Almanya Federal Parlamentosu milletvekilleri; HDP İzmir il binasına yönelik silahlı saldırıda Deniz Poyraz’ın katledilmesi, HDP’ye yönelik kapatma davası ile HDP’li seçilmişlerin ceza evinde tutulmalarına ortak bir açıklamayla tepki gösterdi.

Özgür Poltika'da yer alan habere göre, Tübingen vekilleri Sol Parti’den (Die Linke) Heike Hänsel, Sosyalist Demokrat Parti’den (SPD) Martin Rosemann, Yeşiller’den (Bündnis 90/Die Grünen) Chris Kühn ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) Christopher Gohl, HDP’yle dayanışma mesajı yayımladı.

SEÇİLMİŞLER BIRAKILSIN

HDP’yi kapatma davasına tepki gösteren vekiller "HDP ile dayanışmamızı ifade ediyor ve hükümete çağrıda bulunuyoruz:  Kapatma davası derhal sonlandırılmalı" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri kazanmak için HDP’ye yönelik kriminalizasyon politikası yürüttüğünü kaydeden vekiller, "Başta HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere tutuklu tüm HDP milletvekilleri ve üyelerinin serbest bırakılmasını talep ediyoruz" diye belirtti.

AİHM KARARI UYGULANMALI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin Demirtaş ile ilgili verdiği tahliye kararını hatırlatan vekiller, "Türkiye, Avrupa Konseyi'nin bir üyesi olarak, AİHM kararının hızlı bir şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak Türk devleti serbest bırakmak yerine 107 kişiye karşı ek siyasi suçlamalarda bulundu" dedi. Kobanê davasında Demirtaş ile birlikte aralarında Figen Yüksekdağ ve çok sayıda seçilmişin de bulunduğu 107 kişiye çok sayıda suçlama yöneltiliyor.

SORUMLUSU İKTİDARDIR

HDP İzmir il binasına yönelik saldırıda Deniz Poyraz'ın katledilmesini de kınayan vekiller, "Bu, HDP’ye yönelik siyasi propogandanın sonucudur" vurgusunda bulundu.

Vekiller, Türkiye meclisinde ikinci büyük muhalefet partisi olan HDP’nin eski eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte binlerce üyesinin cezaevlerinde tutulduğuna dikkat çekti.

ENDİŞEYLE İZLEMEKLE YETİNDİ

Tübingenli vekillerin ortak çağrı metnine Hristiyan Demokrat Partisi CDU’lu vekil Annette Widmann-Mauz ise dahil olmadı. Widmann-Mauz, Türkiye ile diplomasi görüşmeleri ve kapatma davasının Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğunu belirterek "Türkiye'deki gelişme onları büyük endişeyle izliyorum" demekle yetindi.