Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber

Kişar Pari Mama’ kitabının yazarı Atlas Arslan’ın katılımı ile Vicdani Ret Derneği’nde ‘Kadınlar Neden Savaşı Reddediyor’ etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte kadınların savaş karşıtı mücadelesi ve vicdani ret mücadelesine katılımı konuşuldu.

Zorunlu askerlik yaparken yaşamını yitiren Sevag Şahin Balıkçı’nın annesi Ani Balıkçı ve babası Garabed Balıkçı’nın da katıldığı etkinlik Vicdani Ret Derneği’nin Kadıköy’deki ofisinde gerçekleştirildi.

Söyleşide konuşan Garabed Balıkçı; “Sevag öldükten sonra Ankara’ya gittik, Milli Savunma Bakanlığı’nda bir üst rütbeli bana cevap vermedi, sordum ama cevap veremediler. Zenginler de intihar ediyormuş, ben dedim size bunu sormuyorum. AKP de aynen öyle oldu, gittik ve Fatiha suresi ile başladılar, bu mudur bizim derdimiz? Gittiğim hiçbir yerde bir cevap alamadık” diye konuştu.

ANNE BALIKÇI: BEN DE ARTIK BİR VİCDANİ RETÇİYİM

Ani Balıkçı ise; “Sevag bir iken şimdi bin oldu. Şimdi tanıyorlar, keşke yaptığı sanatı ile tanınsaydı. Ben Sevag’ı kaybettiğimizden sonra vicdani ret yaptım, öncesinde mümkün olamazdı elbette. Sevag da böyle bir şey düşünmezdi, kurallar için çok dikkatli bir insandı. Ama işte ben şimdi vicdani retçiyim” dedi.

Kadınların katılımının yoğun olduğu söyleşide,  Atlas Arslan konuşmasına neden böyle bir kitap yazdığını anlatarak başladı.

Arslan; “21 vicdani retçi kadının hikâyesinin içinde olduğu kitap. Bu kitap 21 kadının dayanışması ile oluştu. Dayanışma çok kıymetli, birlikte bütün sıkıntılara rağmen umudu büyütmek oldukça iyi geldi bana.“ dedi.

Atlas Arslan şöyle konuştu:

”Kışla içinde yaşanan intiharları anlamak güç. Şüpheli ölümlere bakın karşınıza neler çıkacak? Şimdi buna girmeyeceğim. Neden sadece kadınlar ile çalıştım.

'KADIN VİCDANİ RETÇİLER EZBERLERİ BOZDU'

Vicdani ret sadece zorunlu askerlikten kaçan erkeklerin hali olarak bilinir, kadın vicdani retçiler ise bu ezberi bozdular. Sadece zorunlu askerlik değil, militarizm ile olan mücadeleyi de anlattılar, geliştirdiler.

Oysa kadınlar bu devlet-sistem tarafından asker doğuran bir kuluçka olarak bilinirler. İşte bütün bunları yıkan kadınlar olduğu için bu çalışmayı kadınlar ile yaptım.

‘Peki Kobani’de savaşan kadınlar için ne düşünüyorsunuz?’ diye soranlar oldu. Orada yaşanan başka bir şeydir, saldırı altında hayatın savunusu başkadır.

Ben dışarıdan bakmak istedim, ama bakamadım. Ama hikâyelerin etkisi ile dışarıda kalamadım ve dedim neden tarafsız olayım ki, hayır değilim; ben anarşist gazeteci bir kadınım. 15 Mayıs günü Ankara’da vicdani reddimi yapacağım. Ben ülkede elimde fotoğraf makinesi ile dışarıdan bakamam, çalışmam, içindeyim.

'ÖLÜMLERİ KUTSAMAYALIM'

Son bir hafta içinde gene birileri öldü, birleri kahraman, diğerleri terörist diyor. Hayır ne terörist, ne de kahraman. Romantizmden çok sıkıldım, Bahtiyar ve Şafak artık nefes almıyor, Berkin artık sokaklarda koşmuyor, bırakalım şu romantizmi. Ölümleri kutsamak değil, karşı mücadele ile devam edelim.”