neredeyse. Açık açık söyledim, ben baro başkanıyım. Kanunsuz bir işlem yapıyorsunuz. Bunu hesabını gittiğim andan itibaren soracağım. Ama kimse burada bir avukatın hele bir baro başkanının böyle bir kanunsuz işlemle karşılaştıktan sonra, ‘E madem siz öyle buyurdunuz öyleyse bizde geri dönelim demesini beklemeyin’ 3 ay mı sürecek, 5 ay mı sürecek, 8 ay mı sürecek biz buradan gidemeyiz” ifadelerinde bulundu.

‘AVUKATLAR BİAT ETMEYECEK’

Herkesin savunmanın susturulamayacağını, avukatları esir alamayacağını bilmesi gerektiğine dikkat çeken Durakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes avukatın biat etmeyeceğini bilecek. Biz itiraz mesleğiyiz. Biz rahat duracak işler yapmayız. Bize biat ettirecek, boyun eğdirecek şeyler anlatamazsınız. Kendilerine de söyledim. Ben burada yürümezsem İstanbul’a gidemem. Ben meslektaşımın yüzüne bakamam. Ben işimi yapamam. Biz burada yürüyeceğiz dedim. Sonunda yürüdük. Biz büyük bir orduyuz, eğer bugün saat 14:00’e kadar bize olumlu bir şey söylemezseniz biz de ‘Büyük Savunma Mitingi’ için bütün avukatları buraya çağıracağız dedik. Bizi durduramazsınız, 3 gün geçsin de yorulsunlar, ayakta kalsınlar da gitsinler diye hesap yapanlar, aylar geçse de bu mümkün değil, gitmeyeceğiz,  bunu bilmelisiniz.”

‘BÖYLE ŞEYLER OLABİLİR’ DİYECEK BARO ARAYIŞI

Düzenlemenin gerçekleşmesi halinde hukuk ve adaletin biteceğini, yargı bağımsızlığının tartışılamayacak duruma geleceğini belirten Durakoğlu, “Biz bu ülkede yargı bağımsızlığı için varız. Biz bu ülkeyi hukuk devleti yapmak için varız. Ve biliyoruz ki yargı bağımsız olmazsa benim avukatlık yapabilmem mümkün değil. Kendi barosunu kurarak, hakimle ilişkilerini düzenlemeye çalışan bir anlayış, kendi barosunu kurarak şiddete uğramış kadınla ilgili tartışma açan anlayış, çocuklar istismara uğrarken, ya da işkence ve kötü muameleler gerçekleştiğinde ‘olabilir olur böyle şeyler ‘ diye bilecek bir baro arayışı içindeler. Bunu yaptırmamalıyız” sözleriyle konuşmasını tamamladı.