İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV),  Ankara Tabip Odası (ATO) ile Hak İnisiyatifi, 2019 yılı içinde çeşitli tarihlerde kaçırılan ve geçtiğimiz gün Ankara Emniyeti tarafından yapılan açıklamaya göre rutin GBT uygulaması kapsamında gözaltına alındıktan sonra ortaya çıkan Yasin Ugan, Erkan Irmak, Salim Zeybek ve Özgür Kaya'nın durumuna ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.

İHD Genel Merkez'inde yapılan açıklamaya, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD MYK üyesi akademisyen Kerem Altıparmak, Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Vedat Bulut, kayıplardan Mustafa Yılmaz ile Gökhan Türkmen'nin aileleri ve avukatları katıldı. 

Ortak açıklamayı okuyan Türkdoğan, "İşkence ve insan hakları ihlali iddiası olduğunda devletlerin temel görevi etkili bir soruşturma yapmak, iddiaları araştırmak, kanıtların belgelenmesini ve yargıya ulaşmasını sağlamak, suçluları ortaya çıkartmak ve adaletin yerine getirilmesini sağlamaktır" dedi. 

'DEVLETİN İÇİNDE ÖZEL BİR YAPI VAR VE KİMSE BUNLARA SES ÇIKARMIYOR'

Türkdoğan, Türkiye'de yeni faili meçhullerin olmasını istemediklerinin altını çizerek, "Bu olayda aklımıza gelen tek şey, devletin içinde özel bir yapı bu kaçırmaları yapmakta ve bunlara kimse ses çıkarmamaktadır. Biz faili meçhul ile ilgili yeni rapor istemiyoruz. Türkiye artık kendi içindeki bu özel yapıları tasfiye etmek zorundadır. Hiç kimse bize ‘biz GBT sonucu bunları bulduk’ demesin. Türkiye bir kanun devleti ise kanunlarına uymak zorundadır. Özellikle dört kişinin akıbetini öğrendik fakat, hala Mustafa Yılmaz ile Gökhan Türkmen'den haber yok. Bu kişilerin mutlaka sağ ve salim bir şekilde ortaya çıkmasını, bu kişilerin akıbetinin ortaya çıkmasını burada bir kez daha talep ediyoruz. Ve tüm bunlarla ilgili olarak Ankara Başsavcılığının etkili soruşturma yürütmesini bekliyoruz" diye kaydetti. 

'ETKİLİ SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMELİ'

Türkdoğan, 2019 yılının Şubat ayının farklı günlerinde Salim Zeybek, Gökhan Türkmen, Erkan Irmak, Yasin Ugan, Özgür Kaya ve Mustafa Yılmaz'ın zorla kaçırıldığı bilgisini hatırlatarak,  şöyle devam etti: "Kamuoyuna yansıyan bilgilerden 28 Temmuz 2019’da akşam saatlerinde ailelerini arayan polislerin; ailelere Salim Zeybek, Erkan Irmak, Yasin Ugan ve Özgür Kaya’nın rutin GBT kontrollerinde gözaltına alındığını, Emniyet binasında olduklarını ilettiği, sabah aileler ve avukatların TEM’e giderek görüşme yapmak istediği, akşam saatlerinde ailelerden 1 kişiye 5 dakikalık görüşme izni verildiği ancak gözaltına alınan kişilerin avukatları ile görüşemediği’ öğrenilmiştir. Görüşmeden sonra dört kişinin zayıfladıkları ve tedirgin bir halde olduğu bilgisi kamuoyuna yansımıştır. Kaçırılmanın nasıl gerçekleştiği, kimlerin sorumlu olduğu, bugüne kadar nerede oldukları ve ne tür uygulamalara maruz kaldıkları etkili bir soruşturma yürütülerek ortaya çıkartılmalı ve sorumlu olan kişiler hakkında yasal işlemler başlatılmalıdır."

DİĞER İKİ KAYIPTAN HALA HABER YOK

Türkdoğan ayrıca, Şubat ayından bu yana kayıp Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen'den hala haber olmadığını söyledi. Türkdoğan, "Bu her iki kayıp ile ilgili olarak ailelere herhangi bir bilgi verilmemiştir. Ailelerin aramasına karşılık olarak 'bilgimiz yok' yanıtı verilmiştir. Bu kişilerin hala nerede olduğu ve ne yaşadıkları bilinmemektedir. Bu kişilerin ruh ve bedensel bütünlükleri korunmalı, nerede oldukları konusunda ailelerine bilgi verilmelidir. Belirsizlik hali ile aileler ayrıca acı çekmeye itilmektedir” dedi.

'SAĞLIK DENETİMİNİ ATO OLARAK YAPMAK İSTİYORUZ'

Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Vedat Bulut da, insanların yaşam ve özgürlük alanlarının kendi kurumlarını ilgilendirdiğini belirterek, ATO olarak kaçırılanların sağlık denetimini yapmak istediklerini aktardı. 

'BU KİŞİLER NASIL VE NEREDE KAYBEDİLDİ'

Daha sonra konuşan Kerem Altıparmak ise, 6 kayıptan bulunan 4 kişiye yapılan muamelelerin şüphe ve endişeleri arttırdığının altını çizdi. Altıparmak şöyle devam etti: "Şu anda iki kişi hala kayıp. 4 kişi bulundu. 4 kişiye yapılan muamele bizim şüphe ve endişelerimizi gidermek bir yana, bunları onaylayan, bu kayıp içerisinde kamu görevlilerin sorumluluğunun olduğunu içeren gelişmeler niteliğindedir. Aileler kayıplardan çok kısa bir süre sonra savcılığa başvurarak talepte bulundular. Bu talepler içerisinde aslında bu kayıpların nasıl gerçekleştiğini, ortaya çıkarılacağını, ortaya koyabilecek delil toplanmasını talep ettiler. Bildiğimiz kadar bununla ilgili savcılıkta hiçbir çalışma yapılmadı. Kişiler hakkında bir soruşturma var ise, bu başka bir soruşturma konusudur, ama kişilere karşı işlenmiş bir suç varsa bu da başka bir soruşturma konusudur. Bu ikisini aynı savcı takip edemez.  Çünkü aynı savcı bu ikisini birlikte takip ediyorsa, bağımsız ve tarafsız çalışamaz. Bir diğer konu kayıp vakası olan durumlarda çok istisnai durumlar dışında gizlilik kararı verilemez. Ailelerin ve kamuoyunun bu kayıplar ile ilgili soruşturmanın nasıl yürütüldüğüne dair bilgiye ulaşma hakları vardır. Aileler bizim tespit ettiğimiz kadarı ile bu haklarından tamamen mahrum bırakılmıştır. Yani bu talepler yerine getirildi mi, bu kişiler nerede ve ne şekilde kaybedildi? sorusunun cevaplarına ilişkin bir bilgi, belge, delil toplandığına dair elimize hiçbir şey yok. 

ALTI AYDIR KAYIP OLAN KİŞİLER NEDEN AVUKAT İSTEMESİN

Şimdi bakın bu hikayede insanlar 6 aydır kayıp. 6 ay sonra ortaya çıkıyorlar ve iddiaya göre diyorlar ki biz müdafi istemiyoruz. Şimdi 6 aydır kayıp olan bir insan neden avukat istemesin. Bunun mantıklı hiçbir açıklaması yok. Siz 6 ay kayıp olacaksınız, durumunuz akıbetiniz belli olmayacak, ortaya çıkacaksınız ve ardından diyeceksiniz ki, 'ben hiçbir hakkımın gözetmek istemiyorum.' Hekime çıktılar mı bu hala bir muamma. Hani hekime çıktıkları muamma. Bu süreç tam da işkence delillerinin varsa kaybedilmesi için en kritik süreçtir." 

'NEDEN BİZ BU İNSANLARDAN HABER ALAMIYORUZ'

Altıparmak'ın konuşmasından sonra sözü, kayıp Mustafa Yılmaz'ın eşi Sümeyye Yılmaz aldı. Sümeya Yılmaz, "Eşimden 163 gündür haber alamıyorum. Çünkü eşimin yaşayıp yaşamadığından hala haberim yok. Yaşayan bir ölü gibiyim. Ama ben hiçbir şekilde ne acımı ne de öfkemi açığa çıkartamıyorum.  Yetkililer görevlerini etkin şekilde yürütmesini istiyorum. Beklediğim şey yapılması zor olan bir şey değil. Neden biz bun inanlardan haber alamıyoruz. Bu kadar mı acımasız mısınız.  Mücadele edeceğim. Sonuna kadar buna devam edeceğim" şeklinde ifadeler kullandı. 

'SAVCI BAĞIMSIZ HEKİM ÖNERİMİZİ RET ETTİ'

Açıklamada en son halen Ankara TEM'de gözaltında bulunan Erkan Irmak'ın avukatı Emir Seydi Kaya konuştu. Kaya. şunları söyledi: "Biz ilk gözaltı yapıldıktan sonra savcının yanına gittiğimizde, savcıya ‘bu kaçırılma ile ilgili neler yapıyorsunuz? Bir araştırmanız var mı?’ diye sorduğumuzda savcı bizlere  ‘Dün gece bu şahıslar gözaltına alındılar. Daha öncesi beni ilgilendirmez. Bundan sonra bir darp bir işkence olursa o beni ilgilendirir' şeklinde ifadeler kullandı. Bu savcı işkenceye dair herhangi bir araştırma yapmıyor. Ekstra biz bu insanların acilen bağımsız bir hekime çıkması için başvuru yaptık. Savcı oturduğu yerde 'Talebiniz ret edilmiştir' dedi. Biz avukatlar olarak şu anda bir şey kestiremiyoruz."

Kaynak: Mezopotamya Ajansı