Ali Kenanoğlu Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki çatışmalardan birinin de Alevilik olduğunu yazdı.

Kenanoğlu, “Alevilik ve Aleviler… Bu konu ‘Pelikan Dosyası’nda ele alınmamış, ancak Hoca - Reis çatışma alanlarından birisi de budur. Kanımca ya bilgi eksikliğinden, ya da önemsenmediğinden eksik bırakılmıştır.

Ali Kenanoğlu’nun Evrensel’de yayınlanan,” Pelikan dosyasının Alevilik eki” başlıklı yazısı şöyle:

Türkiye gündemine “Pelikan Dosyası” olarak oturan dosya, Saray’daki Reis ile Başbakan Davutoğlu (Hoca) arasındaki çatışmayı yansıtan kimi hususların deşifresinden ibarettir. Okurken hayli eğlendiğimiz ‘Pelikan Dosyası’nın gördüğüm ve bildiğim bir eksikliğini tamamlayayım dedim. Konu Alevilik ve Aleviler… Bu konu ‘Pelikan Dosyası’nda ele alınmamış, ancak Hoca - Reis çatışma alanlarından birisi de budur. Kanımca ya bilgi eksikliğinden, ya da önemsenmediğinden eksik bırakılmıştır.

Şöyle sıralayalım:

Hoca’nın göreve geldiğinden bu yana; Alevilere Alevilerin diliyle hitap etmeye çalıştığını, Hacıbektaş ziyaretini, çat kapı cemevi ziyaretini, Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Doğan Demir’in “aracının kurşunlanması” iddiası sonrasında yakından ilgilendiğini ve kendisine koruma verdiğini, Alevi Kültür Derneklerini bizzat ziyaretini, Alevi açılımının moderatörü Nejdet Subaşı’yı başdanışman yapmasını, diğer Başdanışmanı Hatem Ete’nin Alevilerle yakından ilgilenmesini, HDP’den bakan yapılan iki milletvekilinin özellikle Alevi seçilmesini ve Alevilikle ilgili çalışmaların hızlandırılmasını alt alta sıraladığımızda Hoca’nın Aleviler açısından farklı bir şeyler yaptığını görebiliyoruz.

Tayyip Erdoğan meydanlarda Aleviliği yuhalatırken, Hoca’nın Alevilere “mihman” olmaya geldim demesinin bir izahı olması gerekmektedir.

Tabii bu izahı yaparken Hoca’nın bu yaklaşımın salt Aleviliğe ve Alevilere olan safiyane ilgisinden olduğunu düşünmek saflık olur. Bu ilginin nedeni Reisin sorunlu ve başarısız olduğu tüm alanlarla olumlu ilişkiler kurarak, yanına doğal müttefikler arama ihtiyacıdır.

Hoca, Tayyip Erdoğan’dan farklı olarak; Erdoğan’ın aksine Cem Vakfını değil, Alevi Kültür Derneklerini muhatap görüyor ve sadece bu kurumu değil bu kurum üzerinden diğer kitlesel Alevi kurumlarıyla da görüşmeler ve istişareler yapıyor. Alevi kurumları ile Hoca arasındaki kişi, hükümet kanadından Hatem Ete; Alevi kurumları kanadından da Doğan Demir’dir.

 HDP’den bakan yapılan vekillerin seçiminde de bu ikilinin etkisini biliyoruz. Zaten Doğan Demir de bu ilişkiyi saklamıyor, kamuoyuna açık bir şekilde dile getiriyor. Hoca’nın danışmanı Hatem Ete’nin yardımcısı ise Su TV’nin son sahibi ve AKP Çankaya Meclis üyesi Alevi bir kişi olan Yalçın Özdemir’dir. Yalçın Özdemir, Alevi dünyasına Su TV’yi satın alarak girdiğinden bu tarafa belirleyici bir aktör olmak için çaba harcamaktadır.

Bu ismini saydığım kişiler görünürde olanlar. Bir de şimdilik görünür olmayı istemeyen ama işin içinde olan başka Alevi kurum temsilcileri de var. Bunlar bir ekip şeklinde çalışıyor. Cemevleri sorununun “ibadethane” denilmeden çözülmesi formülünden tutun da, 12 kişilik bir “Alevi üst kurulu” kurulması gibi birçok husus bu ekip tarafından belirleniyor.

Bu 12 kişinin isminin de bu ekip tarafından belirlendiğini söyleyebiliriz. Hoca bu ekip ve ekibin çalışmasından memnun, o yüzden Alevilik konusunda cesur söylemlerde bulunuyor.

Tayyip Erdoğan döneminde yapılan Alevi açılımının başarıya ulaşamamasının ve yapılan onca çalışmadan tek bir olumlu sonuç çıkamamasının nedeni Tayyip Erdoğan’ın ekibidir. O ekipte işin hakkını veren sadece Necdet Subaşı olmuştur.

Bu nedenle de Subaşı, Hoca’nın baş danışmanı olarak bu ekipte yer almaktadır. Tayyip Erdoğan’ın ekibi ile Hoca’nın ekibi arasındaki en önemli fark Hoca’nın ekibinin bugüne kadar hep muhalif olarak bilinen Alevilerden oluşmasıdır.

Tayyip Erdoğan’ın ekibi Alevi kamuoyunda her daim ve her dönemde kendisini Hükümetlerin yanında konumlandıran ve dolayısıyla Alevi dünyasında deşifre olmuş kişilerdi ve inandırıcılıkları kalmamıştı.

Tabii ki Tayyip Erdoğan’ın dini konulardaki esas hocası olan Hayrettin Karaman’ın Alevi karşıtlığı, o dönemde Aleviler için hiçbir adım atılmamasına neden olan faktörlerdendir. Reis Alevilik işlerini kendi döneminde Gülen Cemaatine havale etmek gibi önemli bir hata da yapmış ve Cemaatle kavgaya tutuşunca da Alevilik meselesi tümden kapatılmıştı.

Hoca bu işi daha stratejik ve daha akıllıca yürütüyor yürütmesine de; Hoca’nın ömrü de Reis’in onayını almadan başlattığı bu çalışmaları yürütüp sonuçlandırmaya yetmedi. Sanırım AKP’de ki bu değişim Alevi dünyasında da birçok kişiyi boşluğa düşüreceğe benziyor. Her sabahın bir hayrı vardır.

Aşk ile...