Anayasa değişikliği önerisi Meclis Anayasa komisyonunda kabul edildikten sonra genel kurulda maddeleri oylanmaya başladı.

Anayasa değişikliği içeren meclis oturumlarında oylamaların gizli oy ile yapılması mevcut anayasa hükümlerine göre zorunludur. Anayasanın 175. Maddesinin ilk fıkrasında, “Anayasanın değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür” der.

Anayasa değişikliği önerisi meclis genel kurulunda maddeler halinde oylanırken, daha işin başındayken, gizli olarak kullanılması gereken oylar açık bir şekilde beyan edilerek anayasanın 175. Maddesi çiğnenmektedir.

En başında Anayasa’ya uyması gereken milletvekilleri, anayasa değişikliği oylamalarında ilgili anayasa maddesi çiğnenerek ilk hukuksuzluklarını yapmışlardır.

Bunu yaparken de gizli saklı değil, açık bir şekilde gerçekleştirmişlerdir. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, gizli oy kuralına uymadan katıldığı oylamaya yapılan itiraz sonucunda, “Sana ne suç işliyorum, sana mı soracağım lan…” diyerek yapmış olduğu hukuksuzluğu savundu. (1)

Bu tür davranışlar, “madem uyulmayacak, neden Anayasa değişikliği yapılıyor?” sorusunu aklımıza getirmekte!

Genel anlamda yıllardır dillendirilen “Başkanlık” sisteminin temellerini atacak olan söz konusu Anayasa değişikliği paketindeki anti demokratik birçok maddenin yanı sıra akla ziyan dedirtebilecek maddeler de bulunuyor.

Bu değişiklik paketine kısaca göz attığımızda karşımıza çıkan en belirgin özellik, Adı Cumhurbaşkanı olarak bırakılan Başkanın halk tarafından seçileceği, onun dışındaki her şeyin ve her seçimin Başkan tarafından yapılacağının belirgin bir biçimde ortaya koyulmasıdır.

Basit bir mantıkla Anayasa değişikliği paketine bakalım. Cumhurbaşkanı partili olacak. Partisinin genel başkanlığını yapabilecek. Dolaysı ile AKP Genel Başkanı sıfatıyla da ülkeyi yönetebilecek.

Cumhurbaşkanı AKP genel Başkanı olduğunda, bütün AKP yöneticileri de ülke siyasetine ve yönetimine ortak olabilecek!

Cumhurbaşkanı Tarafından yarısına yakını seçilecek olan yüksek yargı organları, AKP yöneticilerine ne kadar karşı çıkabilecek? Yargı ne kadar bağımsız ve tarafsız olabilecek?

Cumhurbaşkanı hata yapar ise yargılanması neredeyse imkânsız bir durumda. Denetlenmesi ve engellenmesi mümkün değil.

Anayasa değişikliği paketinde olumsuz sayılabilecek birçok madde var. Ancak içeriğinden çok meclis oturumunda gizli olarak yapılması gereken oylamanın açık olarak yapılması, buna yalpan itirazlara nahoş sayılacak biçimde cevaplar verilmesi, yapılanın açık bir Anayasa ihlali olması, yapılması düşünülen Anayasa değişikliği kadar önemli.

Meclisteki tartışmaların ilk gününde meclisin önüne toma’ların getirilmesi, Anayasa değişikliğini protesto edenlere yapılan sert müdahaleler, muhalefet edenlere yapılan tahammülsüzlük, meclis tartışmalarının kamuoyu ile paylaşılmasının engellenmesi, yapılmak istenen Anayasa değişikliğinin demokratik olmadığının ve olmayacağının açık göstergeleri olarak karşımızda durmakta.

Mecliste gizli oylama zorunluluğunun ihlalinin tek nedeni, iktidar partisinin üyelerini denetim altına alma isteğinden başka bir şey değildir. Açıkça ihlal edilmesi, ihlalin savunulması, yasalara uyulmayacağının da göstergesidir. Anayasa değişikliği oylamasında olumsuz oy verecek iktidar partisi vekillerinin, yarın yargılanmayacakları konusunda teminatları olmadığından, oylarını açıkça göstererek böylesi bir olumsuzlukla karşılaşmamanın garantisini almak isteği ile davranıyorlar.

Bütün bu olanları bir tarafa bırakıp sürece baktığımızda, referandum bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.

“Referandum süreci, Olağanüstü Hal uygulamalarının (OHAL) içerisinde ne kadar demokratik bir ortamda yaşanacak?” sorusunun cevabını bulamıyoruz!

Neredeyse üç kişinin sokakta bir araya gelmesinin yasak olduğu olağanüstü hal uygulamaları içerisinde, Anayasa değişikliği paketine muhalif olan ve istemeyenlerin bu konuda nasıl muhalefet yapabileceklerinin önü açık değil. Hemen her gün, bir valilik tarafından, “can güvenliği” bahanesiyle toplantı ve gösterilerin yasaklandığı ortamda, Anayasa değişikliğine muhalif olanların, konuyu halka nasıl götüreceklerini henüz kimseler bilemiyor!

Bu konuda muhalefetin halk ile nasıl buluşabileceği, engellenip engellenmeyeceği, yasakların bu konuda nasıl işleyeceği henüz net değilken, şu anki koşullar içerisinde muhalefet yapmanın imkânsız olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.

Yakın geçmişte Laiklik konusunda yapılan gösteri ve eylemlere yapılan sert müdahaleler, gözaltına almalar, tutuklamalar, önümüzdeki Anayasa referandumunda yapılacak muhalefetin nelerle karşılaşacağını da göstermektedir.

Her ne kadar Anayasa referandumu OHAL bitiminden hemen sonra yapılacağı ihtimali olsa da, gösteri ve toplantıların OHAL süresi içinde yapılacağını biliyoruz. Bu süreç içerisinde Anayasa referandumu için muhalefet gösterilerinin engellenebileceği, yaptırılmayacağı da açıktır.

1982 Anayasa oylamaları sırasında nasıl ki “hayır” oyu vermenin suç sayıldığı bir ortam hazırlandıysa, bu sürecin günümüzde de yaşanacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Ağır bir sorumluluk bizleri beklemekte…

__________________________

1.http://t24.com.tr/video/acik-oy-kullanan-saglik-bakani-suc-isliyorum-sana-mi-sorucam-lan,4841