ANKA KUŞU

"Phoenix, Grek ve Mısır mitolojisinde beş yüz yıl yaşadıktan sonra kendini ateşe atan ve külleri arasından yeniden doğup sonsuza dek yaşayan bir kuş. Phoenix'in Türkçede tam karşılığı yok. Anka Kuşu'nun Phoenix yerine kullanılması yanlış olmasa gerek."

Oral Sander, Osmanlı İmparatorluğu'nun diplomasi tarihini ele aldığı "Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü: Osmanlı diplomasi tarihi üzerine bir deneme" adlı çalışmasında, İmparatorluğun yükselişini ve düşüşünü bu betimlemeyle verir kitabın hemen giriş bölümünde.

Sander, 14. yüzyılda kurulan İmparatorluğun, 20. yüzyılın başlarında, kendini I. Dünya Savaşı'nın ateşi içine atmasını Anka Kuşu'nun intiharına benzetir. Ona göre, Enver Paşa gibi yöneticilerin iradesi ile başlayan intihar girişimi başarıyla da sonuçlanır. Phoenix külleriyle baş başa kalır.

Phoenix'in küllerinden ise bugünkü Türkiye Cumhuriyeti doğar.

GUGUK KUŞU

Guguk Kuşu, Phoenix gibi mitolojik bir tarihe sahip değil. En büyük özelliği başka kuşların yuvasına yumurtlamak ve yumurtadan çıkan yavruların bakım işlemlerini de yuvadaki yeni sahiplere bırakmak. Yani kendi yükünü bir başkasının omuzlarına atmak.

Phoenix'in küllerinden doğan cumhuriyet, bir imparatorluk değil belki, ama bir guguk kuşu yönetimi, bir de Recep Tayyip Erdoğan gibi bir başbakan miras bıraktı bize. Osmanlı İmparatorluğu ile aynı kaderi paylaşacak olan bu başbakanın kaderi de tıpkı onunki gibi Almanya yolunda yara aldı.

Almanya ile 'diplomatik' ilişkiler çerçevesinde gerçekleştirilen ziyaret ve burada yapılan basın toplantısı, adeta bir düşüşün sembolü.

TÜM DÜNYAYA YALAN SÖYLEMEK

Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yapılan basın toplantısında, Kürt bir gazeteci Erdoğan'a açlık grevleri ile ilgili olarak şu soruyu sordu: "Açlık grevlerine giren insanların bazı talepleri var. Ancak biz görüyoruz ki Türkiye'de bir halkın en tabii hakları göz ardı edilmekte. Şiddet dışında başka bir alternatifiniz var mı?".

Erdoğan'ın cevabı şöyle oldu: "Şu anda Almanya'dan tüm dünyaya sesleniyorum. Türkiye'de şu anda ölüm orucunda olan bir kişi var. Açlık grevi vesaire yok. Bu bir şovdur. Bakanım cezaevlerine gitti ve yerinde izledi. Yarıdan fazlası grevi bıraktı. Bir sağlık sorunu olursa da müdahale edilir."

Oysa Adalet Bakanı Sadullah Ergin, açlık grevlerinin 43. gününde cezaevi ziyareti gerçekleştirmiş ve o zamanki grevci sayısının da 680 olduğunu belirtmişti. Dün yapılan açıklamada ise bu rakamın 683 olduğu söylendi.

Erdoğan'ın bahsettiği 'bir', kaça bölünürse bölünsün, 683 onun ne yarısı ne de tamı etmiyor. Erdoğan Almanya'dan tüm dünyaya yalan söyledi. Gazetecinin "şiddet dışında başka bir alternatifiniz var mı?" sorusuna ise cevap vermedi; çünkü yoktu.

Yeni Akit gibi cinsiyetçilik, ayrımcılık ve ırkçılık konularında sicili kabarık bir gazetenin, yalanı kanıtlanmış haberini de dünyaya kanıt olarak sundu. Cebinden notlar çıkardı... Aylar önce bir düğün yemeğinde çekilmiş fotoğraf üzerinden siyaset yaptı...

DOĞACAK KÜL DE KALMAYACAK

Enver Paşa da 'savaştan çok daha güçlü çıkacağız' yalanına inanmış ve inandırmıştı çevresindekileri. Ama olmadı, Anka Kuşu gibi ateşe düştü koskoca imparatorluk.

Ancak Anka'nın küllerinden doğduğu söylenen Cumhuriyet, Guguk Kuşu Cumhuriyeti halini aldı.

Guguk Kuşu'nun yaptığı gibi kendi sorumluluklarından kaçmakla cumhuriyet olunmaz, hukuk devleti olunmaz. Olsa olsa yalanlar üzerine kurulu işte böyle Guguk Kuşu Cumhuriyeti olunur.

Erdoğan'ın düşüşü bu yalanlarla başladı, artık yere nasıl çakılacak onu hep birlikte izleyeceğiz.

Açlık grevlerinin bir guguk kuşu cumhuriyetinin sonunu nasıl getireceğini de.

Ancak bir guguk kuşu olarak yere çakılmak, bir Phoenix olarak yere çakılmaktan farklı olabilir; geriye içinden yeniden doğulacak bir kül de kalmaz.