Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden Sercan Aran, baronun kamuoyundan gizlediği raporda, soruşturma konusu olacak işkence durumu ve kişilerin anlatımları olduğunu söyledi.

Ankara Emniyeti Müdürlüğü’nde işkence iddialarına dair hazırladıkları raporun Ankara Barosu tarafından yayınlanmaması üzerine 4-5 Ocak’ta Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcıları Gizay Dulkadir ve Sercan Aran, merkezin Genel Sekreteri Rumeysa Budak, Ankara Barosu Divan üyeleri Deniz Can Aydın ve Nadire Nurdoğan, görevlerinden istifa etti.

Barodaki istifalara rağmen, hazırlanan rapor kamuoyuna açıklanmış değil. Baro yönetimi tarafından kamuoyundan gizlenen raporu ve yaşanan krizi Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden avukat Sercan Aran’la konuştuk.  

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi olarak 3 yıldır işkence ve kötü muamelelere ilişkin raporlama sistemi oluşturduklarını hatırlatan Aran, son raporu da gözaltında işkence ve kötü muamele iddialarına dair şahısların beyanlarını aldıktan sonra hazırladıklarını aktardı. İşkencenin durması için aldıkları beyanları hızlıca raporlaştırdıklarını dile getiren Aran, “Raporda kişilerin anlatımları ve yapılan işkenceler vardı. Raporda, durumun hızlı bir şekilde soruşturma konusu edilmesine dair ifadeler vardı. Uluslararası mevzuat açısından işkence ve kötü muameleye ilişkin hukuki değerlendirme ve sürecin nasıl yürütülmesi gerektiğine dair bilgiler yer alıyordu” dedi.

‘GEREKÇE SUNULMADI’

Baro yönetimine raporu ivedi bir şekilde yayınlanmasını talep etmelerine rağmen yayınlanmadığını kaydeden Aran, kendilerine hukuki herhangi bir gerekçenin de sunulmadığını ifade etti. Yönetim kurulunun birtakım sorular sorduğunu dile getiren Aran, “Süreci nasıl işlettiğimizi, ne zaman gittiğimizi, tutanak tutma işlemini nasıl işlettiğimize dair teknik sorular sordular.  Yönetim kuruluyla ve daha sonra baro başkanı Kemal Koranel ile yaptığımız görüşmede hukuki bir hataya dair eleştiri, tahsis düzeltme ya da bunları değerlendireceğimiz hukuki yönde bir talep ya da beyanat olmadı” diye konuştu.

‘DAHA ÖNCE DE YAYINLANMADI’

Aran, daha önce de işkence ve kötü muamele iddialarına dair rapor hazırladıklarını fakat raporun baro tarafından yayınlanmadığını kaydetti. Aran, “Oysa Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi olarak hazırladığımız raporlar yayınlandığında kamuoyunda basınç oluşturuyor ve bunun sonucunda kötü muamelelerin duruyordu. İşkence iddialarına dair hazırladığımız son raporda da kamuoyunun yönelmesini amaç edindik ancak rapor yayınlanmadı” diye aktardı.

‘TUĞLUK AÇIKLAMASINA İZİN VERİLMEDİ’

Aysel Tuğluk’la ilgili yapmak istedikleri açıklamaya izin verilmediğini vurgulayan Aran, şöyle devam etti: “Yönetim kurulu buna dair bize sözlü olarak ‘herhangi bir kişiyle alakalı yönetim kurulumuz doğrudan bir açıklama yapmama kararı aldı’ şeklinde bir yanıt geldi. Daha sonra Gazeteci Sedef Kabaş’ın tutuklanmasının ardından Ankara Barosu bir açıklama yayınladı. Bize söylenen şeyle yapılan şey arasında bir uyumsuzluk ve çelişki var. Bu da bizleri insani olarak üzmesinin yanında başka bir problemin olduğuna da işaret etti aslında. Tüm bunlar üst üste binince ve rapor yayınlanmayınca biz divanın bir kısım üyeleri olarak istifa etme kararı aldık.” 

‘HAK MÜCADELESİNE DEVAM EDECEĞİZ’

“Hak mücadelesi veren avukatlar olarak bir şeyden korkmamalı, cesaretle hareket etmeliyiz” diyen Aran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tavrı hukuken doğru bulmadığım gibi politik ve insani olarak da doğru bulmuyorum. İnsan hakları mücadelesini sadece Ankara Barosu’nda değil birçok kurum ve kuruluşta sürdürüyoruz, bundan sonra da olduğumuz platformlarda en yoğun şekilde bu mücadeleye kaldığımız yerden devam edeceğiz. ‘Birileri tarafından iktidarın hedefi haline getirilebiliriz’ diye korkularımız ve kaygılarımız olamaz. İşkence görenler belli bir örgüte mensup olduğu için bu duruma sırt çeviremeyiz. Bunu her zaman teşhir edeceğiz.” 

Kaynak: MA