Almanya'da Ülkücü Hareket’in yasaklanmasına ilişkin Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile muhalefetteki Hür Demokrat Parti (FDP)  ve Yeşiller'in hazırladığı ortak teklif Alman Federal Meclisi'nde oy çokluğuyla kabul edildi.

"Milliyetçiliğe ve ırkçılığa meydan okuyoruz- Ülkücü Hareket'in etkisini püskürtmeliyiz" başlığını taşıyan teklifin meclisten geçmesinden sonra şimdi Alman İçişleri Bakanlığı, Almanya'da Ülkücü Hareket'e bağlı dernek ve yapılanmalar ile bunların faaliyetlerini mercek altına alacak ve yasaklanıp yasaklanamayacaklarına karar verecek.

Almanya'da federal çaptaki örgütlenmelere ilişkin yasak yetkisi, iç güvenlikten sorumlu Federal İçişleri Bakanlığı'nda bulunuyor.

Almanya Federal Meclisi Sol Parti milletvekili Gökay Akbulut, Artı Gerçek’ten Ayşegül Karakülhancı’nın sorularını yanıtladı.

Sol Parti milletvekili Gökay Akbulut hukuksal süreç yavaş ama etkili yürütülecek dedi.

- Beş parti hükümete sunulan teklifte yer aldı ama siz onların arasında değilsiniz. Neden?

Biz Sol Parti olarak çok önce böyle bir yasak talep ettik. Parlamento’da SPD, Yeşiller, FDP ile de teklifler hazırlıyoruz. Bu konuda bir sorun yok ancak CDU, Sol Parti’yi demokratik bir parti olarak görmüyor. Bu nedenle bizimle önerge, yasa konusunda ortak çalışma kesinlikle yapmıyor biz de kendi önergemizi verdik.

- Almanya Federal Meclisi, Ülkücü Hareket’in faaliyetlerini yasaklama kararı aldı ve hükümete sundu. Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek? Ülkücü hareket artık ne yapamayacak ya da ne yapabilecek

Öneri hükümete sunuldu ve hükümette kabul etti. Şimdi bunun mahkeme süreci olacak, hukuksal boyutu devreye girecek. Hangi eyalette kaç dernek, insiyatif, organizasyon var bu araştırılacak. Birçok dernek var. Bu durumda aşama aşama kontrollerden geçirilerek birer birer yasaklanacak. Federal istihbarat kurumuyla eyalet istihbarat kurumlarının hazırladıkları listeler var. Bu listelerde tüm kurumlar, dernekler sayılmış durumda. Bu listeler kayıtlı olan derneklerle karşılaştırılacak. Hangi dernekler bu harekete ait hangisi değil ona bakılacak. En başta Almanya Türk Federasyonu kapatılacak. Yaklaşık 170 yerel derneği ve 7 bin üyesi var. Ama bunun dışında bazı derneklerin isimleri, çalışmaları farklı olabiliyor. Yerel yönetimlerdeki derneklerin kayıtlarına bakılarak tespit edilmesi süreci işleyecek.

Örneğin Turan Spor, Türk Spor gibi çok sayıda futbol takımı, kulübü var. Bunlar istihbarat tarafından kontrolden geçirilip öyle karar verilecek. Bazı dernekler spor kulübü gibi görünüyor, bazıları Alman Türk Dostluk Derneği gibi sosyal dernek olarak görünüyor ama arka planı başka olabiliyor. Bu nedenle tüm derneklerin arka planına bakılacak Ülkücü Hareket ile ilişkisinin olup olmadığı tespit edilecek eğer varsa o dernek kapatılacak.

- Bu derneklere bağlı bir de camiler var. Bu camilerin durumu ne olacak? Ülkücü Hareket’in camileri de kapatılabilir mi yoksa cami dernekleri kapatılacak camiler ibadete devam mı edecek?

Büyük ihtimalle camiler de kapatılacak. Camiler elbette yasak değil, Almanya’nın her yerinde yüzlerce cami var. Ama bir caminin Ülkücü Hareket ile bir bağı varsa büyük ihtimalle o cami de kapanır.

- Ülkücü Hareket’e bağlı dernekler yasaklanacak ama MHP yasaklanmayacak. Yani isterse MHP lideri Almanya’ya gelip taraftarlarıyla buluşabilecek değil mi?

Evet, MHP parti olarak yasak olmadığı için siyasi faaliyetlerine devam edebilir. MHP lideri veya MHP politikacısı Almanya izin veriyorsa gelip Almanya’da konuşma yapabilir.

- Hollanda’da Ülkücü Hareket’i yasaklamak için adım attı. Ayrıca Hollanda, AB genelinde bir yasaklanma da istiyor. Birliğin önemli ülkeleri yasaklamaya başladılar. Bu süreç AB genelinde bir yasaklanmaya varır mı?

Evet, AB’nin de yasak örgütler listeleri var. Bu listeye dâhil olabilir. Fransa, Almanya diğer ülkelere de örnek oluyor. Bu tabi Avrupa Konseyi tarafından da önümüzdeki süreçte tartışılacak.

- Hükümette veya muhalefet partilerinde Ülkücüler sokağa çıkarlar toplumsal huzuru bozarlar veya yasaklamalardan dolayı en azından radikal kanadı bu yasağı savunan politikacıları hedef alabilir diye bir korku var mı?

Bazı siyasetçilerde bir takım korkular var. Özellikle bu hareket tarafından sürekli tehdit alan Yeşiller Partisi milletvekili Cem Özdemir veya Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen’de bir tedirginlik var. Sürekli tehdit edilen bu isimler dışında şimdilik sakin görünüyor, farklı refleksler gösterilmedi. Gerçi Korona sürecinden dolayı belki herhangi bir protesto yapmaları mümkün olmadı. Korona olmasaydı belki sokaklar hareketlenebilirdi.

- Ülkücü Hareket’e bağlı bu dernekler kapatıldıktan sonra başka isim altında yeni dernekler, camiler kurabilirler mi?

Başka isim altında evet yeni camiler kurabilirler yeni ağlar oluşturabilirler. Ancak bu kurulacak olan derneklerde istihbarat tarafından takip edilir, kontrol edilir, yapılan faaliyetler ve o kurumlarda yer alan şahıslar araştırılır. Tekrar bağlantılar bulunursa o yeni açılan dernek de yine kapatılır.

- Ülkücü Hareket’in yasaklanması bu hareket tarafından tehdit aldığını söyleyen kişi ve siyasetçilerin veya demokratik kurumların dava açma süreçlerini kolaylaştırır mı?

Süreç daha farklı olacaktır ve bu karar özellikle Alman toplumu içinde önemlidir. Mesela Turan Spor’u ele alalım. Ön planda spor çalışmaları yürütüyor görünüyorlar ama arka planda ırkçı ideolojiye sahipler. Bunu diğer alanlarda da görüyoruz. Örneğin veliler derneği diye geçiyor ama arka planda farklı faaliyetler yapılıyor. Zaten AfD (Almanya için Alternatif Partisi) yüzünden ırkçı bir dalgalanma var. Bir de buna başak ırkçılıklar eklemlenmesi Alman toplumu için de iyi değildi. Irkçılığın Türkü, Almanı yok ırkçılık ırkçılıktır.

- Yasaklamanın bu hareketi daha da güçlendireceğini söyleyenler, bu nedenle yasayı eleştiriler de var. Siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

İdeolojik olarak, politik olarak kendilerinden farklı olan kesimlere karşı senelerdir faaliyet yürütenler belki daha da radikalleşebilir. Bu Türkiye’yi de etkiler. Şu an AKP’nin, MHP’nin tepkileri nasıl olacak, nasıl bir plan düşünürler onu bilemiyorum. Ama sırf tepki olur ve yahut radikalleşebilirler diye yasaklanmaması doğru bir duruş değil.

- Hükümete verilen önergede ayrıca kamuoyunun bilgilendirilmesi, Ülkücü Hareket’in faşist ve ırkçı yapısının anlatılmasına yönelik eğitimlerin verilmesi gerektiğini ifade eden bir madde de var. Bu eğitim için hazırlıklar yapıldı mı? Nasıl bir bilgilendirme ve eğitim planlanıyor?

Meclisteki tartışmada da buna vurgu yapıldı. Spor, kültür, eğitim alanlarında faaliyet yürüten dernekleri nasıl seçmeleri gerektiği hakkında bir bilgilendirme yapmak ırkçı ideolojiyi savunan bu gruplar hakkında insanları bilgilendirmek önemli olacak. Örneğin bir aile ‘çocuğuma derslerinde yardım ediyorlar’ diye düşünüp oradan bir iki kişiyi tanıyor diye çocuğunu bu tür derneklere iyi niyetle gönderiyordur ama bu dernekte arka planda neler yapıldığını sonradan fark ediyor veya öğreniyor. Bu nedenle aileleri, okuldaki öğretmenleri, spor kulüplerini bilgilendirmek gerekiyor. Bu eğitime dönük çalışma büyük bir ihtimalle eğitim bakanlığı üzerinden koordine edilecek, buna dönük projeler hazırlanacaktır.

- Sizler mecliste Ülkücü Hareket’in yasaklanmasını görüşürken o sırada Türkiye’de organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit etmişti ve MHP lideri Devlet Bahçeli de Çakıcı'yı desteklemişti. MHP neredeyse hükümet ortağı gibi davranıyor. AKP de Çakıcı'dan rahatsızlık duyduğunu açıklamadı. Böyle bir hükümeti bir biçimde destekleyen bir Almanya hükümeti var. Ama aynı hükümet Almanya’da da bu hareketi yasaklıyor. Bu paradoksu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Traji komik bir durum bu tabi. Türkiye’de daha kötüsü olamaz diyoruz ama her seferinde daha kötüsü oluyor. Demokratik kuralların, ilkelerin hepsi yok sayılıyor ve bu nereye kadar böyle gidecek bilmiyoruz. Daha öncede Kılıçdaroğlu’na katıldığı bir cenaze töreninde fiziki saldırı olmuştu. Şimdi de açıkça tehdit edildi. Bu demokrasi açısından gerçekten tehlikeli bir gelişme.

- Bu tehditle artık neredeyse mafyanın devletteki rolü alenen ortaya çıkmış ve meşrulaştırılmış oldu. Buna rağmen Merkel hükümeti Erdoğan hükümeti ile hep olduğu gibi soğukkanlı ilişkisine devam edebilecek mi?

Edecektir diye tahmin ediyorum. Orada bir değişiklik olmayacaktır. Daha önce burada da tehdit edilen Bülent Çopur, Mehmet Kılıç gibi çok değerli arkadaşlarımız var. Onlarla da bundan birkaç hafta önce bir toplantı yapmıştık. Fakat Almanya politikası hala AKP’yi destekliyor. Tabi ABD’de seçimler oldu. Donald Trump başkanlığı değişecek. Bu Erdoğan açısından kötü bizim açımızdan iyi oldu. Şimdi ABD nasıl bir strateji izleyecek biraz da ona bakacak Almanya sanırsam.

Söyleşinin tamamı burada.