29 Aralık Pazar günü Fenerbahçe taraftarı Kayserispor maçında, Gezi eylemleriyle birlikte tribünlere yayılan protestolarını, bu kez yolsuzluk operasyonlarıyla birleştirdiler. 34. Dakika’da yükselen “her yer Taksim, her direniş“e ilaveten Beşiktaş - Elazığspor maçında protestolara ortak olup “Her yer yolsuzluk, her yer rüşvet” sloganlarını da yükseltiler.

Ve pek tabi Fenerbahçe formasıyla hatırladıkları, tezahüratlarıyla ölümsüzleştirdikleri, Gezi eylemlerinde şiddetten kaçarken gaddarca dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ı unutmadan…

Ali İsmail Korkmaz o günden beri, en çok Şükrü Saraçoğlu tribünlerinde yaşıyor: “Daha 19 Yaşında, düşlerinde Özgür Dünya. Öptüğü çubuklu forma yaşayacak anısında. Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe Yıkılmaz!”

Onlar ne zaman söylese tribünlerde bu tezahüratı ben de onlarla söylerken buluyorum kendimi bir Beşiktaşlı olarak.

E tam da vicdanlarımızdaki bu, yeter artık duygusu değil miydi bizi Gezi Parkı’ndaki direnişte birleştiren, Beşiktaşlısını, Fenerbahçelisini, Galatasaraylısını, Trabzonsporlusunu yan yana getiren. E o zaman Ali İsmail Korkmazdı, Fenerbahçe yıkılmazdı elbet.

Gerçekten de Fenerbahçe yıkılmayacaksa bu tezahürat üzerinden vücut bulup ayakta duracak. 19 yaşında bir gencin sadece protesto hakkını kullanmasına katlanamayıp, kuytu bir köşede sıkıştırılıp dövülerek öldürülmesindeki haksızlığı, vicdanında hissettiği ölçüde direnecek ve ayakta duracak. Ve eğer Gezi ruhunun biraradalığı var edilebilecekse Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Trabzonsporlusu Ali İsmail Korkmaz’ı unutmadan yapacak bunu.

Şimdilerde ligin ikinci yarısında Beşiktaş için Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nun kullanılması konuşuluyor. Umarım bu gerçekleşir ve dileğim Beşiktaş taraftarının o stadyumda Fenerbahçeli Ali İsmail Korkmaz’ı unutmamasıdır.

29 Aralık Pazar günü Fenerbahçe tribünlerinde bu sloganlar yükselirken, Rıdvan Dilmen NTV'nin Yüzde 100 Futbol programında, Başbakanın şahsına karşı yapılan tezahüratları kınadığını belirten ve hepimizi pozisyon dışında bırakan bir konuşma yaptı:

"3 Temmuz sürecinde Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan, herkesten fazla Fenerbahçelilik göstermiştir. Bildiğim için söylüyorum. Bu ayrıntıların hepsini Sayın Aziz Yıldırım biliyordur ve konuyla ilgili açıklama yapmasını bekliyorum. Bir Fenerbahçeli olarak gerçekten çok üzüldüm. Çok ciddi hizmetleri olan ülkenin Başbakanına haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Neden haksızlık yapıldığını da Başkan Yıldırım'ın açıklamasını bekliyorum. Beğenmeyebilirsiniz, oy kullanmayabilirsiniz. Zaten Fenerbahçe kulübüne siyasetin karışmaması lazım."

Rıdvan Dilmen bu ifadeleri ile, 3 Temmuz sürecinde ortaya çıkarılmış şike vakaları ve girişimlerinde Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin ceza almamasında Başbakan’ın katkısının büyük olduğunu söylemeye çalışıyor. Hatta bir anlamda da zımnen Başbakan Erdoğan’ın şike kararlarını etkilediği kanaatinde olduğunu söylemiş oluyor. Aziz Yıldırım’ı da kendi argümanını desteleyecek bir açıklama yapmaya davet ediyor.

Yetmiyor konuşmasının devamında Fenerbahçe’nin siyasete bulaşmaması gerektiğini de salık veriyor. Ve kısaca Fenerbahçe taraftarını kadir kıymet bilmezlikle suçluyor. Tribünlerdeki sloganların 3 Temmuz sürecinin bir devamı olduğunu, 3 Temmuz süreci yaşanmasa bu tepkilerin bu boyutta olmayacağını düşünüyor ve diyor ki “tribünlerin dışında istediğinizi yapın, ama tribünlerde hırsızlık var” demeyin, “yolsuzluk var” demeyin, “Gezi’yi artık unutun, Ali İsmail Korkmaz’a ben de üzülüyorum ama hiç sırası değil. Bunlar Fenerbahçe’ye zarar veriyor. Fenerbahçe’nin altında kaldığı yolsuzluk ve rüşvet zannını hatırlatıyor. Zira Fenerbahçe ceza almadıysa sorumlu olarak gördüğünüz kişinin katkısı burada büyüktür” diyor. Topa hiç de olmayacak yerden giriyor.

3 Temmuz süreci başladığı vakit, nereden nasıl çıktığından ziyade, temiz futbol için büyük bir fırsat olarak görüldü. Zira bu ülkede en basitinden sokaktaki herhangi birine “şike var mı yok mu” diye bir soru yöneltseniz size vereceği cevap hiç tereddütsüz “elbette var” olacaktır. Dolayısıyla takımlarımızdan önce, o topun peşinden koşmasını seven bizler için bu oyunun basit ve temiz bir şekilde oynanmasından yana safiyane bir umut olmuştu 3 Temmuz süreci. Yapılması gereken de çok basitti; şikeye adı karıştığı iddia edilen 8 kulübün de anında küme düşürülmesi gerekiyordu. 19 maçta şike var denildi, iddianamede 3’e düştü. Sonuç itibariyle hiçbir takım küme düşürülmedi, “futbolun Susurluğu” dediğimiz mevzuda elimizde bir tek Fenerbahçe, az biraz Beşiktaş kalıverdi. Ama temel hedefin artık Fenerbahçe olduğu belliydi.

Fenerbahçe kulübü, bu süreci aşmasını bir sivil toplum örgütü gibi çalışan Fenerbahçe taraftarına borçludur, beğenelim beğenmeyelim bu kirli futbol piyasasında, 3 Temmuz sürecinde tek tutarlı duruş sergileyen Aziz Yıldırım’a borçludur. Eğer bu süreçte tek tutarlı olan Aziz Yıldırım kalabiliyorsa da bu elbette futbolun muktedirlerinin kocaman ayıbıdır. Ve bir şeylerin çok fazla ters gittiğinin işaretidir. Diğer kalanlardan hiçbiri Aziz Yıldırm’ı yalanlama yahut “bu futbol temiz oynanmalı ve kim ne yaptıysa bu ligden düşmeli” deme cesaretini gösteremedi. Toptan bütün kirliliği halının altına süpürmeyi yeğlemek daha münasip bulundu. Dolayısıyla bugün Fenerbahçe’nin ayakta durmasını şu kişide bu kişide aramaya çalışmak öncelikle Fenerbahçe taraftarına hakarettir.

Ne var ki endüstriyel futbolun muktedirleri futbola yön vermeye o kadar alışmışlar ki kafalarında bir kulübü var eden taraftarı bile zapturapt altına alıp şekil şemal verme girişiminde bulunabiliyorlar. Ve şunu unutuyorlar; Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapan, ona büyüklüğünü veren, onu bu futbol endüstrisinin paylaşım kavgasında hedef tahtasına oturtan Fenerbahçe taraftarıdır. Yine 3 Temmuz sürecindeki operasyona direnen, gezi eylemlerinde sokağa çıkan, tribünlerde “her yer yolsuzluk her yer rüşvet” diye bağıran, Ali İsmail Korkmaz'u unutmayan da aynı Fenerbahçe taraftarıdır. Ve bu kulübün gerçek sahipleri yine onlardır.

Sizlerse varlığınızı, konumunuzu bu taraftarlara borçlusunuzdur. Onlar papazın çayırında maç izlerken bugünlere geldiler, en kötü o toprak sahaya yine dönerler, yine severler, Fenerbahçeliliklerinden hiçbir şey kaybetmeden. De o vakit siz ne yaparsınız onu düşünün.

Sıkmayın siz canınızı Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe Yıkılmaz…!