Muhafazakar siyasetin önemli isimlerinden eski müftü ve ANAP Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş, AKP ile MHP'nin TBMM'den geçirdiği ve imza için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderilen 'başkanlık anayasası' hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Erdoğmuş, Anayasa teklifinin “devletin Kürt siyasetini durdurma konusunda demokrasiyi rafa kaldırma kararı”  olduğunu ifade ederek, referandumda Kürt oylarının belirleyici olacağını söyledi.

Erdoğmuş, “Mesele Haziran seçimleriyle birlikte değerlendirilmeli, yoksa anlaşılmaz. Kürt siyasetinin güçlü bir şekilde parlamentoya gelmesi ve demokratik siyaset dinamiklerinin güçlenmesi devletin önemli organlarında kaygı ve endişeye neden oldu. Bu gelişmeleri ve değişimi tek kişiye ve AKP’ye bağlamak doğru değil. Bu bir müesses nizam meselesidir. Kararın bu merkezlerde tartışılarak ittifakla olmasa bile güçlü bir kanadın kararı olarak şekillendiğini düşünüyorum” dedi.

Abdulbaki Erdoğmuş Dihaber’den Kenan Kırkaya / Selman Gozelyüz’a açıklamalarda bulundu.

'ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KÜRT HAREKETİNE KARŞI VERİLMİŞ BİR KARARDIR'

Anayasada yapılan düzenlemeyi 7 Haziran seçimleri üzerinden ele alan Erdoğmuş, durumu şöyle analtıyor:

 “Mesele Haziran seçimleriyle birlikte değerlendirilmeli, yoksa anlaşılmaz. Kürt siyasetinin güçlü bir şekilde parlamentoya gelmesi ve demokratik siyaset dinamiklerinin güçlenmesi devletin önemli organlarında kaygı ve endişeye neden oldu. Bu gelişmeleri ve değişimi tek kişiye ve AKP’ye bağlamak doğru değil. Bu bir müesses nizam meselesidir. Kararın bu merkezlerde tartışılarak ittifakla olmasa bile güçlü bir kanadın kararı olarak şekillendiğini düşünüyorum. Bu değişikliğin iki yönü var. Biri Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti iddiasına son verilmek istenmesi, ikincisi güçlenen Kürt siyasetinin ve taleplerinin demokrasi ile önlenemeyeceği düşüncesinin devlette hakim olmasıdır. Türkiye önemli bir karar verdi. Daha önce askeri ihtilaller ile başvurulan yöntemler bugün meclis eliyle gerçekleştirildi. Bu değişiklik meclis eliyle yapılmış bir darbedir. Türkiye yeniden darbe sürecine sürüklendi bu kez meclis üzerinden adına milli irade dedikleri tercihler üzerinden bir darbe yaptılar.

Bu değişim Türkiye’nin geleceğini şekillendiren bir değişimdir. Türkiye şimdiye kadar demokratik ve hukuk devleti olmasa bile bu iddiasını sürdüren istikametini buna çevrine bir ülkeydi.

Rejim değişimine devlet ikna oldu. Buna ikna olmayan kesimlerde var. Demokratik dinamikler, Türkiye’nin geleceğini, barışını, geleceğini demokrasi, özgürlüklerde gören bir kesim var. Bunlar devlet içinde de varlar. Çünkü bunlar biliyorlar ki, Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça bölünme ve dağılma riski artar. Bu coğrafyada bu dönemde despotizm ile hiçbir ülkede barışın olmayacağını gördük. Akli selim hiç bir insan Türkiye’nin despotizm ile yoluna devam edeceğine inanamaz.”

MHP’nin teklifi kabul etmesini değerlendiren Erdoğmuş, soruna kaynaklık eden “kimlik devletine format atıldığını” ve bu formatla bunun sürdürülmesinin kararlaştırıldığını kaydediyor.

Türk-Kürt ilişkilerine ilişkin bir de eleştirisi olan Erdoğmuş, şöyle devam ediyor:

“Türkiye’de Türkler ve Kürtler Anadolu’nun ortak sahibidir. Kürdistan bir tarihsel gerçeklik olarak vurgulanabilir. Mezopotamya’da Kürtler var ve orada yerleşik halktır. Türkler sonradan geldiler oraya. Ama Anadolu’yu Kürtler ve Türkler birlikte yurt edinmiştir. Kürtlerden de bazı çevreler, Anadolu’yu Kürtlerden temizleme yaklaşımı içindedirler. Bunu Türkiye, Türkler ve Kürtler açısından tehlike olarak görüyorum. Esas olarak dağılma bölünme parçalanma bu anlayış üzerinden olur.”

'ASIL TEHLİKE DEMOKRASİYİ RAFA KALDIRMAKTIR'

Devletin “demokrasiden vazgeçerek” Kürt hareketinin önünü alma yaklaşımının “ters tepebileceği” uyarısında bulunan Erdoğmuş, en büyük tehlikenin “bölünme olduğunu” savunarak, şunları söylüyor:

“Ortadoğu coğrafyası yeniden şekilleniyor. Yüzyıl önce emperyalist ülkeler buradaydı, şimdi yine benzer güçler var. Değişen bir şey yok. Ama bugün Kürtler önemli bir güçtür. Bugün Kürtler ‘bu coğrafyada biz olmadan barış olmaz’ noktasına gelmiş. Bu gözardı edilemez. Kürtlerin durumu Irak, Türkiye, Suriye ve İran’ı ilgilendirmiyor artık, küresel güçleri de ilgilendiriyor. Türkiye bu değişime anti-demokratik bir yaklaşımla karşı koymak istiyor. Eğer bu değişim gerçekleşirse, ülke demokrasi, hukuk devleti istikametinden uzaklaşacak. Ortadoğu’ya yakınlaşacak ama bu modellerin hepsi bölünmeye ve parçalanmaya en yakın modellerdir. Referandumdan hayır çıkarsa, Türkiye istikametine devam edecek, Türkiye’nin batıya yönelik rotası vardır. Bu rota yerli yerine oturacak. Demokratik güçler Türkiye’yi daha ileriye taşımak için mücadele edecekler.”

'ERDOĞAN’IN DEĞİL TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ SÖZ KONUSU'

“Hayır” cephesinin kampanyayı AKP ve Erdoğan karşıtlığı üzerine kurmaması gerektiğini belirten Erdoğmuş, “Benim önerim şu. Erdoğan ve AKP karşıtlığı üzerinden gelişecek bir kampanya iktidara hizmet eder. İstedikleri budur. Bu siyasi partiler arasında bir rekabet değil. Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir kampanyadır. Bu değişim Erdoğan ve AKP meselesi olmaktan çıktı. Başkan olacak kişi Kılıçdaroğlu ya da Demirtaş da olsa biz buna karşı çıkarız. Bu kampanyada Erdoğan’ın değil, Türkiye’nin geleceğini oylayacağız. Biz tavrımızı öyle geliştirmek zorundayız. Hepimizin ortak tavrı ülkenin geleceği ile ilgilidir” diyor.

'MUHAFAZAKARLAR RAHATSIZ AMA…'

Erdoğmuş, düzenlemeye yönelik muhafazakar camiada da rahatsızlıklar olduğunu da savunarak, “Akli selim olan herkes Türkiye’nin belirsizliğe sürüklenmesinin doğru olmadığını düşünüyor. Türkiye’nin nereye sürükleneceği beli değil. Mevcut halden aşırı derecede rahatsızız ama bunun demokrasi, hukuk devleti ve barışa evirilmesini istiyoruz. ‘Evet’ talep edenlerin Türkiye’yi nereye sürükleyeceği beli değil. Muhafazakar kesim bundan kaygılı ve rahatsız. Ama AKP ve Erdoğan’dan da vazgeçmek istemiyorlar. Önemli kazanımlar ve çıkarlar elde ettiler, bunu da kaybetmek istemiyorlar” ifadelerini kullanıyor.

'KÜRT OYLARI BELİRLEYİCİDİR'

Referandumu Kürt siyaseti açısından da değerlendiren Erdoğmuş, şunları söylüyor:

“Bu süreçte Kürt siyasetinden aşırı bir mücadele beklemek haksızlık olur. Yoğun bir baskı altındalar, insanlar tutuklanıyor, siyaset yapmaları engelleniyor. Cezaevinde siyaset olarak mahkum edilişleri her şeyi ortaya koyuyor. Kendilerini fazla zorlamasalar da karşı karşıya kaldıkları baskı ve zulmün onlara tercüman olacağını düşünüyorum. Diğer Kürt kesimlerinde ne olur beli değil. (Küçük Kürt partilerini kast ederek) Orada evet kampanyasına destek veren kesimler çıkabilir. Bu referandumun sonucunu Kürt oyları belirleyecek. Kürt siyasetinde bir bölünme olursa buna üzülürüz. Bunu HDP merkezli söylemiyorum.”

HİLE UYARISI

Türk milliyetçilerinin “kendi partilerinden farklı bir tavır sergileyerek onurlu bir duruş sergilediklerine” işaret eden Erdoğmuş, referanduma ilişkin bir de “Hile” uyarısında bulunuyor. Erdoğmuş, “Bu konuşuluyor” diyor ve ekliyor:

“OHAL ortamında yapılacak hiç bir seçim meşru değildir. Bu oylamanın meşruiyetine inanmıyorum. OHAL ve iktidarın mutlak baskısının olduğu bir dönemde, korkunun işlendiği bir ortamda serbest ve adil bir seçim yapılamaz. Bu başlı başına seçimi hileli bir seçim haline getirecektir. Bu normal bir seçim değil, halkın risk alarak oy kullanması gereken bir seçimdir. Burada hile ve baskı da olacak. Ben Türkiye’nin Hayırlı bir sonuçla çıkacağına inanıyorum. Tavrımda bu yönde olacaktır.”