Malatya'nın AKP'li Yeşilyurt Belediyesi 'Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek Projesi' kapsamında Almanya'ya gönderilen 43 kişinin geri dönmemesi olayı nedeniyle Alman Sol Parti Federal Meclis Milletvekili Gökay Akbulut söz konusu durum hakkında Federal Hükümetin yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Akbulut verdiği soru önergesinde, "Federal Hükümet'in Türkiye basınında çıkan "Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirme Projesi" adı altında bir suç örgütünün yaklaşık 1000 kişiye ödünç Gri Pasaport sağlayarak Almanya'ya vizesiz giriş yapmalarını sağlandığına ve bunda da AKP'li belediye başkanının yardımının önemli bir rol oynadığına dair çıkan haberlerle ilgili hangi bilgilere sahip olduğunu, bu kişilerin 5.000-8.000 euro'luk ödeme karşılığında aldıkları "gri pasaportları", Almanya'ya vardıktan sonra Türkiye'ye geri getirilmek üzere suç örgütüne geri vererek iltica başvurusu yaptıkları yönündeki iddialara ilişkin Almanya'da hâlihazırda bir soruşturma var mı?" sorusu yer aldı.

Almanya Federal Hükümet'inin soru önergesine bugün verdiği yanıtta, "Federal Hükümet, 'gri pasaportlar' olarak adlandırılan Türk hizmet pasaportlarıyla Türkiye vatandaşlarının girişinin nasıl işlediğinin uzun süredir farkındadır. Bu hizmet pasaportlarının sahipleri vizesiz olarak 180 gün içinde en fazla 90 gün Schengen bölgesinde kalabilirler. Soruşturmayla ilgili makamların elde ettikleri bilgilere göre, Türkiye'de bu kişilere bu tür ayrıcalıklı pasaportlar, Almanya'ya kısa süreli vizesiz giriş-çıkış yapabilmek ya da iltica etmek amacıyla verilmektedir. Söz konusu hizmet pasaportlarının Türkiye'de olası haksız edinimiyle ilgili yolsuzluk, olanaksız değildir. Sınır polisi kontrolü sırasında seyahatin amacı hakkında şüpheler tespit edilirse, sınır polisi bu kişileri reddedebilir.

FEDERAL POLİS İNSAN KAÇAKÇILIĞI ŞÜPHESİYLE SORUŞTURMA BAŞLATTI

Federal polis emniyet müdürlüğü, tüm gümrük memurlarını bu konuyla ilgili hassas ve daha dikkatli olmaya çağırdı.

Açıklamada, “Şu anda Federal Almanya Cumhuriyeti'ne yasadışı yollarla giren göçmen/mültecilerin tam sayısı hakkında bir açıklama yapamamaktadır. Federal polis, Ocak 2021'den beri Türk makamlarıyla yakın temas halindedir ve 25 Ocak 2021'de insan kaçakçılığı şüphesiyle ilgili merkezi bir soruşturma başlattı ve incelenmesi için Bavyera Oberpfalz'daki Weiden savcılığına sundu. Soruşturmayla ilgili daha detaylı bilgi, eyalet yargı merciine tabidir” denildi.

Ayrıca soru önergesinde Federal Hükümete projenin Oldenburg'da bir şirket tarafından hazırlandığı ve bu şirketin Türkiye'de AKP’nin yönetimindeki belediyelerle yakın ilişkide olduğunun ortaya çıktığını bu konunun bilinip bilinmediği de soru olarak yer aldı.

Hükümetin bu soruya verdiği yanıt ise bu şirket ve şirketin AKP’li belediyelerle ilişki içinde olmasıyla ilgili bir bilgilerinin olmadığı yönünde oldu.

'HANNOVER'E GELEN GRUBUN SADECE 5'İ İLTİCA BAŞVURUSU YAPMIŞ'

Artı Gerçek’ten Ayşegül Karakülhancı’nın haberine göre, Gökay Akbulut verdiği soru önergesine hükümetin verdiği cevabı şöyle değerlendirdi:

“Hükümetin verdiği cevaplar hiç yeterli değil. Netleşmeyen önemli çok konu var. Hükümet 25 Ocak’tan bu yana bu olayların Bavyera Oberpfalz'daki Weiden savcılığı tarafından incelendiği ifade ediyor. Ayrıca yine Federal emniyet müdürlüğü Ocak ayında araştırmalar yapmış. Büyük ihtimalle bu olay ilk değil daha önce de yapılmış. Bu tarz projeler belediyeler çerçevesinde çok sayıda var. Ama bu projelere katılımların ne kadarı gri pasaportlarla yapıldı onu netleştirmeye çalışıyoruz. Burada yaşanan bu yolsuzlukla ilgili Federal Emniyet Müdürlüğünün Türkiye’deki makamlarla iletişim içinde olduklarını belirtiyorlar. Biz de Sol Parti olarak bu davaların ve çıkacak sonuçların takipçisi olacağız. Ayrıca Hannover’e gelen grubun sadece beş tanesinin iltica başvurusu yaptığı ortaya çıktı. Diğerlerinin nerede olduğunu Almanya’da mı yoksa başka Avrupa ülkelerine gidip gitmediklerini de bilemiyoruz. Önümüzdeki günlerde yine konunun farklı yönleri hakkında da sorularımızı hükümete yönelteceğiz.

'BU PASAPORTLARLA DAHA UZUN SÜRE ALMANYA'DA KALABİLECEKLERİ SÖYLENMİŞ'

- Hükümetin verdiği cevapta “Türkiye'de bu kişilere bu tür ayrıcalıklı pasaportlar, Almanya'ya kısa süreli vizesiz giriş-çıkış yapabilmek ya da iltica etmek amacıyla verilmektedir” şeklinde bir cümle var. Bu tam olarak ne demek? Gelenler bunu bu şekilde mi ifade etmişler?

Yapılan araştırma ve incelemelerde bu pasaportlarla daha uzun süre Almanya’da kalabilecekleri veya iltica başvurusu yapabilecekleri gelenlere söylenmiş.

'İÇLERİNDE GÜLEN CEMAATİ ÜYELERİ DE, İŞ İÇİN GELENLER DE VARMIŞ'

- Bütün bu ortaya çıkan bilgiler Almanya’nın kendi iç güvenliği açısından ne anlama geliyor? Rüşvet zincirinde Almanya makamları da yer almış olabilir mi?

Bunu bilemiyoruz. Bizi düşündüren bu gelen grupların küçük gruplar olmaması. 45 kişilik bir grup geliyor bu şekilde ve kimse doğru düzgün incelemiyor, hem de Korona zamanı. Bu kadar büyük bir grup böylesi bir pandemi sürecinde nasıl hiç gümrükte güvenlik makamlarına takılamadan ülkeye girebiliyor bilemiyoruz. Gelenlerin kimler olduğu da önemli. İçerisinde Gülen cemaati üyeleri de varmış, inşaat işçisi olup iş için gelenler de varmış. Tabii İslamist veya farklı çevrelerden gelmiş olanlar da olabilir. Bunlar da ülkeye bu şekilde girdilerse tabiî ki güvenlik için bir tehlike oluşturuyor.

- MİT’e bağlı kişiler de bu yolla girmiş olabilirler mi?

Olabilir tabi. Normalde pasaport kontrolündeki memurlar çok detaylı bir biçimde inceliyorlar ülkeye girişleri, anlamak mümkün değil, çok soru işareti var. Biz konuyla ilgili avukatla görüşmeye, gelen kişilere ulaşmaya çalışıp daha çok bilgi toplamaya çalışacağız. Ne kadar çok detaya ulaşırsak o kadar çok hükümete soru yöneltme şansımız olacak.

'ALMANYA İLTİCA MESELESİNDE İKİYÜZLÜ DAVRANIYOR'

- Türkiye ile ilişkileri hep belli bir yumuşaklıkta tutmak için bu kadar çaba sarf eden Almanya hükümeti şimdi AKP hükümetine bağlı belediyeler yoluyla Almanya’ya insan kaçakçılığının yapıldığına dair bilgilerle karşı karşıya kaldı. Bu iki ülke arasında ilişkileri gerer mi yoksa Almanya buna sadece kriminal bir konu olarak mı yaklaşmayı tercih eder?

Böyle bir skandalın ortaya bu biçimiyle çıkması bir bakıma iyi oldu. En son Ursula von der Leyen Ankara'ya gitmiş orada da bir kriz yaşanmıştı. Ardından böyle bir skandal çıkması tabi ki ilişkileri olumsuz etkiler. Ne kadar gündemleştirilir ne kadar baskı oluşturulursa bu konu o kadar önemli olur. Almanya iltica meselesinde de son derece ikiyüzlü davranıyor. Gerçekten baskı gören, cezaevine giren insanlar Almanya’ya kaçıp sığınma talep ediyor onları yaka paça yurt dışı edebiliyorlar.

'BU YAŞANAN KESİNLİKLE ANORMAL BİR DURUM'

Alman makamlarının bu şekilde gelenlerin farkında olmaması imkânsız. Delegasyon en fazla yirmi kişi olur. Şimdi Korona sürecinde 45-50 kişilik büyük bir grup geliyor ve hiçbir güvenliğe takılmıyor. Bu son derece ilginç ve dikkat çekici. Ben de milletvekili olmadan önce üç-dört yıl belediye meclisinde yer aldım. Belediyeler arası programlar var. Ama böyle 40 kişilik 50 kişilik gruplarla bu işler yapılmaz. Genelde 10 kişilik 15 kişilik gruplar olur. Bu yaşanan kesinlikle anormal bir durum.