Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi’nin hazırladığı “Türkiyeli cihadizm tehdidi kapıda” başlıklı raporda kentteki Hristiyanların durumu üzerine Antakya Patrikhanesi Hristiyan Ortodoks Kilisesi’nin Pederleri Dimitri Doğum ve Jan Dellüller ile yapılan bir görüşmeye de yer veriliyor.

Doğum ve Dellüller, görüşmede kentteki Hristiyan nüfusun mevcut durumunu ve yaşanan gelişmelerden nasıl etkilendiğini anlatıyor.

Siyasete ilişkin bir yorum yapmak istemediklerini üzerine söyleyen Doğum ve Dellüller, kentte 1938’de 8-9 bini bulan Hristiyan nüfusunun 2016’ya gelindiğinde 1000 kişiye düştüğünden söz ediyor. Mersin’den Hatay’a bölgedeki toplam Rum Ortodoks nüfusu ise 12 bin ile sınırlı.

GÜNDE 40 VAFTİZDEN, YILDA 4 VAFTİZE

1920’lerde 6-7 Ocak günlerinde 40, yılda 170-180 vaftiz yapılırken şimdi yılda ancak 4-5 vaftiz yapılıyor. Peder Jan, “Yayladağı’nda Hristiyan kalmadı ama bir kilise var, restorasyon çabası var. Kültür bakanlığı ne yapıyor? Diyor ki, ‘Bu bir inanç mirası değil kültürel mirastır.’ Bu mirastan nemalanan bir devlet onun hakkını vermeli” diyerek restorasyon çabalarından Hristiyanların hassasiyetlerinin gözetilmemesinden şikayet ediyor.

‘SİZ BU ÜLKEDE NE KADAR TEDİRGİNSENİZ BİZ DE O KADAR TEDİRGİNİZ’

22 Nisan 2013’te Halep ve Antakya Rum Ortodoks Metropoliti Pavlo Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhhana İbrahim’in Türkiye’den Suriye’ye giriş yaptıktan sonra kaçırılması hatırlatılıp, iktidarın Suriye politikası sonucunda yaşanan toplumsal dönüşümün ve cihatçı varlığının kendilerini tedirgin edip etmediğini sorulduğunda Peder Jan şu yanıtı veriyor: “Siz bu ülkede ne kadar tedirginseniz biz de o kadar tedirginiz. Misafir değiliz, 2000 yıllık bir kültürün sahibiyiz, esas Antakyalı biziz. Sayımız az ama azınlık değiliz. Anadolu’nun ne olduğunu bilmiyorlar, bir ağaçtı, dalları budandı, tek dal kaldı, o da Antakya. Koruyabilecek miyiz? Hayır.”

‘İNSANLARIN HOŞGÖRÜDEN ÇOK SEVGİYE İHTİYACI VAR’

“Hoşgörü diyor, niye beni hoşgöreceksin, aşağılayıcı bir kelime, insanların hoşgörüden çok sevgiye ihtiyacı var.” Peder Dimitri ise bundan önce kent ekonomisindeki bozulmaya bağlı olarak tedirginliğin de arttığına dikkat çekiyor: “Burada bir mezhebi aşağılamak için yıllarca Alevilere ‘fellah’ dediler. 2000 yılından beri Alevisiyle, Sünnisiyle, Musevisiyle yan yana yaşıyorum. Esas mesleğim kuyumculuktur, Uzunçarşıda Alevi kardeşlerimiz, Sünni dostlarımız var. Son beş yılki olaylardan vatandaş olarak işveren olarak aile olarak tedirginiz. Esnaf kan ağlıyor, turist beklentisiyle açılan işletmeler iş yapmıyor.”

ANTAKYA ORTADOKS KİLİSESİ’NE TACİZ

Yine raporda, bu görüşmenin ardından yaşanan bir provokasyona yer veriliyor. 15 Temmuz sonrası haftaları boyu süren iktidar yanlısı gösterilerde, Alevi mahallelerinin yanı sıra kent merkezindeki Ortodoks Kilisesi’ne yönelik bir taciz de yaşandı. Yaklaşık 20 kişilik bir grup, 31 Temmuz günü saat 19.00 sıralarında tekbirlerle Hürriyet Caddesi’nden geçerken Ortodoks Kilisesi önüne geldi.

Kilise içinde bir düğün töreni olduğunu fark eden grup, Kilise’nin dış kapısı civarında bekleyerek bir süre tekbir getirdi. Kilise’deki yurttaşları tedirgin eden olay, herhangi bir saldırıya dönüşmedi. Ancak Hristiyan cemaatinden yurttaşlar kentte ilk kez yaşanan bu durumun, tedirginlik atmosferini beslediğini belirtiyor.

(Kaynak: Sendika.Org)