Almanya'da 27 Haziran 2001'de aşırı sağcı NSU örgütü mensupları tarafından kendi manav dükkanının bulunduğu Schützen sokağında öldürülen Süleyman Taşköprü’nün ismi, vurulduğu sokağın paralelindeki Kohlentwiete sokağına verilerek, ırkçılığa karşı bir mesaj verildi. Böylece ilk kez bir NSU kurbanının adı resmi törenle bir sokağa verilmiş oldu. Konuşmacılar Taşköprü isminin verilmesini Altona Belediyesi'ne sunan, Sol Parti ile SPD'nin de destek verdiği önerge sahibi Yusuf Uzundağ'a, girişiminden dolayı teşekkür ettiler.

TAŞKÖPRÜ ADI, ÖLDÜRÜLMESİNİN 13.YILDÖNÜMÜNDE SOKAKTA YAŞAYACAK

Türkiye kökenli göçmenlerin yoğun olarak yaşadıkları Altona Belediyesi’nde  tarafından düzenlenen törene Süleyman Taşköprü’nün babası, annesi ve kardeşinin yanı sıra Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyum'dan Sorumlu Bakanı Aydan Özoğuz, Hamburg Kültür Senatörü Prof. Barbara Kisseler, Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, sokağa Taşköprü isminin verilmesi önergesini sunan Belediye Meclis Üyesi Yusuf Uzundağ (Yeşiller), eyalet milletvekillerinden Christiane Schneider (Sol Parti), Kazım Abacı (SPD), Filiz Demirel (Yeşiller) ile Hamburg Başkonsolosu Fatih Ak, NSU cinayetleri konusunda ombudsman olarak atanan Barbara John ile Altona Yeşiller Meclis Başkanı Frank Toussaint katıldı.

Tören esnasında bir grup sessiz gösterici ellerindeki dövizlerle NSU soruşturmasının detaylı olarak baştan araştırılmasını talep ederek, Taşköprü adının neden vurulduğu sokak Schützenstrasse'ye verilmediğini sordular.

SOKAK İSİMLERİ YAŞANAN OLAYLARIN UNUTULMAMASINI SAĞLAR

2000-2006 yılları arasında 8'i Türkiye kökenli 10 kişiyi öldüren NSU terör çetesinin üçüncü kurbanı (27 Haziran 2001) Taşköprü'nün öldürülmesinin 13. yıldönümünde konuşan Senatör Prof. Kisseler, “Aşırı sağcı şiddet unutulmasın diye bugün bu sokağa onun ismini veriyoruz.  2012 yılının Aralık ayında Schützen sokağına iki anıt taş dikildi. Birinde öldürülen 10 kurbanın ismi yazılı, ikincisinde ise, Taşköprü'nün. Hem o'nu onura etmek, hem de olayın açıklığa kavuşması ayıbının bu kadar uzun sürmesine karşı bir uyarıdır. İsminin bu sokağa verilmesiyle ırkçılığa müsamaha gösterilmeyeceğinin mesajını vermek istiyoruz. Karşılıklı saygı ve barış içinde yaşamanın yolu buradan geçmektedir. Hamburg gibi dünyaya açık bir şehirde tüm yurttaşlar ancak böyle güven içinde yaşayabilirler. Sokak isimleri hem insanları onurlandırır, hem de yaşanan olayların unutulmamasını sağlar" dedi.

ÖZOĞUZ TAŞKÖPRÜ AİLESİNDEN ÖZÜR DİLEDİ

Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyumdan Sorumlu Bakanı Aydan Özoğuz (SPD) ise, "4 Kasım günü bir banka soygunu sonrası polis takibindeki iki kişi intihar etti. Bir kadın da kaldığı evi ateşe verdi. 10 kişinin ölümünden sorumlu, Köln Keup sokağını bombalayan ve 14 banka soygunu gerçekleştirenlerin aynı kişiler olduğu açığa çıktı. Sevgili Taşköprü ailesi bugün sizden özür diliyoruz. Bu özür aynı zamanda resmi daireler, toplumun büyük bir kesimi ve basın adınadır. Sizler uzun seneler toplumdan dıştalandınız. Keup sokağı olayındaki gibi, polis soruşturması yakınlarınız ve aileniz arasında sürdürüldü ve yalnızlığa terk edildiniz" dedi.

ALMANYA YARGI SİSTEMİNE IRKÇILIK KONUSUNDA ELEŞTİRİ

Bakan Özoğuz Başbakan Merkel'in konuşmasını örnek gösterip, verilen sözlerin yerine getirilmediğine değindi:

“Başbakan 23 Şubat 2012'deki bir anmada şunları söylemişti: ‘Cinayetleri işleyen suçluların, yardımcılarının ve arka plandakilerin açığa çıkarılması için tüm eyaletlerdeki birimler, daireler en yüksek kapasiteyle çalışmaktalar. Hukuk devleti çerçevesinde gerekenler yapılacaktır’.

Bu konuşmanın üzerinden iki yıl geçti. Federal Parlamentodaki araştırma komisyonu üyesi olarak, polisin, soruşturma komisyonunun ve istihbaratın yaptıklarına dönüp bir baktığımda cevaptan çok, sorular vardır.

Nasıl oldu da senelerce resmi dairelerin haberi olmadan bunlar yaşandı? Araştırma komisyonu şu sonucu göstermiştir. Cinayetler polis ve Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından ya görmezden gelindi ya da zararsız gibi gösterildi. Almanya'da resmi daireler, politikacılar, toplumun geniş bir kesimi ve basın aşırı sağ tehlikesini dikkate almadığı gibi, senelerce küçümsemiştir. Poliste, istihbaratta, adli çevrelerde ve yargı sisteminde göçmen kökenlilerin oranı yükseltilmeli ve bu dairelerde çalışanlar ırkçılık konusunda bilinçlendirilmelidir".

CEM ÖZDEMİR: ANAYASAYI KORUMA ÖRGÜTÜ YENİDEN İNŞA EDİLMELİ

Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir ise, NSU tarafından öldürülen Süleyman Taşköprü'nün geride kalanlarının yıllarca acılarıyla baş başa bırakıldığı belirttikten sonra, ailesinin 10 yıldan fazla bir zaman olayın faili muamelesi yaşadığına değindi. "Alman devleti, yargı sistemi ve politikacıları NSU cinayetlerini tam manasıyla açıklığa kavuşturma sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar" dedi. Bugüne kadar Federal Parlamentodaki yapılan NSU Araştırma Komisyonlarından yeterince sonuç alınamadığına değinen Özdemir, cinayetlerin tam manasıyla çözülebilmesi için ikinci araştırma komisyonuna ihtiyaç vardır açıklamasına yer verdi.

Cem Özdemir, Alman istihbaratı ve polisinin sağ gözü kör olmamalıdır açıklamasından sonra, ''Görülmektedir ki Anayasayı Koruma Teşkilatı ve polisinin ihmali haddinden fazladır. Aşırı sağ ile mücadele için genç, dinamik ve olaylardan haberdar bir teşkilata ihtiyaç vardır" dedi. Özdemir konuşmasında, "İstihbaratta köklü bir değişiklik yapılmalıdır. Hatta tam manasıyla feshedilmelidir. Almanya'nın elbette ki Anayasayı Koruma Örgütüne ihtiyacı vardır, ama aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadele konusunda tecrübeli olan, soğuk savaş döneminden kalanlarla değil elbette ki" dedi. (avrupa-postasi.com)